ihanet.

643 108 194
                                    

oy vermeden okuyanları bulup araf'a götüreceğim ancak saray kısmına değil, kötü insan kasabalarına. 🤡

hadi bakalım bölüm başlasın.

2 hafta sonra.

Elimdeki şarabı yudumlarken gözlerimle Jeongguk'u süzüyor, ne kadar mükemmel olduğunu bir kez daha düşünüyordum.

İki haftada tüm orduyu dizayn etmiş, olası tüm tehlikelere önlem almıştı. Bunlarla kalmayıp vasıfsız gördüğü tüm askerleri bir bir kendi başına eğitmiş, onları birer savaşçı haline getirmişti.

Bu iki hafta içerisinde birbirimize birlikte mutlak güç çalışması haricinde vakit ayıramamıştık çünkü ikimizin de işi başından aşkındı. Ancak savaş bittiğinde eşimi elimden kimse alamayacaktı, onu yiyip bitirecektim.

Mutlak güç çalışmasına gelecek olursak, birlikte oluşturduğumuz bu büyük gücün sebebini henüz tam anlayamamıştık ancak ikimiz de adapte olduğumuzda gerçekten de etrafa çok yoğun bir güç yayıyorduk. Bu iki hafta içerisinde büyük ilerleme kaydetmiştik daha fazla zamana sahip olsaydık çok daha iyisini yapabilirdik ancak savaş kapımızdaydı, yarın Araf Meydanı büyük bir yıkım görecekti.

"Prens Taehyung, şifacılar artık tamamen hazır." Arkamdan işittiğim ses yüzünden gözlerimi askerler ile uğraşan Jeongguk'dan çekmiş, yeşil çarşaflar içindeki kıza dönmüştüm. "Pekâlâ, geliyorum." Dedikten sonra ayağa kalkmış, bahçenin diğer bir köşesinde grup halinde bekleyen şifacılara ilerlemiştim.

Hepsine tek tek güçlerini zirvede kullanma sanatını öğretmiş, savaş esnasında tüm yaralıları dakikalar içinde iyileştirebilecek konuma getirmiştim. "Savaş esnasında alacağınız konum belli, ben mutlak gücümüzü çıkartmak için Jeongguk ile önden gideceğimden arkanın kontrolü Muona'ya ait."

Muona başını eğerek önümde eğildiğinde derin bir nefes vermiş, tam bu sırada karnımda hissettiğim keskin bir ağrıyla gözlerimi kısmıştım. Stres öylesine bedenimi ele geçirmişti ki hareketlerim kısıtlanır olmuştu. "Efendi Taehyung, iyi misiniz?" Baş şifacı endişeyle bana doğru bir adım attığında elimi havaya kaldırmış, başımı aşağı yukarı sallamıştım. "Sorun yok, lavaboya gideceğim. Herkes dağılsın, aileleriniz ile son vakitlerinizi geçirin."

Hızlı adımlar ile lavaboya doğru koşturmuş, kapısını açtığım anda sabah yediğim her şeyi çıkartmak zorunda kalmıştım. Öylesine stresli hissediyordum ki fiziksel olarak çökmüş gibi görünüyordum, bunu Jeongguk'a belli etmemeye çalışsamda anladığına emindim.

"Bebeğim?" Tam bu anda arkamdan duyduğum ses yüzünden gözlerimi büyültmüş, endişe ile bana bakan Jeongguk'u gördüğümde yutkunmuştum. "Neyin var, sen iyi misin?" Koşarak arkama geçip saçlarımı kulaklarımın arkasına almış, tam bu anda yeniden hızla arkamı dönerek yediklerimi çıkartmıştım.

Saçlarımı tutmaya devam ettiği için gözlerimi sıkıca kapatmış, sonunda rahatladığımı hissettiğim için kendimi geriye doğru, onun kollarına bırakmıştım. "Taehyung, iyi misin?" Yeniden sorusunu yinelediğinde başımı sallamış, yaşaran gözlerimi elimin tersiyle silerken mırıldanmıştım. "Sanırım aşırı fazla stres yapıyorum, bu aralar hep böyleyim."

"Her şey bitecek, inan bana bir daha bunları asla yaşamana izin vermeyeceğim sevgilim." Saçlarımı sevmeye devam ettiğinde gülümsemiş, başımı sallarken yavaşça kollarından çıkarak ayağa kalkmıştım. "Buna şüphem yok Jeongguk, sen yanımda olduğun sürece hiçbir şeyden korkmuyor olacağım."

"İşte benim âşık olduğum adam tam olarak böyle olmalı." Gülümseyerek yanağıma ufak bir öpücük bırakmış, ardından yüzümü yıkamama yardım ettikten sonra yeniden askerlerin yanına gitmek zorunda kalmıştı. Bu arada da odamıza gittiğimden emin olmak adına yanıma iki tane asker bırakmıştı.

apollon - taekook. ✓Where stories live. Discover now