❦ BÖLÜM ●54●

28.6K 1.2K 283
                                    

Hellö 💦

Çooook uzun bir bölümle geldim. Hepinizden booool bol yorum bekliyorum bakalımmm

Kendimi kollarının arasına bıraktığım celladımın sürprizlerine sevinmek için biçtiğim bir tarlada yer alıyordum. Sanki yeni aldığı araziyi ilk bakışta kendi kendine büyük bir dirayetle işlemişti ve sonrasında yılların getirdiği uğraş sonucunda yaptığı sonucu uzaktan izliyordu.

Ben, onun için yolların getirdiği bir uğraş, bir amaç, bir hayaldim. Hayal etmek, umut etmekten geçerdi ve Vural'a baktığımda onun hâllerinin gerçekleşme ihtimali, benim hayallerimden çok daha olasıydı. Bazı insanlar, sadece hayal eder, bazıları ise hayal ettiklerini yaşamak için her türlü yola başvururdu.

4 yıl önce, Vural'la karşılaşmadan öncesinde hayallerimi yaşamak için çabalıyorum diye kendimi avuturdum ama onu tanıdığımda bunun gerçekleşmeyeceğini düşünerek kendi içime kapanmıştım. Ne kendim için uğraşmış ne de ebedi hayallerimin peşinden koşmuştum. Oysa elimden almaya yeltendiği süre zarfında bunun için uğraşabileceğim dünyaca fırsatları kendisi kolaylıkla ellerime vermişti. Gurur muydu beni duraksatan?

Kabul etmeliyiz! Gurur, insanları duraklatmak için yapılmış bir düğme gibiydi. Sanki gururun temelini oluşturan ilkelerin gerekliliklerini yerine getirmediğinizde siz doğru bir insan olmadan çıkıyordunuz ama bu 4 yıllık süreçte elde ettiklerim ve edemediklerime baktığımda en büyük kaybımın zaman olduğunu fark etmemek zor değildi.

Vural, yıllardır beklemişti. Bu mutluluğu gözlerimde görüp kendimi onun kollarına bırakmam için yıllardır beklemişti ama ben bunun için bakıldığında pek de uğraşmamış gibi görünüyordum.

Dudaklarımda oluşmuş gülümseme ile şaşırmış bir hâlde ona bakarken aklıma kazınmış olan yeşillerinin bir umut ile parıldamasına bakılırsa benim amaçlarımın doğrultusu, hayallerimi çok farklı bir yöne doğru indirgemişti.

Evet, beni hapsettiği o yıllar süresi içerisinde ona alışmamak için elimden geleni yapmıştım ama Vural, kaçışım olmayan bir tsunami gibiydi. Üzerime geliyordu ama hızına yetişemeyen çelimsiz bacaklarımla koştukça yol kat edemiyordum. Ama üzerime gelirken bana okyanusunu vermekten çekinmediğini de her defasında dile getirmişti.

Bu okyanus, onun serveti değildi. Vural, bana kirlendiğini düşündükleri kalbini bütün gerçekliği ile sunmuştu.

Çevremizdeki insanlar ellerindeki telefonları bana ve yeni arabama doğrultuyordu. Muhtemelen internete atacaklardı ve bunu gören insanlar, büyük bir gıpta ile altına sürekli yorumlar atacak ya da buna imreneceklerdi. Ne kötüydü. Bilmiyorlardı ki ben bu arabayı Vural'dan hediye alana kadar dünyanın azabını yaşamıştım.

Geniş bir şekilde gülümsedim ve kollarını bana açmış, büyük bir heyecanla yüzüme bakan adama doğru ilerleyip açtığı kollarının arasına sığındım.

İşte, hayatta öğrendiğim bir gerçek varsa o da kendi sorunlarımızdan kaçarak değil, onlara sarılarak mutlu olmayı öğrenmemiz gerektiğiydi. Yoksa hayat, sorunlarınla başa çıkamadığını fark ettiğin süre zarfı içerisinde seni delirtmeye hazırlanan bir sirkten ibaretti.

Sıcacık teni içerisinde hayatımdaki en büyük sorunun ne kadar güçlü ve benim için kudretli olduğunu fark etmem ile dudaklarımda bir gülümseme yer edindi. Artık onun kim olduğunu saf bir şekilde bilirken bildiğim bir adama tutunmanın verdiği heyecan beni benden alıp götürdü.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin