❦ BORNOZ /BÖLÜM ●11●

53.2K 12.9K 1.5K
                                    

Hellö 💦

Havada asılı kalan sözlerimin bir önemi yoktu. Gözlerim onun yeşil gözleriyle kesişiyorken ne istediğimin de bir önemi yoktu. Zira gözlerim, dudaklarımın işlevini çoktan onun ellerine sunmuş ve davetkâr bir aşüfteden farksızdı. Ama o, benim istediğimin aksine yavaşça yerinden kalktı ve yorganı kaldırıp gözlerimin içerisine baktı.

"Hadi, uyuman gerek."

Uyumak mı?

Bedenim uyuşmuş ve ne yapacağını bilmez bir hâlde sarsılsa da beni asıl şaşırtan şey onun az önce olanları bir celsede kenara iteklemesiydi.

-*-

Sabah olduğunda uyanmak gibi bir planım katiyen yoktu. Üzerime öyle bir ağırlık çökmüştü ki bu ağırlık ile akşama kadar uyuyacağıma emindim. Vural bana seslenip yeniden beni uyandırmaya kalkışmasa, gerçekten yerimden oldukça memnundum.

"Ayza... Uyanman gerek. Bir saat oldu. Kalkmak bilmiyorsun." demesi ile yine onu geçiştirircesine mırıldandım. Uyanmak falan istemiyorum demenin kısa bir yöntemiydi ama o anlaşılan onu bir saattir anlamıyordu.

"Ya bırak beni. Uyuyacağım. Başım çok ağrıyor." diyerek isyan ettiğimde bir an sessizlik oldu ve sonrasında kendimi yine deliksiz bir uykunun içerisinde buldum.

Uyandım ama bu sefer, yerimde hareket etmek istediğim içindi. O kadar fazla uyumuştum ki hareket etmemle açılan bilinçaltıma karşılık elimi sürükleyip yerleştirdiğim ve parmaklarımı hareket ettirdiğim yeri fark etmem uzun sürmemişti.

Gözlerimi dehşete düşmüş bir şekilde açtığımda gözümün önüne gelen ilk şey telefondan gelen bir ışık ve boynuna gömüldüğüm için düştüğüm karanlıktı. Efsane ve uyandığımda almaya alıştığım o koku burnuma ilişirken kendime içten büyük bir küfür sunmadan edemedim.

Telefona bakıp parmaklarını hızlı bir şekilde dolandırıp birisine mail atmaya çalışmasına karşılık uyanık olduğunu da anlamam uzun sürmemişti. Al işte, hem uyanıktı hem de bu hâlimden mi faydalanıyordu?

İşte o an, dün gece olanların aklıma gelmesi ile ne diyeceğimi şaşırarak öylece kalakaldım. Dumur kesilmiştim âdeta. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi ürpermiş ve sekteye uğramıştım.

Tanrı'm! Dün gece ben neler yapmıştım öyle?

Onu öpmüştüm ve beni okşaması için âdeta açık alan vermiştim. O ise bilerek satrançta yenilmişti.

Siktir!

Uyuyormuş numarası yapmak, uyanmaktan daha az yakacağını bildiğim için öylece hareketsiz bir şekilde yatmaya devam ettim. Gözlerim ise telefonun ekranında dolanan kemikli uzun parmaklarındaydı. Evet, o parmaklar dün gece, benim isteğimle üzerimde dolanmıştı değil mi?

Hay ben senin içen aklını kanalizasyona sokayım Ayza.

İşle ilgili bir mail yazdığını anlamak zor olmamıştı ama aklımı kesinlikle oraya veremiyordum. Benim asıl aklımı karıştıran şey hâlâ dün geceydi ama kulağıma ilişen o sesle artık işler daha da karıştı.

"Uyandığından beri, uyurken ki hareketliliğinden daha çok hareketsiz kaldığının farkında mıydın?"

Yakalanmanın verdiği telaşla ne diyeceğimi şaşırırken o konuşmaya devam etti.

"Artık kalkmazsan görüntülü sohbete bu şekilde katılacağım." demesiyle yerimden telaşla kalkmam uzun sürmedi.

Yaptığım bu ani hareketle başım deli gibi dönerken midemin de boğazıma ulaşması kısa bir anımı almıştı ama ben olduğum yerde şaşkın şaşkın ona bakmaya devam ediyordum. Pijamalarıyla duruyordu. Benim aksime... Ben, dün gece direkt uykuya dalmış olmalıydım ama o kıyafetlerini değiştirmiş ve yanıma yatmıştı. Muhtemelen yine ona sarılan taraf ben olmuştum çünkü hâlâ çok kenarda duruyordu.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin