•yıldızlı bir gece -17•

77 7 0
                                        

Hakim tuşa bastığında bir ses kaydı açılmış ve odaya yankılanmaya başlamıştı.
"Eğer dediklerimi yapmazsan gözünün yaşına bakmam! Bu son olsun Daniel! bir daha hayır kelimesini kabul etmem! Duydun mu beni!" duyduğum şeylerle kaşlarımı çatmıştım. Büyük bir sorun vardı ki bu kayıttaki ses bana aitti.

-Choi Beomgyu'dan-

Bu gün Daniel'ın mahkemesi vardı. Yeonjun oraya gittiğinden beri aradan 5 saat geçmişti. Bana haber vermesi için aramasını ya da gelmesini söylemiştim. Fakat Mahkeme bu kadar uzun süremezdi. Endişelenmeye başlarken bir müşterinin sesini duydum.

"pardon?" Başımı kaldırdığımda gülümsedim.
"Ah.. siz" şimdi hatırlamıştım ki bu kız beni bıçaklayan adamın sevgilisiydi. Fakat o adam çoktan cezasını çekiyordu.

"Ben... o adam adına sizden özür dilemek için geldim.. kendimi o kadar suçlu hissettim ki yanınıza bile gelmekte güçlük çektim. Lütfen affedin.." Binlerce kez eğilerek söylemişti bunları. Muhtemelen Taehyun ile görüşmüş olmalılardı ki Taehyun bana buna benzer bir şeyler söylemişti.

"Hayır hayır.. hiç önemli değil.. tabii ki de affediyorum.. sonuçta geçti.. artık iyiyim görüyorsunuz.. o da cezasını çekiyor zaten" dediğimde kızda gülümsemişti.
"Teşekkürler.. çok teşekkürler"

"Taehyun ile görüştünüz mü?" diye sorduğumda başını salladı.
"Evet.. ama hâlâ ondan hoşlandığımı söylemedim" dediğinde bende gülümsedim.
"Rahat ol. O açık sözlü kızları sever" dediğimde başını salladı.

"Ben artık gideyim.. kolay gelsin" demiş ve başını eğmişti. Bende karşılık verdiğimde bardan çıktı. Fakat ondan hemen birkaç saniye sonra içeri Yeonjun'un girdiğini görmüştüm. Bunu ona kaç kez daha söylemiştim ama hâlâ sarı saçlarına gözlerim alışamamıştı. Yine de ona çok yakışmıştı.

Gülümsedim ve yanıma geldiğinde koltuğa oturdu.
"Evet? Ne oldu? Aradan 5 saat geçti.. karar ne?" dediğimde omzu silkti.
"10 yıl.. hapis cezası" dedi ifadesizce.

Gülümsedim ve başımı salladım.
"Biraz çokmuş" dediğimde ise oda başını salladı.
"Evet.. çok" fakat gözlerinde değişik bir bakış vardı. Özlem, hayranlık gibi duygular içeriyordu bu bakış.

"Sorun ne?" diye sorduğumda ise omuz silkmişti.
"Hiç.. sadece.. mutluyum" demişti.

"Şarap ister misin?" diye sorduğumda başını salladı.
Ona ve bana olacak şekilde iki bardak çıkardığımda dolaba ilerledim ve sıcak bir şarap çıkarıp bardaklara koydum.

"tam 22 yıl bekleyen bir şarap... buradaki en güzel ve en pahalısı"

Eline alarak tadına baktığında beğenmiş olmalı ki başını sallamıştı.
"çıktığında... seni bir yere götürmek istiyorum" dediğinde dudağımı büzdüm merakla. Gülümseyerek başımı salladım. "Peki"

+×+
-yazarın anlatımından-

Barı Taehyun'a bırakarak birlikte çıktılar bardan. Yeonjun her zamanki ifadesiz yüzüyle motora yaklaştı.

Motorunun arkasındaki kaskı kafasına geçirirken arkadaki kaskı ise Beomgyu'ya uzattı.
Beomgyu kaskı alıp taktığında Yeonjun çoktan motoruna yerleşmişti.

Genç adamda arkasına oturduğunda Yeonjun:
"Sıkı tutun" demişti

Beomgyu onun beline sarıldığında Yeonjun belindeki ellere bakmış ve sonradan motoru çalıştırmıştı.

Birkaç dakika sonra sessiz ve kimsesiz bir yolda durmuştular. Burdan nehir görünüyordu.
Kaskını çıkardıktan sonra kalkmıştı Yeonjun. Beomgyu'da aynı şekilde kalktığında kaskları arkaya koymuştular.

Motorun arkasındaki kasadan bir çanta çıkardı Yeonjun. Sonradan önden ilerledi.
Beomgyu ise arkasından gittiğimde nehire inmiştiler.

Kimse yoktu.
"Bu saatte buralarda kimse olmaz" diyerek çimlere koymuştu Yeonjun çantayı.
içinden bir sofra bezi çıkarmış ve yere sermişti sonra oturmuş ve Beomgyu'yu da yanına çağırmıştı.

Beomgyu yanına yerleştiğinde başını gökyüzüne kaldırdı. Çok fazla yıldız vardı.
Çok güzellerdi.

Onları izlerken masumca gülümsedi Beomgyu.
Tekrar Yeonjun'a döndüğünde ise Yeonjun ona bir sandviç uzatmıştı.
Gülümserken elinden almıştı Beomgyu sandviçi.

Kendine de çıkartıp açmıştı Yeonjun.
Bu adam bu kadar tatlı mıydı? Böyle şeyler yapabiliyor muydu?
Beomgyu bunları düşünüyordu onu izlerken.

Bir ısırık aldığıda lezzetine karşılık gözlerini irice açtı Beomgyu.
"Çok güzel"

Yeonjun gülümsemişti.
Fakat sonradan ciddileşmiş ve gözlerini kaçırırken söylemişti.
"Senden hoşlandığımı sana söylemiş miydim?"

Başını kaldırdığında gözlerine bakakalmıştı genç adam.
"Seni gerçekten çok seviyorum Beomgyu... hayır.. ben sana aşığım"

Bu dediğiyle yutkunmuştu Beomgyu. Yeonjun sandviçini bir kenara bırakmıştı.
Birden küçüğünün üzerine eğilmiş ve küçüğünün dudağının kenarına bakmıştı.

Baş parmağıyla Beomgyu'nun dudağının kenarını sıyırarak dudaklarına değdirdiğinde sadece donakalmış onu izliyordu genç adam.

Hızlıca daha çok yaklaşıp dudaklarını Beomgyu'nun dudaklarına sertçe bastırmıştı. Düşmemek için ise ellerini iki yanıma koymuştu.

Beomgyu içinde hissettiği duyguyla gülümsemeden edememişti.
Fark etmişti ki.. onu gerçekten çok seviyordu.

Birkaç saniye sonra dudaklarından sessizce ayrıldı Yeonjun.
Nefesini Beomgyu'nun dudaklarına verirken sessizce fısıldadı.
"Garip.. ama seni istiyorum" demişti.

Genç adamda gülümseyerek fısıldamıştı.
"Evet garip.. çünkü bende seni istiyorum" Beomgyu bunu dediğinde sırıtarak tekrar dudaklarına yapışmıştı Yeonjun. Küçüğünün üstüne daha çok eğilirken sofra bezine uzandıklarını bile fark etmemiştiler.

Beomgyu onu bu günü beklermişcesine öperken Yeonjun onu büyük bir özlemle öpüyordu.
Yeonjun'un eli Beomgyu'nun beline gittiğinde Beomgyu'nun yarası acımış olacak ki acıyla inlemişti. Aradan sadece 3 hafta geçmişti fakat hâlâ ağrıyordu yarası.

Yeonjun onun iniltisini duyduğunda elini sertçe çekmişti.
Yine de bırakmamıştı küçüğünün dudaklarını.

Beomgyu'nun saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı Yeonjun onu öperken.
Nefessiz kaldıklarında ayrılmıştı.

Beomgyu etrafında kimsenin olmadığına emin olduğunda söylemişti.
"devam et.. Yeonjun"

Yeonjun bu duyduğuyla kurnazca gülümsemişti.
Yaramaz bir hareketle küçüğünün boynuna yönelmişti hatta.

Fakat bu hareket Beomgyu'ya çok tanıdık gelmişti.
Yeonjun öyle sert emiyordu ki sanki iz bırakmak istiyordu.
Beomgyu dişlerini birbirine bastırırken yumruklarının arasına aldı sofra bezini.

Yeonjun onu çok yormak istemiyormuşcasına yavaşlamıştı.
Fakat aşağı inmişti. Bazen omuzlarına kayıyor bazen de göğüsüne doğru iniyordu dudakları.

Geri çekilmiş ve nefes nefese olan Beomgyu'yu izlemişti.
Gülümsemişti onu böyle görünce.

Beomgyu zorla yutkunduğunda biraz nefes almasına izin verdi Yeonjun.

Fakat eli Beomgyu'nun beline inmişti.
Beomgyu yüzünü buruşturduğunda tişörtünü alttan yukarı doğru hafifçe sıyırırken kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu Yeonjun.

Yarayı gördüğünde gözleri irice açılmış ve üstünden kalkmıştı Yeonjun.
"Bekle... bu ne?!"

selam bekolar
Bir sonraki bölüme geçelim hemen

Sonraki bölüm ses kaydından devam edecektir.
Yeonjun'dan olucaktır.

Bais


~K.J

Two Same Faces, Two Different Souls | YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin