soluk lotus.

511 107 220
                                    

Ava yeni bölümüyle geri döndü.

Gelirken yanımda şekerimi de getirdim, bu bölüm ağlarsanız falan ağzınıza atın bi' mutlu olun.

Evveet bölüme geçelim ama tabiki oy vermeyi unutmuyoruz.

OY OY OY OY OY.

Taehyung:

Bir arabanın üzerinde sırt üstü yatıyor, anlamsızca mavi gözlerimi beyaz bulutlar ile kaplı olan gökyüzünde gezdiriyordum. Nereye gidiyorduk, neden karnımda ve başımda keskin bir ağrı vardı? Yüzümü hafifçe buruşturarak sağa doğru bakmış, yanımızdaki atın üstünde duran eşimi incelemiştim yorgunca.

"Jeongguk, ben.." Gücüm olmadığı için sesim çıkmamış, ufak bir göz temasımız olabilsin diye yeniden konuşmaya çalışmıştım. Bana neden bakmıyordu? Bir hata mı yapmıştım?

Sonunda aklıma gelen anılarım ile anında dolan gözlerim ile burnumu çekmiş, gözyaşlarım yanaklarımdan altımdaki tahta parçasına düşmüştü. Karnımdaki acının sebebini bilmek artık tüm bedenime bir ağrı olarak saplanmıştı.

Bunu yaptığıma hâlâ inanamıyordum, onun o güzel ve güçlü enerjisini hissedememek canımı öyle acıtıyordu ki eğer gücüm olsaydı çöküp saatlerce çığlık atarak ağlayabilirdim.

Ancak bir diğer taraftan eğer kardeşim dediğim kişi kollarım arasında ölseydi, hayatıma nasıl devam ederdim bilmiyordum. Eğer Dünya'da olmuş olsaydık onun cesetini bekletebilirdim ancak Araf'da zaten ölü olan bir ruhu yeniden canlandırmak için hızlı olmamız gerekiyordu. Yoksa ruhu dakikalar sonunda tamamen evrenlerden silinebilirdi. Bu yüzden başka bir Apollon'a götürememiştim, zamanım yoktu ve o an çok hızlı düşünmeliydim.

Burnumu hafifçe çekerek gözlerimi kapatmış, konuşamadığım için sessiz kalmayı seçmiştim. Jeongguk'u istiyordum, yanımda olmasını ve elimi tutarak her şeyin geçtiğini söylemesini istiyordum. Ancak bunu artık hak ediyor muydum? Titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak kendimi kasmış, bu sırada başucumda saçlarımı okşamaya başlayan bir el ile zorlukla yeniden gözlerimi açmıştım.

Ah, Jimin..

Pişman değildim, onu kurtardığım için kendime kızmıyordum. Tek kızdığım nokta yalnızca çocuğumu gözüm kapalı öldürmemdi, ben bir katildim. Artık buna emindim, kendi çocuğunu öldüren bir varlıktım. "İyi misin Taehyung, canın çok mu yanıyor?" Ağlamaktan şişmiş olan gözlerini telaşlıca yüzümde gezdirdiğinde başımı hafifçe sallamış, bu hareketimle anında yine gözleri dolmaya başlamıştı.

Hadi ama Jimin, neden ağlıyorsun? Seni bu evrene geri getirme sebebim ağlaman için miydi? Kendime geldiğim zaman konuşacak çok şeyimiz vardı ancak şimdi zamanı değildi, şu an yalnızca düşündüğüm tek şey Jeongguk ve bebeğimizdi.

"Taehyung'u hemen şifacılara götürün.. Bebeğimize de bakın, lütfen." Jeongguk'un sesini duymamla geldiğimizi anlamış, bedenimi taşımaya başlayan şifacılar ile acıyla gözlerimi kısmıştım. Tam bu sırada zorlukla yeniden eşime bakmaya çalışmış, anında gözlerini benden kaçırdığında deli gibi sızlayan kalbim yüzünden başımı eğmiştim.

Hak ediyordun, bunu hak ediyordun aptal Taehyung.

Yine dolan gözlerim ile sonunda odama taşındığımda şifacılar hızla üzerimi çıkartmış, bedenime gereken işlemleri yapmaya başladıklarında yalnızca eşimi ve bebeğimi düşünmüştüm tekrardan.

Güzel bebeğim.. İsmini ne koyacaktık? Saçlarının ve gözlerinin rengi ne olacaktı? Bir prens mi yoksa prenses mi olacaktın? Özür dilerim küçüğüm, hayatını elinden çalan bir baban olduğu için gerçekten özür dilerim.

apollon - taekook. ✓जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें