Sonuçta beni o eve bırakmıştı. Ona teşekkür borçlu olabilirdim belki.
Boğazımı temizleyerek boşalan tepsiyi elime aldım ve gitmek için yeltendiğimde yine durdurulmuştum.
Bileğimi tutan ele bakarak durduğumda Yeonjun alt dudağını dişleri arasına almış sinirli bir şekilde hâlâ o masaya bakıyordu.
Başı ile o tarafı işaret ederek sordu.
"Onlar seni rahatsız mı etti?"
Başımı o tarafa çevirdiğimde 8 numaralı masadan bahsettiğine emin olmuştum.
Sonradan Yeonjun'a döndüm.
"Hayır.."
Sinirle elini masaya vurduğunda sesini yükseltmişti.
"Kahretsin yalandan nefret ederim!"
İrkilerek dudaklarımı araladığımda masadaki diğer insanların bakışları ile karşılaşmıştım.
Sonradan gözlerim Yeonjun'un gözlerinde durmuştu.
"Sana ne dediler?" diyerek sakinliğini korumaya çalışmıştı.
"Ö-önemli değil" dedim bileğimi kendime çekerek.
"Sana ne dediler dedim Beomgyu?!" sert ve net bakışlarına karşılık gözlerimi kaçırmıştım.
Fazlasıyla sinirli görünüyordu.
"Söylemezsen kendim öğrenirim" diyerek ayağa kalktığında bir sorun çıkmasını istemediğimden kolundan tutmuş ve onu durdurmuştum.
"Sadece bir içki istediler. Bizde olmadığını söylediğimde sinirlendiler o kadar"
Gözlerime uzunca baktı. Sanki gerçek ve doğruyu ayırt etmeye çalışıyor gibiydi.
Dilini dudaklarına gezdirerek yutkundu.
"İnanmalı mıyım?"
Diyerek kaşlarını kaldırdığında başımı salladım.
"BEOMGYU NERDE KALDIN?!" arkadan bana seslenen Taehyun'un sesini duyduğumda onun kolunu bıraktım ve başımı hafiften eğerek Taehyun'un yanına gittim.
"Evet?!"
"Az önce birisi aradı. Seni sordu" dediğinde kaşlarımı çatarak sormuştum.
"Kimmiş?"
Omuz silkmişti.
"Bilmiyorum. Kadın sesiydi. 30lu yaşlarda gibiydi"
Dudağımı büzdüm.
"Beomgyu...." dedi yüzüme hüzünle bakarken.
"Hm?"
"Annen... olabilir mi?" dediğinde beynime kan sıçramıştı.
"Ne?! Ne alaka?" dedim sadece şaşkınlıkla.
"Tekrar arayabilir miyiz?" dediğimde Taehyun telefonu bana uzattı.
Geçmiş aramalara girerek numaraya bastığımda telefon kapalıydı.
"Tanrım.. olamaz değil mi?" diyerek kapanan telefonu Taehyun'a uzattığımda sadece susmuştu.
Daha önceden de bir kadının arayıp beni sorduğunu hatta annem olduğunu söylediğinden dolayı ikimizde sessiz kalmıştık.
Peki ya eğer gerçekten annemse neden o kadar yıl sonra beni aramıştı?
Onu doğduğumdan beri görmemiştim.
Nasıl bir insan?..
iyi mi kötü mü?...
Beni neden terk etti?..
Eğer gerçekten arayan annemse neden beni arıyordu?
Bütün bunları aniden düşünmeye başlamıştım.
Acaba onun için iyi bir evlat değil miydim?
Ve ya beni istemiyor muydu?
Omzumda bir el hissettiğimde aynı anda Taheyun'un sesini duymuştum.
"Eve git.. ben hallederim"
Bir şey dememiştim ve Taehyun elime ceketimi tutuşturup iteklemişti.
"Hadi!.."
Düşünceli bir şekilde bardan çıktığımda sırtımı duvara yasladım.
Öylece düşünmeye başladım.
Babam var mıydı?
Yaşıyor muydu?
Babamda mı beni terk etmişti?
Yoksa ölmüş müydü?
İkisi de neden doğduğum gibi beni terk etmişti?
Ne zararım dokunmuştu?
Nedenini bilmesem bile bunun arkasında güçlü bir şey bekliyordum.
Yine de kendimi suçlu hissetmeden edemiyordum.
Beni terk edince ne halde olduğumu düşünmemiş miydi?
Amaaan neyse hiç biri umrumda değildi çünkü yanımda olmamışlardı.
Ben kimsesiz bir şekilde büyürken biraz olsun bana acımamış mıydı?
Ne kadar vicdansızdı.
Yoldan geçen küçük çocuk ve annesine takılmıştı aniden gözüm.
Bizde böyle olabilirdik.. Benimde böyle geçmişim olabilirdi..
Şu anda gidebilecek bir annem.. dizlerine yatabilecek, saçlarımı okşayan bir annem olabilirdi.
"Bir sorun mu var?"
Bu duyduğum sesle başımı yan tarafa çevirdiğimde onu görmüştüm.
Selam🫡
Sonraki bölümde bazı gerçekler açığa çıkacaktır bilginize ;)
Kendinize dikkat etmeye devam ederseniz bölümlerimi okuyabilirsiniz.
Baiiis
~K.J
YOU ARE READING
Two Same Faces, Two Different Souls | Yeongyu
Fanfiction"Günün birinde, Herşey dünde kalacak..." ~Yeongyu bxb !Yan ship: Sookai! Sürekli bara giden Choi Yeonjun adında bir genç yaşadığı zorluklar yüzünden ölesiye içerken Choi Beomgyu adında bir barmen olan genç adam tarafından ilgi görür. O günden sonra...
•sen fazla güzelsin -8•
Start from the beginning
