•iki ayrı ruh -3•

Start from the beginning
                                        

"OHA KİMLE" diyerek ayağa kalkan Kai'ye döndüğümde Taehyun hızlıca Kai'nin kolunu tutarak çekmiş ve yerine oturtmuştu.
"Kes bi amına koyayım kes" diyerek söylenmişti sonradan da.

Tamam bazen çok mal olabiliyor. Katlanıyoruz bir şekilde ama bu kadarda mal olmak normalmidir bilmem. Malsın tamam ama bu kadarda tahta kafalı mal olunmaz. Mallıktan önce fesatlık bin basardı tabii ki.

Göz devirdim ve "Sizinle uğraşamam" diyerek salondan çıkmış ve kendi odama doğru ilerlemiştim. Bir duş alıp rahat bir şeyler giymiş ve yatmıştım.

"Neyin var?" duyduğum bu sakin ses sonucu düşüncelerimi kenara bırakıp başımı kaldırmamla gördüğüm yüz karşısında şaşkına dönmüştüm.

"Sen.."
"Yeonjun..." diyerek elini uzatmıştı. Siyah saçlarının ona ne kadar çok yakıştığı gerçeğinden vazgeçmezdim asla.

Bende uzattığı elini tuttum.
"Beomgyu"

Ellerimiz ayrıldığında hazırladığım içkiyi masaya koydum.
"Söylemeyecek misin?.. o gün... sende bana aynı bu şekilde yaklaşmıştın.."

Gülümsedim ve gözlerimi kaçırdım.
"Sadece yorgunum"

Bu gün düne göre sessizdi. Ayrıca yanında ne bir erkek ne bir kız vardı. Dün sürekli gülümserken bu gün bir mimiği dahi oynamıyordu.

Gözleri duygusuz bakıyordu. Oysa ki dün beni kurtarmaya çalışırken fazla özgüvenli ve çapkın bakıyordu gözlerime.

"Uykunu iyi alamadın mı?" dedi kollarını birbirine bağlayarak gözlerini bir saniye üstümden çekmezken arkasına yaslanarak.

Dudağımı büzerek yavaşça başımı salladım.
"Bir barda barmen olarak çalışıyorsan.. bu zaten pek mümkün olmayabiliyor"

"Öyleyse çalışma!" dedi direk söylediğim cümleye karşılık olarak.
"Kendine iyi gelecek işler bul"

Gülümseyerek hemen arkamdaki sandalyeye oturdum.
"Sorun değil.. alıştım" ardından onun gözlerine bakarken devam ettim.
"Sen nasılsın?"

Gözlerini etrafta gezdirirken parmaklarına indirdi. Sonra biraz düşündükten sonra başını kaldırdı ve yüzüme baktı. "Sayende daha iyi"

Gözlerimi kaçırarak ellerimi birbirine sürttüm ve boğazımı temizledim.
"Sevindim" dedim kısaca.

O sırada yanımıza bir müşteri yaklaştı.
"Pardon! bir tane soju ve 2 adet bira alabilir miyim?" ayağa kalktım ve arkadaki soju şişelerinden bir adet bira şişelerinden ise 2 adet aldım.

"Bardak istiyor musunuz?" diyerek sorduğumda gülümsedi.
"Bardaklara boşaltırsanız sevinirim"

Başımı sallayarak şişeleri açmaya yeltendiğimde Yeonjun direk olarak şişeleri alıp çocuğa uzatmıştı. "Uzatma. Al git işte"

Genç adam önce benim gözlerime sonra onun sert gözlerine baktı. Ardından gülümsedi ve başını eğdi. "Peki. Sağol teşekkürler. Kolay gelsin" uzaklaştığında masaya bıraktığı paraları alırken söyledim.

"Gerek yoktu"
"Hayır vardı. Yorgunsun. Biraz otur dinlen" Ona kısaca bir bakış atıp yutkundum ve parayı kasaya koyup oturdum.

Fakat hemen sonra bir müşteri daha gelmiş ve bir içki istemişti. O sırada Yeonjun gözlerimin içine bakarak sinirlice kalkıp iç çekmişti. Ardından barmen sandalyesinden kalkıp masanın arkasına yani yanıma gelmiş ve bir içki almıştı.

"Bu değil mi?" diyerek bana gösterirken bende şaşkın bir şekilde bakarak başımı sallamıştım.

Sonra içkiyi büyük bir bardağa boşaltıp müşterinin önüne koymuştu.
"Teşekkürler" diyen müşteri Yeonjun'a para uzatırken Yeonjun alıp kasaya yerleştirdi ve tekrardan karşımdaki yerini aldı.

Two Same Faces, Two Different Souls | YeongyuWhere stories live. Discover now