❦ SENDE BEN /BÖLÜM ●18●

60.6K 13.3K 1.7K
                                    

Hellö 💦

İnsanların sakladığı her şey bir zaman karşısına çıkardı. Nasıl olduğunun bir önemi yok, bir şekilde çıkardı işte. Benim saklamaya çalıştığım öyle pek fazla şeyim olmazdı. İnsanlar beni kendi kolları arasına almadan önce sakladıklarımı dinlemeye yeltenmezdi ne de olsa. Ben kendi çapımda hayatıma devam ederken sanki onların istedikleri de buymuş gibi gelirdi. Zira en son, tek dileğimi söylediğimde, başıma gelenler Vural'ın cehenneminden ibaretti.

Bu yüzden karşımdaki adama istediğini verdim. Yeşil gözleri, dünyanın her tabiatını barındırırcasına parıldarken sanki amacımı anlamış gibi bakıyordu. Biliyordu. Ona tam olarak istediğini veriyordum ki benim vermek istediklerimi benden istemesin. Bu, makul bir anlaşmaydı çünkü onun bana sormaya yelteneceği şey nedense cevaplamak istemediğim bir soru gibi geliyordu.

Aklımda dönen tek soru, Yavuz'la ilgili olan bir etkendi. Damarlarımda dolanan kanın hızı gittikçe artarken sanki bedenime amansız bir sıcaklık yayılmış gibiydi.

Dudaklarına kondurduğu gülümseme, benim ne yapmaya çalıştığımı anladığının belirgin bir göstergesiydi. Yine de sadece bana bakmakla yetindi. O an, karnıma giren ağrı ile yüzleşirken kafamdaki düşünceler anında farklı bir yöne doğru kaydı.

Yediğim yemek midemi bozmuş olabilir miydi? Sabah kahvaltısı yapmamıştım ve üstüne direkt bir sürü yemekle midemi doldurmuştum. Belki de regl zamanım yaklaşıyordu. Evet, bu muhtemeldi.

"Beyaz sensin. O zaman başla." dediğinde taşlara baktım ve her zamanki açılışımı yapıp vezirin önündeki taşımı hareket ettirdim.

Bütün odağımı taşların üzerine vermeye çalışırken o da benimle aynı hamleyi yaparak başlamıştı. Tam da o sırada çift olan Rus turistler yanımıza geldi. 30'lu yaşlarında olan ikili merakla oynadığımız oyuna bakarken aksanlı bir şekilde İngilizce konuştular.

"Ah, burada satranç takımı olduğunu bilmiyordum. Yeni başlamış olmalısınız." diye tahminde bulunan kadın ile dikkatim dağıldığında rahat bir nefes aldım ve gülümsedim.

"Evet, satrancı sever misiniz?" diye Rusça konuştuğumda kadın bir anda dilini konuşabilen birini görmenin verdiği rahatlıkla kocaman gülümsedi.

"Ah, evet. Eşimle boş vakitlerimizde her zaman oynarız ama buraya geldiğimizde tatilin verdiği heyecanla oynayamadık. Sizi görünce ilgimizi çekti. İzlemek istedik." dedi. Dönüp Vural'a baktığımda onlara gülümseyerek selam verdiğini gördüm. Ama o da beni şaşırttı ve turistlerle Rusça konuştu.

"Eğer oynamak isterseniz sizin için getirtebilirim."

"Ah, teşekkürler. Yarım saat sonra tur gezimiz var. Onun için lobiye erken inmiştik." diyen adam ise sohbete dahil olmuştu. Bense merakla Vural'a bakmadan edemedim. Aksanı, benimkinden çok daha güzeldi. Antalya'da genelde Ruslarla çalıştıkları için olmalıydı. Acaba başka hangi dilleri biliyor, diye düşünürken kadın sordu.

"Siz sık sık oynar mısınız?" diye sorduğunda ben de filimi öne sürmüştüm.

"Benden bir şey istediğinde hep satranç oynuyoruz." diyen Vural ise şaşkınlıkla başımı tahtadan kaldırmama neden olmuştu.

Rus çift, Vural'ın dediklerinden oldukça hoşlanıp gülümserken bana dönmüşlerdi.

"Benim de eşim kazanınca her defasında bir şeyler ister. Böyle bir çift bulmak bizi oldukça mutlu etti. Siz de mi tatile geldiniz? Yoksa balayında mısınız?" demeleriyle bir an olduğum yerde öylece kalakaldım.

Burada kimse evli olduğumuzu bilmiyordu. Evet, Vural'ın sevgilisi olarak otelde volta atıyordum ama bu yabancı iki çift sanki bir an gerçekleri biliyormuşçasına karşımızda dikilmişlerdi.

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin