Üç Şovalye

51 6 13
                                    

Birbirlerini her an tetiklemeye hazır saatli bomba misali,yemek masasının
başında oturan Hikari,Rin ve Miyuki,
Baş Aşçı Yoko'nun hazırladığı etli çö-
rekleri büyük bir sessizlik yemini içe-
risinde yiyorlardı.

Aralarında yarışarak ellerini attıkları
her çörekte,parmaklarını sessiz kılıç-
lar gibi çarpıştıran şovalyeler gibiydi-
ler.Çöreği kapan şovalye,iki yanağını
şişirecek şekilde onu hemen ağzına
atıyor,genellikle aynı çöreği hedefle-
dikleri bir sonraki kılıç savaşının yeni raunduna hazırlanarak bekliyordu.
Bu küçük kılıç savaşının galibi,Hikari gibi görünüyordu.Kocaman ağzına at-
tığı çörek,iki yanağını şişirip aynı hız-
la yanaklarında kayboluyor,oradan Rin ve Miyuki'nin şaşkın bakışları ara
sında,gırtlağını parçalayacakmışcası-
na,kocaman boğumlar halinde mide-
sine iniyordu.Ona yetişmeye çalışır-
ken,neredeyse boğulacak gibi olan
kızlar,gözleri yuvalarında fıldır fıldır dönen iki yavru baykuş gibiydi.

Bu arada Ai ve Bao ile birlikte kapının dışında bekleyen Dadı Ning,içeriye  kulak kesilmiş,fitili her an ateşlenme-
ye hazır bu saatli bombanın patlama-
sını bekliyordu.Ancak ilginçti ki,içeri-
den sadece ara sıra duyulan,"Paff,Poff,
Puff"seslerinin dışında,herhangi bir ses duyulmuyordu.Oysa kapıyı açıp başını içeri uzatsa,büyük bir huşu içe- risinde birbirlerinin yanaklarını cim-
dikleyen,şişmiş yanaklarındaki çörek-
leri tutamayıp,en sonunda büyük bir
basınçla birbirlerinin yüzüne püskür- ten üç şovalyeyi görebilecekti.Ai'ye

"İçeride olduklarından eminsiniz de- ğil mi!?" diye sordu.Ai daha cevap ve-
remeden,aniden arkasında duyduğu
Asahi'nin sesiyle irkildi dadı.

"Dadı!"

'Küçük hanıma geldiğimi haber verin!diyordu.Zaten içeride ne olup bittiği-
nin merakı içinde olan dadı,bozuntu-
ya vermeden hemen kendini toparla-
dı.

"Peki prensim!"dedi.

Asahi içeri girmeye hazırlanan,ancak göreceği manzara karşısında kalbinin duracağından emin olduğu dadıyı dü-
şünerek son anda

"YA DA BEKLE DADI!"

"Bugünlük haber vermeye gerek yok!"
dedi.

Kapıda bekleyen Akemi muhafızına, gözleriyle kapıyı açmasını işaret etti.
Kapıyı açıp kenara çekilen Akemi mu-
hafızının yanından,uzun adımlarla yürüyerek içeri giren prens,üzerinde siyah ipek bornozuyla,odanın ortası-
na doğru ilerlediğinde,onu hiç de şa-
şırtmayan beklediği manzarayla kar-
şılaştı.Kendi sessiz savaşlarına dalmış,
prensin içeri girdiğinin farkında bile olmayan üçlü,iç içe geçmiş yün yu-
makları gibi birbirlerinin üzerinde ve yerde,sessiz sessiz yuvarlanıyor,arada bu sessizliğe kalın poposunun yere çarpmasıyla canı acıyan zavallı Hika-
ri'nin çıkardığı

"Aaahh!Uuuhh!"sesleri karışıyordu.

Asahi yavaşça koltuğa oturdu.Bacak bacak üstüne atarak,izlemeye koyul-
du..Mızıkçılık yapıp oyunu bırakma-
sından korktukları Hikari'yi gıdıkla-
yarak oyunda tutmaya çalışan iki kız,
patlatmak üzere oldukları kahkahala-
rını bastırmak ve duyurmamak için, yüzlerini yerde atılı duran yastıklara bastırarak gömüyor,kollarını bacakla-
rını boğazlanmış ördekler gibi salla-
yıp gülüyorlardı.Aslında buna pek gülme de denmezdi.Daha çok gülme-
mek için çırpınma denilebilirdi buna.
Sonunda tekrar nefes alabilmek için, başlarını yastıklardan çekmek zorun-
da kaldıklarında,parmaklarını kendi
dudaklarını bastırarak birbirlerini
"Şşşşşşşşşşşşşşt"diye uyarıyorlardı.

BRAVO!!!
Nasıl bu kadar sessiz olabiliyorlardı?!!

Bir ara birbirlerini cimdiklemeye bile
başladılar.Ama aralarında anlaşmış-
lar gibi onu da büyük bir huşu içinde
yapıyorlardı.Asahi gördükleri karşı-
sında şaşkındı.İki elinin parmaklarını gözlerinin önünde tek tek birleştiren Asahi sessiz bir savaş sahnesi izliyor-
du.

Karanlık Prens Where stories live. Discover now