❦ NEDENİ BİLİNMEYEN SORUNLAR / BÖLÜM ●29●

40K 7.4K 1.4K
                                    

Hellö 💦


Gerilmiştim. Bedenimdeki her sinir gerilmiş ve ardından rahatlamanın verdiği zaferle kutsanıyor gibiydi. Parmaklarımı ucuna kadar uyulmuştum ama sanki bedenime yeni bir kan takviyesi yapılmış gibi canlı ama yorgun hissediyordum. Gözlerim kapanmış, onun sıcak, ter ve kendi kokusunun karıştığı o bedenine başımı gömmeyi amaç edinmişim. Hayır, pişman mıyım orasını bilmiyorum ama şu an, beni bırakmadığı o süre zarfında kollarına uyumaya ihtiyacım var. Çıplak olan bedenimden utanmadan, onun kim olduğunu düşünmeden, kollarını bana sardığında kafamda soru işaretleri kalmadan, az önce yaşadığımız birlikteliğinin yorgunluğunu kollarında sefaya ulaştırmaya ihtiyacım var.

Öyle de oldu. Uykuya dalmam o kadar kısa sürdü ki düşünmeye vaktim bile olmadı. Yorgun düşmüş, bitkinliğim ise beni selamlarken garip rüyalar ile baş başa kalmıştım. Uyandığımda ise onun kalktığını ve üzerine kıyafetini giydiğini gördüm. Saçı başı, yataktan yeni çıktığı için dağınıktı. Her zamankinden daha dağınık olsa da bu onun yüzüne yakışlacak kadar cüretkardı. Çekik gözlerinin arasından beni kontrol ederken uyanmış olduğumu fark etmesi ile bir an duraksadı.

"İyi misin?" dedi ama sesindeki meraklı ton, istemsiz uyku sersemi bir halde şaşırmama neden oldu. Hoş, bu adamla ne zaman konuşsam bir şekilde şaşırıyordum ya orası ayrı.

"Evet. Geldik mi?" diye sordum çünkü uçağın yukarıda süzülürken çıkardığı motorların sesini almıyordum. Dümdüz, sanki park eden bir arabada yatıyormuş gibiydim.

"Evet. Kızı getiriyorlar şimdi." dediğinde başımı onaylar anlamda sallayıp yerimde doğruldum ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Onu hazırlanırken izliyor olduğumu fark etmemle ürperirken yavaşça çarşafı üzerime çekerek bedenimi örtmeye çalıştım. Tanrım! Onunla yine birlikte olmuştum ve ben bunu yaparken öyle çok zevk almıştım ki sonrasında düşüneceklerimi önemsemeyecek kadar kendimi kaybetmiştim.

"Senin için burada yeni kıyafetler aldırdım. Bekle. Getireceğim." dediğinde şaşkınlıkla düşüncelerimden sıyrılıp ona dönmüştüm. Bunu nasıl akıl etmişti ki?

"Tamam." demekle yetinirken kapıyı açtı ve bir an duraksayıp bana döndü. Çekik gözlerinin arasındaki yeşiller, öyle güzel parıldıyordu ki istemsiz kasıklarımdaki sancıya karşılık bacaklarımı birbirlerine bastırma ihtiyacı ile karşı karşıya kaldım.

"Kapıyı kimseye açma." dedi ve beni yavaşça süzdükten sonra sanki söylediklerinden tatmin olmamış gibi devam etti.

"Hatta ben şimdi kapıyı kapatınca arkadan kilitle." dedi. Anlamaz bir şekilde ona baktım. Hayır, uçakta kim içeri girmeye çalışabilirdi ki? Yine de onu sinirlendirmek istemiyordum. Çarşaftan çıplak bacaklarımı çıkarıp yere bastığımda hiçbir yerimin açılmaması için girdiğim çabayla önümü gerdanıma kadar kapattım. Arkamı nasıl görmüyor düşüncesiyle çarşafa takmamaya çalışarak önüne kadar geldim. O ise ayakta dikilirken bana öyle bir baktı ki, sanki bir yerimi açıkta bırakmış gibi hissettim.

Çekik gözlerinin arasına sığdırdığı onca anlam ile kendimi sınarken kapıyı tutup yavaşça kapatmak için bir hamlede bulundum ama o bir adım geri çekilmek yerine dudaklarına yerleşen kıvrıma karşılık bana öyle güzel baktı ki olduğum yerde kala kaldım. Göğüs kafesimdeki her kemiğimin yer değiştirdiğine yemin edebilirdim ama bu fiziksel bir acı yerine tuhaf bir elektrik akımı gibi hissettiriyordu.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin