Duymuş Olamaz

66 11 1
                                    

Hikari,Dağatlı Hizmetliye Miyuki'nin ayaklarına sarılan bandajlarını çıkar-
masını emrettiğinde,merhemin sürül-
mesinin üzerinden ancak birkaç daki-
ka geçmişti.Miyuki itiraz edecek gibi olduysa da,hizmetli kız eğilerek ban-
dajları çıkarmaya başlamıştı bile.A-
yaklarında tek bir çiziğin dahi kalma- dığını gören Miyuki,anneannesinden daha çok küçük yaşlarda öğrendiği şi- fa özelliği olan merhemlerin,bu mer-
hemin iyileştirici özelliğinin yanında, bir hiç olduğunu gördü.Miyuki'nin a-
yaklarına,sonra da kutuda kalan bir parça kreme bakan Hikkari

"Ne büyük ısraf ama"diye söyleniyor-
du.

Miyuki,odanın diğer ucuna giderek hizmetliye emirler yağdıran Hikari'
nin arkasından

"Hikari!"diye seslendi.Kadın,hizmetli-
ye Miyuki'nin giyeceği giysileri göste-
rerek onları hazır etmesini söylüyor-
du.Miyuki'nin seslenmesiyle ona doğ-
ru dönen kadının iki eli belindeydi

"Çok büyük bir faydasının olacağını düşünmüyorum ama!"dedi kız

"Merhemi diline sürmeye ne dersin?"

Hikari,hizmetlinin elinden aldığı ko-
yu yeşil,kahverengi karışımı ipek giy-
sileri,Miyuki'nin önüne fırlattı.

"Giyinmeye ne dersin küçük hanım!"

"Okçuluk dersi var da!"

"Bugün sizden,birkaç Akemi Muhafı-
zı'nı,Dağat Cehennemi'ne yollayacak,
sıradışı bir performans bekliyorum!"
diyerek odadan ayrıldı.

Miyuki'nin lafı gecikmedi

"Belki de Dağat Cehennemi kapılarını
bugünlük sadece sana açmıştır Hika-
ri!"diye arkasından bağırdı.

Kadın homurdanarak arkasından ka-
pıyı sertçe kapattı.

Eteklerini toplayarak ayağa kalkan Miyuki,giyinmeye başlamıştı bile..
Koyu yeşil,uzun elbisesinin içinde,ü-
zerine tam oturan kahverengi yeleği
ile,Miyuki oldukça göz alıcıydı.Genç
hizmetlinin yardımıyla arkasında tek bir örgü halinde ördüğü siyah saçları beline kadar iniyordu.Anneannesinin Terra Pazarı'ndan aldığı,ela gözlerini iyice ortaya çıkaran,yeşil ipek fuları,
alnından başının arkasına doğru sım-
sıkı bağladı.Bu ,haliyle dişi bir Terra savaşçısını andıran Miyuki,verandaya çıktığında Hikari onları bekliyordu.

Hikari Daga Ağacı'nın etrafında söyle-
nerek dönüp duruyor,sanki zavallı a-
ğaçla  kavga ediyordu.Verandadan ge-
len sesler üzerine başını kaldırıp bak-
tı kadın.Hakkını vermek lazımdı!Mi-
yuki,diğer kızları kıskandıracak kadar güzeldi..

Akemi,Dağat ve Terralı kızların oldu-
ğu atış alanına geldiklerinde bütün gözler onlara çevrildi.Zavallı Rin he-
yecandan beyaz bir tavşan gibi titre-
meye başlamıştı bile.Arkadaşının elini tutarak ona cesaret vermeye çalışan Miyuki'nin bu davranışı,Hikari'nin  gözünden kaçmadı.

"Hmm!Bir tek süpürgesi eksik olan bu
cadının,demek az da olsa bir merha-
meti var"diye düşündü.

Sabah kendisini görmemezliğe gelen
prensi,gözleriyle aradı Miyuki.Onu a-
tış alanının hemen yanında gördü.
Keyfi yerindeydi anlaşılan,Haru'yla
hararetli bir konuşmanın içindeydi.

"Bugün size,Abel'in kaç bucak olduğu-
nu göstereceğim sevgili prensim"diye
mırıldandı.Aynı anda,sanki onu duy-
muşcasına,başını ona doğru çevirip,
siyah gözlerini tehditkar bir biçimde, onun ela gözlerine diken Asahi,Miyu-
ki'nin dizlerinin bağının çözülmesine sebep oldu.Prensin alnındaki kırmızı alev şeklindeki lekeler daha bir belir-
ginleşmişti.Düşmemek için Rin'e tu- tundu.

"Yok canım!"
"Duymuş olamaz!"diye mırıldandı.

Karanlık Prens Where stories live. Discover now