-Yeonjun'dan-
Telefonum çaldığında ekrana baktım ve yazan isimi görünce telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Ne var Soobin?"
"Nerdesin sen Yeonjun? Daniel evde olmadığını söyledi. Saat öğlenin 5'i." endişeli bir şekilde söylemişti bunu Soobin.
"Ben biraz evden uzaklaşmak istediğim için hava almaya çıktım. Geceyi de motelde geçirdim. İyiyim ben aklın kalmasın" dedim yattığım yataktan kalkıp beyaz oversize tişörtümü üstüme geçirirken.
"Bir şey mi oldu? Sesin çok kötü geliyor?" dediğinde boğazımı temizleyerek dudaklarımı ıslattım.
"Hayır iyiyim." dediğimde aniden cevap vermişti.
"Değilsin! Yalan söyleme lütfen! Telefonda anlatmak istemezsen yanına gelirim"
"Hayır hayır gelmene gerek yok. Sadece.. Daniel işte" dedim.
"Ah... yoksa yine mi kötü işlerle uğraşıyormuş?"
"Hm hm.. onu şikayet etmek istesem de... yine yalvardı yakardı.. ayaklarıma kapandı. Söz verdi" dedim.
"Ha sende inandın." dediğinde yüzümü buruşturdum.
"Hayır. Asla. Yine yapacağını biliyorum. Sadece bütün bu söylediklerinden sonra devam ederse şikayet edeceğim"
"Çok iyi bir kardeşsin"
Bu Soobin'in dediğiyle göz devirdim. "Hm hm.."
"Takma kafana lütfen. Onunda kişiliği bu. Dediğin gibi. bir daha onu görürsen şikayet edersin zaten" dediğinde o görmese de başımı salladım.
Sonradan yine o görüntü geldi aklıma. Neden ama neden? Neden böyle bir kişiliği olmak zorunda ki?
Neden benim ilgilendiğim kişilere yanaşmak zorunda?
Yine de onunla da oynayıp bırakır. Her kıza, her erkeğe yaptığı gibi. Ama Beomgyu bunu hak etmemişti. Diğerleri de hak etmemişti tabii ama yine de Beomgyu.. fazla masumdu.
Acaba onu ararsam ne derdi?
Sorsam ne yapabilirdi?
"Alo? Hyung orda mısın?" dediğinde uzun zamandır baka kaldığım kısımdan gözlerimi ayırdım ve kendimi sarstım.
"Evet, evet. Ben şimdi kapatıyorum.. görüşürüz"
"Peki kendine iyi bak. Sesin kötü geliyor hasta olacak gibisin. Dikkat et" dedi.
"Tamam. Sende" dedim ve kapattım.
Bu gün ne dışarı çıkasım ne de yataktan kalkasım geliyordu.
Ama gidip şirketi kontrol etmeliydim.
Çünkü biliyordum ki Daniel'a güven olmazdı.
+×+
Şirketten dönerken hava çoktan kararmıştı. Dün baya geç saatlere kadar içtiğim için baya geç kalkmıştım. Ve gün öyle kısa gelmişti ki. Hemen hava kararmıştı.
Eve gitmek hiç istemediğim için bir günümü daha dışarda geçirmeye karar vermiştim.
Bu geceyi de yine motelde geçirirdim.
Şirketin ordan dönerken mecburen tek yol olan barın önünden geçecektim.
İçeri girmeyecektim bile.
Fakat barın önünden geçerken gördüğüm görüntü beni yine yıpratmıştı.
Beomgyu'nun hızlı adımlarla üstünün başının ayrıca saçlarının dağınık bir halde eve gidiyor oluşuydu.
O kadar masumdu ki. Fakat tek sorun vardı.
Nefes nefese ve çok dalgındı.
Dudakları şişti ve etrafına bile bakmıyordu.
Sadece yere doğru bakarak hızlıca ilerliyordu.
Yine mi bir şey olmuştu?
Umarım olmamıştır diye düşünerek önümü döndüm ve hızlıca ilerledim.
Her şeyi kafamdan boşaltmak için bundan sonraki barda birkaç şişe alarak kaldırıma oturdum ve içmeye başladım. Ancak her şeyi içerek unutabiliyordum. Günlerdir bilmem kaç boş içki şişeleri bırakmıştım o sokakta.
YOU ARE READING
Two Same Faces, Two Different Souls | Yeongyu
Fanfiction"Günün birinde, Herşey dünde kalacak..." ~Yeongyu bxb !Yan ship: Sookai! Sürekli bara giden Choi Yeonjun adında bir genç yaşadığı zorluklar yüzünden ölesiye içerken Choi Beomgyu adında bir barmen olan genç adam tarafından ilgi görür. O günden sonra...
