❦ ONUN KIRDIĞIM KANATLARI VAR / BÖLÜM ●39●

23.8K 7.5K 1.8K
                                    

Hellö 💦

Ben geldimmmmmmm🐈

Bölüm geç geldi özür dilerim ama 1 hafta önce ameliyat oldum. Hala toparlanamadım ama bölümü bölerek yazdım. Yine bomba bir yerde bitirdim. Gerisi sizde kaldıııııı💕

Öpüldünüz💋

Bir insanı kaybetmek miydi insanların en büyük korkusu yoksa kendilerini kaybetmek mi? Parmaklarımdaki kıvrımlar kadar çok sorunum varmış ve ben büyüdükçe bunları işliyorum sanırdım. Oysaki en büyük sorun, işlenmeyen sorunlarımdan doğuyordu nedense. Ellerimde bulunan hayatımın içerisinde yaptığım en küçük hamle, en büyük hataları beraberinde getiriyormuşçasına acımasız ve bedeli ödetmeye ant biçmişti.

Ben neyin bedelini ödüyordum onun ellerinde? Sanki kendi parmaklarıma sığdıracağım kıvrım kalmadığı için onun ellerinde bana yaptığı hataların kıvrımlarını çiziyordum şimdi de.

Gözlerimin önüne gelen gerçeklerin bedeli, ruhumu bedenimden bir kurşun gibi söküp alacak kadar acımasızdı. Geçmiş, insanın bağı koparamadığı bir zelzeleden ibaretti sanki.

Gözlerim, bunca zamandır bana yabancı gelen ama şimdi, yeni anımsıyormuşum gibi yüz hatları yavaştan canlanan bedeninde dolanıyordu.

Her insanın küçükken âşık olduğu ve unuttuğu insanlar olurdu. Bir an, büyük küçük demeden kendimize örnek beklediğimiz, hoşumuza giden küçük bir ayrıntısına karşın aşk besleyebildiğimiz o saf duyguların altında kondurulabilecek en güzel seviyle sınanabiliyorduk. Belki, başka güzel birisini gördüğümüzde gönlümüzü ona kaptırabiliyorduk ama unutuyorduk işte bir şekilde.

Ama ben onu unutamamıştım. Benim için her zaman yeri farklı olmuştu. Duygusal bir bağ vardı aramızda. Onun annesinin ve babasının olmamasının verdiği acıma duygusu muydu bu bağ, yoksa bana köpek çizmeyi öğretmesi miydi?

Hâlâ bana öğrettiği o çocuksu köpek çizme yöntemini hatırlıyordum. Unutamazdım ki. Bana herkesten kısa süre içerisinde çizebileceğim, güzel bir şey öğretmişti. İnsanlar tarafından takdir görmeyi seven ben, ondan yeni çizimler öğrenmeyi hayal ederek, bir daha geldiğinde hangi eşyamı ona hediye olarak vereceğimi düşünerek geçirmiştim.

Ama bir daha onu getirmemişti babam. Oysaki bu sefer vereceğim hediyenin üzerine çizeceğim resmi bile aklımda planlamıştım. Boya kalemlerim, masamın köşesinde, özenle dizilmiş bir şekilde bekliyordu.

Bir gün babamın beni uyutmak için başucumda beklediği vakitte karar vermiştim ona vereceğim hediyeye.

Babam, ışıkları kapattığımda korktuğum için gece parıldayan, tavana yapışan yıldızlardan almıştı benim için. Işıkları kapattığı için olay çıkarmaya hazır olan küçük bedenim, tavanda gördüğü parıltılarla yattığı yerde âdeta put kesilmişti. Çünkü öyle güzel görünüyordu ki yıldızlar, babamın sözleriyle anında aklıma onun gelmesine neden olmuştu.

"Elektrikler gittiği zaman korkma diye..." demişti.

O an aklımda canlanan manzara tam olarak, yurtta elektrikler kesildiği için korkan erkek çocuğu olmuştu. Benim verdiğim gece lambası işe yaramayacaktı. Yine korkacaktı. Ama bu yıldızlar, onun ranzasındaki kurtarıcısı olacaktı. Korkmayacaktı.

Ertesi gün, babamla birlikte aynı yıldızlardan almış, bu sefer birlikte onu yurtta ziyaret etmeye gitmiştik.

Onu görmeye gittiğimizde görevliler görüşmede olduğunu söylemişlerdi. Ne görüşmesiydi bilmiyordum. Onu o gün göremeyeceğim için çok üzülmüştüm çünkü çantama özenle tıktığım resim defterlerim ve boyalarım aynı şekilde eve geri gidecekti. Oysaki onunla aynı resim defterlerimiz olsun diye babama yeni, pembe dışında zürafa olan bir defter kendime, mavi yine üzerinde zürafa olan defter de ona aldırmıştım.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin