Yanımda ve arkamda olmak üzere toplamda 4 tane gardiyan vardı.

Sonunda herkes ayağa kalktığında bende kalktım. Herkes tekrardan oturunca ise hakim söze girmişti.

-Choi Yeonjun'dan-

"Evet duyduğuma göre.. uyuşturucu satıcısı işi yapan bir kurbanımız var" diyerek Daniel'a  döndüğünde sadece ellerine bakıyordu Daniel.

Avukatı hemen yanında oturuyordu.
Ne diyeceğini veya onu nasıl savunacağını hiç bir şekilde bilmiyordum. Ama o çok iyi bir avukattı. Daniel ona fazlasıyla güveniyordu. Her şeyi çoktan ona bırakmıştı.
Yine de doğrular ortadaydı. Bunu nasıl savunabilirdi ki?

"Doğru efendim" dedi savcılardan biri.
"Öyleyse birde kendisinden nedenini duyalım" dediğinde sadece susmaya devam eden Daniel'a kaydı gözlerim.

"Susma hakkını mı kullanıyorsun?" Diyerek devam eden hakime karşı avukat konuşmaya başladı.

"Uyuşturucu satılmaya itildi efendim. Kanıtlar bu kağıtta" ne saçmalıyordu bu?
İtildiği falan yoktu. Bilerek ve isteyerek yaptığı bir şeydi bu.

Her şey onun üstüne atılan bir tehditmiş gibi gösteriyordu. Avukatla ve çalışanlarıyla ne konuştular bilmiyorum ama hakim kağıdı okumaya başlamıştı.

Başını sallayarak yanındakilere verdiğinde onlarda göz gezdirmiş ve bir kenara koymuştu.
Savcı konuşmaya başlamıştı.

"Efendim, kardeşi Daniel'ın isteyerek bu işi yaptığını söyledi. Bütün bunlar bir yalan. Zaten kardeşi en büyük şahit değil mi?" dediğinde hakim bir şey demeden Daniel'a dönmüştü.

"Ne demek bu? Tehdit mi edildiğini idda ediyorsun?"
Avukat başını salladı.
"Evet efendim. Kanıtları gördünüz" diyerek kağıtları gösterdi.

Hakim başını sallarken Daniel'a bakmaya devam ediyordu.
"Madem öyle. Savunsana kendini" demişti sakin bir ses tonuyla adam.

Daniel başını kaldırarak bana döndü.
"Efendim.. kardeşim..." diyerek başladı sözlerine Daniel.

Herkes onu dikkatle dinlerken Daniel birkaç dakikalık sessizlikten sonra gözlerime bakarken devam etti.
"Büyük bir yalancı" bu dediğiyle kaşlarımı çatmıştım.
"Ne?"

"O.. ne dediyse hepsi büyük bir yalan. O.." diyerek Hakime döndü.
"asıl suçlu" dediğinde sinirle ayağa kalktım.

"SEN KAFAYI YEMİŞSİN! BUNU 3. KEZ YAPIYOSUN! VE GÖZLERİMİN İÇİNE BAKARAK NASIL BÖYLE BİR YALAN SÖYLEYEBİLİYORSUN?!" Daniel'ın dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılırken devam ettim.

"Ayaklarıma kapanırken gözlerinden korku akıyordu.. sana son kez hak vermiştim ve sen.. 3. kez tekrar yaptın! SENİ NEDEN ŞİKAYET ETTİM SANIYORSUN?" bunları söylerken gözlerim dolmaya başlamıştı.

Hakim elini masaya vurduğunda çalışanlar yanıma koşarak beni tekrar oturttuğunda öfkeyle Daniel'a baktım. Sırıtıyordu.

"Yalan söylemenin cezasını biliyorsun değil mi Daniel?" demişti hakim.
Daniel aniden dudağını büzerken ona döndü.

"Efendim.. yemin ederim yalan söylemiyorum! Yüzünden belli değil mi nasıl korktuğu? o bir yalancı işte!" demişti çatlayan sesiyle. Tekrardan söylüyorum ki o büyük ve iyi bir oyuncuydu.

Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
"Sen..." demiştim sadece.

"Görmüyor musunuz endişesini? yalanları ortaya çıkacak diye tutuşuyor resmen"

Hakim söze girmişti.
"Üzgünüm ama bu kanıtlar yetmiyor.. kağıt üzerinde olmuyor." O sırada avukat ayağa kalkmıştı.
Bana üzgün gözlerle bakarken söyledi.
"Bir şey daha var efendim"

Hakim kaşlarını kaldırırken avukat kapının önündeki savcıdan bir şey almıştı.
Sonra Hakim'in tam karşısına geçerek masadaki bilgisayara takmıştı elindekini.

Kaşlarımı çattığımda avukat bilgisayardan bir şeyleri tuşladıktan sonra onu hakime çevirmişti.
"İşte"

Hakim kaşlarının altından gözlerime baktığında dudağımı ısırmıştım.
Ne bulmuş olabilirlerdi ki?

Hakim tuşa bastığında bir ses kaydı açılmış ve odaya yankılanmaya başlamıştı.
"Eğer dediklerimi yapmazsan gözünün yaşına bakmam! Bu son olsun Daniel! birdaha hayır kelimesini kabul etmem! Duydun mu beni!" duyduğum şeylerle kaşlarımı çatmıştım. Büyük bir sorun vardı ki bu kayıttaki ses bana aitti.





~K.J

Two Same Faces, Two Different Souls | YeongyuWhere stories live. Discover now