Dünya. | Final

559 90 113
                                    

Çok uzun zamandır yoktum, üniversitem sebebiyle gerçekten aşırı yoğun zamanlar geçiriyordum. Neyseki tam olarak bugün finallerim bitti ve bu bir ay içerisinde yarım yamalak yazdığım bölümü bu gece tamamlayıp atıyorum. Sizi cidden çok özledim, umarım hepiniz iyisinizdir.

UMARIM SİZLERE YAKIŞIR BİR FİNAL YAZMIŞIMDIR, BÖLÜME GEÇELİM.

***

Dünya'da yalnız başıma yaşadığım yıllar boyunca içimde her zaman büyük bir boşluk vardı, bu boşluk öylesine büyüktü ki asla dolmayacak ve ölümümde dahi beni yalnız bırakmayacak gibi hissediyordum. Bu boşluğu o gün beni tersleyen ve belki de benden hemen kurtulmaya çalışan o çocuğun dolduracağını, onun benim ruh eşim olduğunu asla tahmin edemezdim.

Jeon Jeongguk sözünü tutmuştu, Dünya denen o büyük gezegende bile beni bulmayı, kendisine tekrar aşık olmamı sağlamıştı. O benim sahip olduğum tek şeydi.

Ava'nın doğumundan sonra her şey kesinlikle çok zorlu geçmişti, bir bebeğinizin olmasını geçin, hiperaktif bir bebeğinizin olması çok daha zordu. İki güçlü Tanrı'nın çocuğundan normal olmasını beklemiyordum elbette lakin Ava öylesine zeki ve sözden anlamayan bir çocuktu ki Jeongguk ve beni kesinlikle 20 yıl yaşlandırmıştı. 

Yine ve yine benden kaçtığında elimde kıyafetlerle öylece koridorda duruyor, yorgun bir biçimde etrafa bakıyordum. Güçlerini çok hızlı bir şekilde öğrenmişti ve bazen Jeongguk'a kafa bile tutuyordu. Kendi çocuğumun gelişiminden ürkmüyor değildim..

Kafamı iki yana sallayarak kıyafetleri sandalyenin üstüne koymuş, arkamı döndüğüm sırada duvara yaslanmış eşimi gördüğümde dudaklarımı birbirine bastırarak birkaç saniye yüzünü incelemiştim. "Yine mi kaçtı?" Sorusuyla derin bir nefes alarak başımı sallamış, gülmesiyle istemsizce bende gülmüştüm. "Küçük bir çocuğun ikimizi bu kadar uğraştırması sence normal mi? Bence Ava'yı evden atma vakti geldi, hadi baş başa evren turuna falan çıkalım." Gülümsemem kahkahaya dönüştüğünde saniyesinde önümde belirmiş, kollarını belime dolayarak bedenimi kendine çekmişti. "Sanırım gerçekten ikimizin biraz vakit geçirmesi gerekiyor." 

"Biliyorum.." Başımı sallayarak yüzümü boynuna doğru yasladığımda dudakları hemen saçlarımı bulmuş, öpücüklerini sıralarken mırıldanmıştı. "Seni cidden özledim." Fısıltısı saniyesinde karnımda karıncalanma yaptığında yutkunmuş, gözlerimi kapatarak hafifçe başımı sallamıştım. "Ava her an gelebilir, saçmalama." İstemsizce bende onun gibi fısıldadığımda belimdeki eli kalçama doğru inmiş, sertçe sıkarak dudaklarımdan ufak bir iniltinin çıkmasını sağlamıştı. "Dışarıda yine oynayacak bir şeyler bulmuştur."

"Ah, tamam.. Odamıza gi-"

"BABA BABA BABA! DIŞARIDA ÇOK GÜZEL BİR ÇOCUK GÖRDÜM, VE ERESBOS BABAMI ONA VERDİM!" Kapıdan gelen sesle hızla Jeongguk'u ittirmiş, koridora gelen Ava ile birkaç saniye bakışmak zorunda kalmıştım. "Babanı mı verdin?" Şaşkınca konuştuğumda Jeongguk'un çatılan kaşlarını görmemle gülmüş, Ava'nın önüne çökerek boylarımızı eşitlemiştim. "Eresbos babanı neden bir başkasına veriyorsun, bence o bizimle yaşamalı."

"Bu küçük bebek babasını istemiyorsa hemen giderim." Jeongguk üzülmüş taklidi yaparak konuştuğunda Ava hızla başını sallamış, Jeongguk'un elini tutarak cevaplamıştı. "Hayır gitmeni istemiyorum, ben o çocuğu buraya getireceğim. Böylece o ve sen.. Benim olacaksınız." Son cümlesinde sırıtarak bize baktığında hafifçe yutkunmuş, gergin bir gülümseme ile fısıldamıştım. "Tam bir Eresbos'a dönüşüyor.." Jeongguk dediğimi duyduğundan hızlıca yanıma çökmüş, Ava'nın diğer elini tutarak başını sallamıştı. "Pekala ufaklık, bu güzel çocuğun bize kim olduğunu söylemek ister misin?" 

apollon - taekook. ✓Where stories live. Discover now