❦ KÜTÜPHANE DUVARLARI ARDINDA / BÖLÜM ●51●

55.1K 6.9K 2.2K
                                    

Hellö 💦

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Ellerime verilen gücün farkına varabilmem için yaşadıklarımı gözlerimin önünden geçirmeye ihtiyacım yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerime verilen gücün farkına varabilmem için yaşadıklarımı gözlerimin önünden geçirmeye ihtiyacım yoktu. Onun gözlerine bakmak, ruhumun atlılarla koşturduğu bir ordunun en ön safhasında gibi hissettiriyordu. Bana öyle bir bakıyordu ki onun ellerinde şekillenen bir hamur gibi hissediyordum. Kendime ait alanım kalmamış, onun bana hediyelerinin verdiği şevkle şımartılıyor gibiydim. 

Bunun sebebi neydi? Neden kendimi bu kadar tuhaf hissediyordum? Hayatta isteyebileceğim her şeye sahip değil miydim? Her şeye sahip olmamın getirdiği kötü yollar olabilirdi ama ne değişirdi ki? Bununla mutlu olabilirdim. Normal hayatımda da o kadar mutlu değilken üstelik… 

Derin bir nefes alıp verdim ve geçen zamanı öylece düşündüm. Vural’la tanıştıktan öncesi ve sonrası… Arasında uçurumun olduğunun farkındaydım. Vural da olanların farkındaydı ama bunu önemsemiyordu. Mutlu olabilmem için her şeyi verirken bedel için yanında olmamı bekliyordu. Bir bebek gibiydi. Bana ihtiyacı vardı. Canı istediğinde ağlıyor, canı istediğinde ise dünyanın en tatlı varlığı olabiliyordu. 

O gün, gördüklerim karşısında kendimi anlamsız bir şekilde ona daha da bağlı hissetmeye başlamıştım. Çocukları yetiştirip onlara bir hayat sunuyor olmasının verdiği bir heyecan şöyle dursun, o çocuklara yardımım dokunabileceği gerçeği içimde kıpırtıların oluşmasına neden olmuştu. 

Akşam eve döndüğümüzde otel sözleşmeleri imzalanmış, ertesi gün ise otele götürülmüştüm. Herkes tarafından büyük bir coşku ile karşılanırken bir diğer fark ettiğim etken ise otelde çalışanların, yetiştirme yurdunda eğittiği insanlar olmasıydı. Bir hafta çalışmalarımın sonucunda ise herkesin yüklü maaşları sonucu kusursuz bir şekilde çalışmasıyla birlikte bana pek de ihtiyaçları olmadığını fark etmem uzun sürmemişti. Otel, garip bir şekilde sezon olmamasına rağmen doluydu. 

Evde ise işler daha farklı bir hâl almaya başlamıştı. Müzeyyen Hanım, oğlunun bana olan ilgisini fark ederek artık beni kabullenircesine evden saymaya başlamıştı. Tuğba ve Yavuz’un evliliklerinin asıl olayını öğrendiğimden beri ise Yavuz’a üzülmeden edemiyordum ama onu izlediğimde hâlinden memnun olmayan durumu da yoktu. Yine de arada kaçamak bakışlarını yakalamıyor değildim. 

O, bende tamamlanmamış bir soru işaretinden ibaretti bense onda elde edemediği, ulaşma ihtimali olan ama kelepçelenmiş hayatının bir parçasıydım. 

Bugünse rahat koltuğumu geriye doğru yatırmış, ayaklarımı uzatmak için yandaki kolu çekerek ayaklıklarımı açmış ve hafiften sallanmasına müsaade ederken elimdeki kitabı okumaya çalışıyordum. Burası, evdeki kütüphaneydi ve ben buraya ilk başlarda kaçış yolum olarak bakıyordum. Ne hikmetse buraya alıştığım o süre zarfında hâlâ bu odayı kaçış yolu olarak görüyordum. Belki de kimsenin burayı kullanma gereksinimi duymuyor olmasından kaynaklanıyordu. 

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin