•ihanet -16•

Magsimula sa umpisa
                                        

Ne kadar saçmalasalar da onların sesini duymak beni mutlu etmişti.
Kapı tıklandığında yavaşça doğruldum. Kapı açıldığındaysa içeri elinde tepsi olan Yeonjun girmişti.

Tepsiyi masaya koyarak bana döndü.
"Bunların hepsini ye! Afiyet olsun" dediğinde kapıya yönelmişti fakat ona seslenmemle durmuştu. "Yeonjun!"

Bana döndüğünde gülümsedim.
"Teşekkürler ve.." boğazımı temizleyerek yaramın olduğu yere baktım. Sonradan yüzümü buruşturdum. "Yaram çok acıyo" tabii ki büyük bir acı yoktu. Sadece yanımda durmasını istemiştim.

Gözleri karnıma indiğinde başını salladı ve kapıyı kapatarak dolaptan yine kutuyu alıp yanıma geldi.

İyice yaklaştığında anlamıştım uykusunu alamadığını. Göz altlarında mor halkalar vardı ve ten rengi gerçekten beyazdı. Onu uğraştırdığımı düşünerek aniden pişman olmuştum.

"aslında şimdi anladım da o kadar acımıyo" dediğimde koltuğa oturmuş ve gözlerime uzunca bakmıştı. Fakat sonradan gözlerini gözlerimden çekerek tişörtümü sıyırmıştı.

Kutuyu açarak bir pamuk ve sıvı koyu bir ilaç çıkarmıştı.
Sonradan bantı çıkarmış ve kan bulaşmış olan bezleri almıştı.

Başımı cama doğru çevirdim.
Bu gün havada hiç güneş görünmüyordu. Bulutlarla kaplıydı.

Acaba işe gitmemem sorun olur muydu?
Sonuçta Taehyun vardı ama yine de bende bir çalışandım.
Gitmezsem kovulur muydum?

O sırada hem soğukluk hem de acı hissetmiştim.
Bunun sayesinde düşüncelerimden kurtulmuş ve dişlerimi birbirine bastırmıştım.

Acısını hafifletmek için üflediğini fark ettiğimde istemsizce gülümsemiştim.
Pamukla sürdüğü ilacı kenara bırakmış ve pamuğu biraz daha sürdükten sonra onu da kenara çekmiş ve yaraya üflemeye başlamıştı.

"Acıyor olmalı" kendince sessiz bir şekilde söylediği şeyi duyduğumda onu izlemeye başlamıştım.

Gerçekten acıyı hafifletmişti.
Sonradan yine o bezlerden almış ve yarayı kapatmıştı. Sadece çizik olan yerlere ise krem sürmüştü.

Ayağa kalktığında tişörtümü kapatmış ve kaşımın kenarındaki çiziğe de kısaca kremi sürdükten sonra kutuya koymuş ve kaldırmıştı.

Tekrardan yanıma geldiğinde ateşime bakmak için elini anlıma koymuştu.

"Ateşin yok.. hadi yemeğini ye" diyerek sehpayı biraz daha yatağa yaklaştırmıştı.

O gün fazlasıyla sessiz geçmişti. İyi olmadığı belliydi.

•••
-Choi Daniel'dan-

Kollarımdan tutan gardiyanları sinirle iteklemiştim.
"Kendim giderim.." dediğimde hemen arkamdan benimle yürümeye devam etmişlerdi.

Büyük kapıları olan bir yere getirildiğimde yan tarafta yazan yazıyı görmüştüm.
"Mahkeme salonu"

İçeri girmek için iteklediklerinde içeri girmiştim.
O sırada karşımda duran avukatımı gördüğümde sırıtarak gösterdikleri gere geçmiştim.

Mahkeme salonu savcılar, avukatlar ve hakimlerle dolunca kısa gezdirdim gözlerimi salonda.
O sırada hiç beklemediğim bir çift gözle karşılaşmıştım.

Yeonjun'un hayal kırıklığı, öfke ve korkuyla bakan gözleri tam olarak gözlerime değiyordu. Saçlarını sarıya boyatmıştı. Gözlerinin dolduğunu gördüğümde önüme dönmüştüm.

Two Same Faces, Two Different Souls | YeongyuTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon