Sakin geçen yemeğin ardından yeniden salona geçerken Deniz, kulağıma sıkıldığını ve istersem odasına çıkabileceğimizi söyledi. Büyüklerin, özellikle de Batu'nun yanında daha fazla durmak istemediğim için teklifini seve seve kabul ettim ve onunla beraber üst kata çıktım.

Onun peşinden ilerleyip bir odadan içeri girdiğimde odanın fazlasıyla dağınık olduğunu gördüm.

"Ah," dedi Deniz biraz çekinerek. "Odayı toplamayı unutmuşum. Baya da dağınık. Abimin odasına mı geçsek?"

Odanın dağınıklığı insana orada bulunmama isteği verirken, Batu'nun odasına gitmenin pek mantıklı olmayacağını düşündüm.

"Aslında burada kalsak daha iyi, Batu odasına girdiğim için rahatsız olabilir."

"Yok ya," dedi elini sallayarak. "Rahatsız olmaz," deyip şöyle bir düşündükten sonra "Gerçi uzun zamandır eve Mert'ten başka arkadaşı gelmedi ama rahatsız olmaz sanırım," dedi.

Pek emin olamasam da Deniz'in ısrarlarına daha fazla dayanamayarak ve nereden geldiğini anlamadığım bir merak duygusu nedeniyle Batu'nun odasına gitmeyi kabul ettim. Deniz'in odasından çıktıktan sonra yan odanın kapısını açıp içeri geçtik.

Deniz'in lila rengi duvarlarına karşılık Batu'nun odasının duvarları açık maviye boyanmıştı ve ne kadar şaşırsam da bir erkeğe göre fazla topluydu. Deniz'inkine göre biraz daha küçüktü ama gördüğüm kadarıyla bir balkonu vardı. Gözlerim odayı tararken "Buranın Batu'nun odası olduğuna emin misin?" diye sordum şaşkınlıkla.

Deniz kıkırdayarak "Evet," dedi. "Abim birazcık düzenli bir erkek."

"Biraz mı?" dedim yatağının karşısındaki kitaplığına yaklaşarak. Kitaplığının en alt kısmı ders kitaplarıyla doluydu. Diğer raflarında ise hep okuma kitapları vardı. Üstelik kitaplar baş harflerine göre dizilmişti. Kitaplara kısa bir göz attığımda içlerinde okuduğum ve hatta okumak istediğim birçok kitabın olduğunu fark ettim.

"Kitap zevkimiz benziyor," diye mırıldandım. Deniz Batu'nun yatağına kurulmuş bana bakıyordu. Ona döndüğümde "Gelsene," dedi. Bilerek yatağa değil de odadaki koltuklardan birine doğru ilerledim. Bu arada da etrafı incelemeye devam ediyordum. Kitaplığın yan tarafına bir gitar yaslandırılmıştı. Diğer tarafında ise çalışma masası vardı.

Koltuğa oturup Deniz'e döndüğümde yatağın yanındaki komodinin üzerindeki çerçeve çekti dikkatimi. Esmer bir kızın fotoğrafıydı. Deniz bakışlarımı takip edip fotoğrafa bakınca dudaklarını büzdü.

"Defne," diye mırıldandı. "Abimin eski sevgilisi."

"Öyle mi?" diye sordum şaşırarak. Fotoğrafı dikkatlice inceledim ve "Fotoğrafını sakladığına göre hala seviyor olmalı," diye mırıldandım.

"Aslında," deyip hafifçe alnını kaşıdı Deniz. "Defne öldü."

Gözlerimi dehşetle büyütürken hızla Deniz'e döndüm. Tam bir şey söylemek için ağzımı araladığım anda açılan kapıyla dudaklarımı birbirine bastırdım. İçeri giren Batu, bir bana bir de Deniz'e baktıktan sonra sinirle "Ne işiniz var sizin burada?" diye sordu. Sesindeki soğukluk ve suçlayıcı tavır gerilmeme sebep oldu.

"Şey," dedi Deniz çekinerek. "Benim odam biraz dağınık, ben de senin odana geçmemizin bir sorun olmayacağını düşünmüştüm."

"Başka oda mı yoktu Deniz?" dedi Batu ses tonunu yükselterek. Hazırlıksız yakalandığım için yerimde zıplarken sinirle ayağa kalktım.

"Bu kadar sinirlenmene gerek yoktu. Keyfimizden gelmediğimizi söyledik. Rahatsız olduğunu daha kibar bir şekilde söyleyebilirdin. Odanı yiyecek halim yok ya?"

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin