söz vermiştin.

612 116 306
                                    

aşırı feci uykum var ama yine de yazmak istiyorum.. yazarınız yeniden işe girdiği için bedeni resmen ölüyor, o yüzden teselli oylarınızı almam gerekiyor.

Gözlerimi yavaşça araladığımda karanlık olan odanın içinde birkaç saniye beklemiş, ardından uzandığım yatakta doğrularak derin bir nefes almıştım. Uyuyamıyordum, karnım öylesine ağrıyordu ki beni uyutmuyordu. Sabah için çok endişeli olmamdan kaynaklı olmalıydı, savaş alanına yola çıkacaktık ve uykumuzu almamız gerekiyordu.

Başımı sağa doğru çevirdiğimde yanımda uyuyan bedeni birkaç saniye süzmüş, gülümseyerek elimi saçlarına çıkartmıştım. "Çok güzelsin." Fısıldayarak yüzüne doğru yaklaşmış, hâlâ huzurla uyuyan o kusursuz yüzünü incelemiştim.

Gözlerim dudağının altındaki beni bulduğunda içimdeki öpme arzusu bir anda kabarmış, başımı iki yana sallayarak yeniden arkama yaslanmıştım. Savaş için uykusunu iyice almalıydı, onu uyandıramazdım.

"Öpmeyecek misin?"

Aniden duyduğum sesiyle irkilerek yeniden Jeongguk'a bakmış, karanlıkta parlayan o kızıl gözleri ile beni izlediğini fark etmiştim. "Se-sen uyumuyor muydun?" Dediğimde derin bir nefes almış, yavaşça belimden tutup kendine çekerek burnunu boynuma doğru sürtmüştü. "Sen uyuyamadığın için ben de uyuyamıyorum."

İçimde hissettiğim garip arzu yüzünden yutkunmuş, başımı eğerek ona boynumda daha çok yer açmıştım. Boynuma yavaş yavaş ıslak öpücükler kondurmaya başladığında saniyeler sonunda kısık bir tonda inlemiş, ardından hemen ellerimi dudaklarımın üzerine koymuştum. "Sanki bu aralar daha bir hassas olmaya başladın güzelim ve bu benim çok hoşuma gidiyor."

Islak öpücüklerine ısırıklar da eklemeye başladığında zevkle başımı geriye doğru atmış, mırıldanmıştım. "Yarın savaşımız var." Dememle sırıttığını hissetmiş, kulağıma doğru fısıldamıştı. "Yavaş yaparım, canını acıtmam." Utanmadan konuşması anında kalbimi daha da hızlandırırken tam bu sırada aniden karnıma giren krampla uzandığım yerden doğrulmuş, elimi üzerine doğru bastırarak sertçe yutkunmuştum.

Arzu dolu bakışları anında endişe duygusuyla yer değiştirmiş, elini omzuma doğru koyarak gözlerime bakmıştı. "Bebeğim, bir şifacı çağıracağım. Bu ağrıların artık normal gelmiyor." Sert bir sesle konuştuğunda gözlerimi kısmış, başımı iki yana sallamıştım. "Farkında mısın bilmiyorum ama şifacıların Tanrısı karşında duruyor."

"Olabilir, ancak kendi bedenini tümüyle hissedemezsin. Bir başkasının da seni kontrol etmesi gerekiyor." Haklıydı, kendi bedenimi dış yaralar dışında iyileştiremezdim. Gücüm yalnızca diğer varlıklara işliyordu. "Şifacı falan istemiyorum, stresten karnım ağrıyor sadece."

"Kusmalarının sebebi?" Tek kaşını kaldırarak beni incelediğinde omuz silkmiş, arkama doğru yaslanmıştım gözlerimi kapatarak. "O da stresten, bedenim çok olumsuz etkilendi sadece. Endişelenme artık, düşündüğün gibi ciddi bir hastalığım yok." Dememle derin bir nefes almış, başını iki yana sallayarak benim gibi arkasına yaslanmıştı. "Taehyung lütfen kendine dikkat et, şu an nefes alma sebebim yalnızca yanımda olman yüzünden. Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum, benim de öyle.. Emin ol kendime çok dikkat ediyorum sevgilim, söz veriyorum savaştan sonra da ağrılarım devam ederse şifacıların beni kontrol etmesine izin vereceğim." Dememle anında gülümsemiş, hızla kollarını bana sararak gözlerini kapatmıştı. "Şimdi uyu, saçlarını seveceğim. Böylece uykunu alabilirsin." Anında içim büyük bir huzurla kaplanırken kıkırdamış, saçlarımı sevmeye başlamasıyla birlikte enerjisini bana aktarmaya başlamıştı.

Bedenimi saran o hoş enerjisi anında bedenimi uyuşturmuş, dudaklarımı hafifçe ısırarak kollarımı iyice Jeongguk'a sarmıştım. "Seni seviyorum Taehyung."

apollon - taekook. ✓Where stories live. Discover now