"Bilmiyorum Taehyun! sadece o Yeonjun'du tamam?"
"Onu önemsiyorsun" dediğinde artık sinirimi tutamayıp bacağına tekme atmıştım.
"Oha tamam be" diyerek bacağını ovuşturdu.
"Merhaba.. bana bir şarap verir misiniz?" duyduğum kız sesiyle ayağa kalktım ve şarap dolabından bir şişe alıp önüne koydum.
"Bardak?" dediğimde sadece gözlerime bakarak gülümsemişti.
Bundan bardak istediğini anlamıştım. Bir büyük bardak çıkararak içine boşalttım ve şişeyi çöpe atarak önüne koydum.
"Sende içmek istersen parası benden olsun" dediğinde kaşlarımı kaldırmıştım.
Taehyun'dan bir fısıldama duyduğumda ona dönmüştüm.
"Kız sana aşık oldu kanka benden söylemesi" her şeyi abartmasa olmazdı dimi? Sadece iyilik yapıyordu kız.
"Yok hayır teşekkürler" dediğimde başını sola yatırdı.
"Öyleyse.. " diyerek gözlerini etrafta dolaştırdığında tekrardan ona döndüm.
"konuşalım mı?" derken başını yan taraftaki temizlik odasına yatırdığında Taehyun'a tekrardan döndüm.
"Git hadi ben bakarım" ona ne kadar hayır demesi için işaretler versem de o Taehyun'du işte.
Derin bir iç çekerek kıza döndüm ve arkasından geldim.
Kız temizlik odasına girmeden önce durdu.
"Buraya girmem sorun olur mu?"
Etrafa bakındığımda kimsenin olmadığını göründe kapıyı açtım ve içeri girdim. Sonradan onunda girmesi için gelmesini işaret ettim.
"Sağol" diyerek girdiğinde kimsenin onu yakalamaması için kapıyı kapattım. Ardından kollarımı birbirine bağladım ve kaşlarımı kaldırdım. "Evet?"
"Şey... bunu söylemek için.. biraz utanıyorum ama.. buraya tüm gücümü toplayıp geldim..
Beni burada daha önceden çok görmüşsündür.. devamlı müşteri gibiyim" dediğinde düşünerek dudağımı ısırmıştım.
"hayır.. hatırlamıyorum.. geç saatlerde geliyorsan ben o zamanlar olmuyorum" dediğimde dudaklarını ıslatarak başını sallamıştı.
"Arkadaşın olmalı.." dediğinde ise ben başımı sallamıştım.
"Evet.. ne konuşmak için burdayız?" dediğimde yutkunmuş ve başını eğmişti.
"Arkadaşın hakkında.. şey... bir sevgilisi var mı?"
Bu duyduğumla her şeyi çözmüştüm.
Gülümseyerek başımı iki yana salladım.
"Yoksa platonik misin?" dediğimde ise dudaklarını aralamış ve hızlıca gözlerime bakmıştı. Ellerini arkasında bağlamıştı.
"Ee.. nerden anladın? Bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum" demiş ve utançla gözlerini kaçırmıştı.
"Sevgilisi yok.. ama hoşlandığı biri de yok.. en azından bana söylemedi..." diyerek gülümsediğimde ne tepki vereceğine şaşırmış bir şekilde başını sallamıştı.
"Şey.. nelerden hoşlanır? Boş olduğu günler var mı? Telefon numarasını nasıl alabilirim?" birçok şey sorarken gülerek onu durdurdum.
"Yavaş ol. Merak ettiğin her şeyi söylerim.. Fakat çok zamanım yok." diyerek saate baktığımda yerinde zıplamıştı heyecanla.
"Teşekkürler" dediğinde sorduğu sorulara cevap vermek için düşündüm.
"Öncelikle boş olduğu günler pazar günleri. Onun dışında da her gün saat 6'dan önce boş. Telefon numarasını ben verebilirim fakat sen almak istersen sadece ona sorman yeterli. Merak etme ters tepkiler vermez. Yakınlaşmak istiyorsan onu yemeğe davet edebilirsin. Ona düzgünce duygularını açarsan da olumsuz tepki vereceğini sanmıyorum. Ondan hoşlanan kızlara zaafı var diyebilirim. Eğlenceli ve tatlı biri olursan seni sevecektir" dedim ve göz kırptım.
Gülerek başını salladı. "Tahmin ettiğimden de kolay oldu. Çok teşekkür ederim. Telefon numarasını ben alırım... O zaman... şimdi gidelim" dediğinde kapıyı açmak için ilerlese de onu durdurdum. "Bekle ilk ben çıkayım görmesinler" diyerek ondan önce çıktım.
-Choi Yeonjun'dan-
Büyük bir arazide durduklarında etrafta sadece yıkık binalar olduğu için bir binanın arkasına park etmek zorunda kalmıştım.
Onları buradan net olarak duyamasam da hareketleri netçe görünüyordu.
Daniel büyük arabadan indiğinde arabadaki korumalarda inmiş ve Daniel'ın arkasına geçmişti. Daniel'a verdikleri siyah poşeti alan Daniel poşetin içinden beyaz bir şey çıkarmıştı.
Ardından bir büyük araba daha yaklaşmıştı ve sonradan elinde büyük bir çanta ile biri inmişti. Daniel'a yaklaşmış ve bir şeyler konuşmuşlardı.
Sonradan tanımadığım adam başını sallamıştı. O sırada ikisi de aynı anda ellerindeki şeyi birbirlerinin önüne fırlatmıştı.
Daniel büyük siyah çantayı açtığında içinde para olduğunu görmüştüm. Bol miktarda para vardı. Diğer adam ise yerdeki beyaz küçük poşeti alan adam poşeti açıp içinden bir adet çıkarıp ağzına atmıştı.
O beyaz şeyin ne olduğunu görmek için telefonumu çıkararak kamerayı açmış ve oraya çevirerek büyültmüştüm.
Gördüğüm görüntü karşısında büyük halay kırıklığı hissetmiştim. Başımdan aşağı akan kaynar bir su vardı sanki.
Ter atmaya başlamıştım aniden. Sinirle elimdeki telefonu fırlattım.
O kadar şeyden sonra.. 3. kez tekrardan aynı şeyi yapmıştı.
Adamın elindeki uyuşturucuydu.
Öfkeyle duvara vurduğumda duvarın pürüzlü dokusu sayesinde derim yüzülmüştü.
Pişmanlıkla yere çökmüş ve dolan gözlerime karşı koymaya çalışıyordum.
Ne diye böyle şeylerle uğraşıyordu.
İnatla bu işi bırakmıyordu.
Şirket sahibi olduğumuz için paramız boldu. Yani bu işe gerek yoktu ama o..
Sinirle yerdeki toprağı avuçlarıma doldururken dişlerimi birbirine bastırdım.
Artık gerçekten bu işin sonu gelmişti. Telefonu elime aldım ve ayağa kalkarak motora doğru ilerledim.
Bu işe bir son vermem gerekiyordu.
Fakat bu gün değildi.
Selam bebeler
Olaylar hakkındaki tahminlerinizi buraya alimmi lan? -->
Sevgiler
Saygılar...🥲🫡
~K.J
YOU ARE READING
Two Same Faces, Two Different Souls | Yeongyu
Fanfiction"Günün birinde, Herşey dünde kalacak..." ~Yeongyu bxb !Yan ship: Sookai! Sürekli bara giden Choi Yeonjun adında bir genç yaşadığı zorluklar yüzünden ölesiye içerken Choi Beomgyu adında bir barmen olan genç adam tarafından ilgi görür. O günden sonra...
•hayal kırıklığı -11•
Start from the beginning
