Tehlikeli Fısıltılar

25 5 5
                                    

Akemi salonundan çıkıp,uzun adım-
larla koridor boyunca yürüyen Asahi
sessizdi.Ne düşündüğünü,neler plan-
ladığını anlamak imkansızdı..!Salon-
dan çıkmasıyla birlikte,onu takip e- den,onunla birlikte dışarı çıkan yakın koruması Haru ve üç kabile lideri,he-
men yanıbaşında aynı sessizlikle yü- rüyor,Hiroşi onlara yetişmekte zorla-
nıyordu.Sessizliği bozan,soğukkanlılı-
ğıyla bilinen Anzar oldu.

"Derler ki dostlarına yakın dur,düş-
manlarına onlardan da yakın!Tedbir-
li davranıp,hemen komşu gezegenler-
de casuslarımızın sayısını arttırmalı,
oluşan en ufak hareketliliği gözlemle-
meliyiz!

"Çok doğru!Dostlar bizi güvende tutar
düşmanlarsa tetikte..!Bugün ne kadar tetikte olmamız gerektiğini,daha iyi
anladık değil mi?!"diye atıldı Horas,
burnundan soluyarak.

"Tedbirlerin arttırılması konusunda
sizlere kesinlikle katılıyorum..Ancak ünlü bir düşünürde şöyle der.Ben düş-
manlarımla başa çıkabilirim,tanrı be-
ni dostlarımdan korusun!Düşmanları-
mız kadar,dost dediklerimize de dik-
kat etmeliyiz bence.Sizler,bu masada bir dost gördüğünüze inanıyor musu-
nuz gerçekten?Doğrusu bir fikrim ol-
masına rağmen,kaplanın henüz ken-
dini gösterdiğini düşünmüyorum!"de-
di Hanna.

Hiroşi bu üçlü beyin fırtınasında ne-
reye ve kime bakacağını şaşırmış,on-
lara yetişmeye çalışayım derken nere-
deyse yere yuvarlanacaktı..Haru ya- nında nefes nefese koşturan,bu terra-
lı ufak tefek adama baktı.Asvan kralı-
nın terralıların güç ve dayanıklılıkla-
rıyla ilgili sözlerinin,Hiroşi'ye uyduğu
pek de söylenemezdi.İçinden onu sır-
tına alıp taşımak geldi.Derin bir nefes
aldığında,dağatlılara özgü mavi solun-
gaçlarından ince,tiz bir ses yükseldi..
Ona kalsa Akemi salonuna geri döner,
bütün kralları kılıçtan geçirir,gerçek
iş gücünün ne olduğunu onlara göste-
rirdi.

Asahi aniden durdu.Strateji uzmanı ve doğrusu ününü sonuna kadar hak- kettiğine inandığı Hanna'ya baktı.Bir kadın olarak fazlasıyla kaslı,ama ufak tefek vücuduyla yanlarında yürürken, onlara yetişmekte hiç de zorlanmıyor-
du.Anzara baktı.Soğukkanlılığını kay-
betmeyen bilge Anzar'a..!Bir ağacı ra-
hatlıkla ikiye bölebilecek güçte,ama
kalbinin bir bebek kadar saf ve temiz
olduğunu bildiği Horas'a.Emretse,ken-
dini düşünmeden ateşe bile atabilecek
Haru'ya.Gözü kapalı güvendiği Hiro-
şi'ye!Babasının sadık yol arkadaşına..!
Konuşmaya başladığında,böyle bilge
dostlarla yola çıktığı için mutluydu.

"Kaygılanma Anzar!Bir köpeği takip
eden,sonunda kendini en yakın çöp-
lükte bulur.Hepsi aynı çöplükte boğu-
lacak!"

"Biri bir çekiç tuttuğunda da Horas!Ona her şey çivi gibi görünür.İçeride birbirlerinin kafasına çekiç sallayıp duran,bir salon dolusu kibirli adam var!Bırakalım sallamaya devam etsin-
ler!"

"Ayrıca birine bir bıçak verdiğinde,bir gün onu sana saplayabileceğini de bi-
lirim Hanna!Bunu babamın ölümüyle
en yakından deneyimlerden biriyim.
Mesele biraz da,bıçağı kime verdiğin-
le alakalıdır!"

Sustu..!Gözlerini ona saygıyla dikmiş yol arkadaşlarına baktı.Ellerini omuz-
larına tek tek koyarak,onları kuvvetle sarstı.Bu şekilde,onlara güvendiğini de gösteriyordu.Aniden gözleri kısıldı,
yavaşça kapandı.Yüzünde ince bir gü-
lümseme belirdi.Yine kimsenin duya-
madığı fısıltılara kulak kabarttığı bel-
liydi.Gözlerini dikmiş,dikkatle izliyor-
lardı onu.Asırlar gibi gelen,ama kısa bir sessizlikten sonra,aniden gözlerini açtı.Onları yerinde zıplatacak ve ür-
kütecek kadar ani bir fısıltıyla,usulca fısıldadı onlara.

"Kim demiş kaplanı henüz bulamadık
diye!"
"Rahat olun ama hazırlıklı da olun!"
"Sizleri aşağıda bekliyorum!"

Kanatlarını açıp gözden kayboldu..

Akemi Salonu'nda..

"Size demedim mi onu böyle kışkırta-
rak,ya da üstü kapalı tehdit ederek ik-
na edemezsiniz!"

"Malesef kendinizi açığa çıkarmaktan
başka hiçbir şey yapmadınız!"

"Doğru!Üstelik şimdi her zamankinden
daha tehlikeli!"

"Yanında dimdik duran,yakın koruma-
sı olan Dağatlıyı görmediniz mi.Bir ara
kılıcını çıkarıp hepimizin boynunu vu-
racak sandım.Korkmadım desem yalan olur!"

"Eski kabile liderlerini ikna etmemiz
çok kolay olmuştu!"

"Oysa şimdi ona saygı duyan,gözleri-
nin içine hayranlıkla bakan,onu ölü-
müne takip edecek üç yeni ve genç lide-
re sahip!"

"Bana sorarsanız hiçbir menfaatleri olmayan,tarafımıza çekebileceğimiz
kişilere de benzemiyorlar!"

"Öyle..!Zaten az önce onları aşağılama şeklinizle,bu artık pek de olası görün-
müyor değil mi Sanko!"

"Olabilir!Onların birer kral gibi bizim-
le aynı masada oturmaları hoşuma git- medi çünkü!"

"Burası Abel gezegeni!Her ne kadar son sözü söyleyen kral olsada,kabile
liderleri en az kral kadar söz sahibi burada!"

"Yüzyıllardır aralarında bir sorun ol-
madan barış içinde yaşıyor,savaş ne-
dir bilmezler!

"Peki bu iyi değil mi?Savaşmaktan u-
zak olmaları!Onları alt etmemiz daha
kolay olmaz mı!"

"Ne yani onlarla savaşmayı mı düşü-
nüyorsunuz!"

"Savaş nedir bilmezler ama ,doğrusu
üç ırkında kendine has yetenekleri ol-
dukça korkutucu!"

"Irklarının karakteristik özelliklerin-
den dolayı,daha önce sadece terra böl-
gesine yollayabildiğimiz casuslarımız-
dan artık haber bile alamıyoruz.Onla-
rın da yaşadıklarından şüpheliyim za-
ten!"

"Savaşacak durumda mıyız ki!"

"Gezegenlerimizin nüfusları azalıyor.
Maden ocaklarında çalıştıracak işçiyi
bırakın,sarayda çalıştıracak hizmetli
dahi bulamıyoruz!"

"O zaman siz de o kadar işçiyi maden ocaklarında ağır şartlarda çalıştırma-
saydınız!Geçen ay madenlerinizde aç-
lıktan ölen işçilerinizin ailelerini isyan ettikleri için sırf diğer işçilere ders ol- sun diye onların önünde idam ettirdi-
ğinizi duydum!"

"Bunu bana sarayınızda elli kişilik hiz-
metlilerinizi bir günde idam ettiren siz
mi söylüyorsunuz!"

"Sebebini öğrenemedim ama doğrusu bu büyük bir merak konusu oldu ben-
de!Bunu neden yaptığınızı bize burada anlatmak ister misiniz!!"

Tartışmanın başından beri sessiz ka-
lan,onları dikkatle ve büyük bir sabır-
la dinleyen Faw gezegeni kralı ihtiyar Sanko yaşlı bedeninden beklenmeyen
bir çeviklikle ayağa kalktı.

"Doğduğu günden beri onu gözlemliyo-
rum.Kucağımda büyüdü desem yalan
olmaz!"

"Onu iyi tanıyorum!Bundan sonraki
hamlesi sert olacak!"

"Onu da babasi gibi öldürmekten baş-
ka çaremiz kalmadı!

Başka söze gerek yoktu.Ormandaki
kaplan konuşmustu.

Karanlık Prens Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora