güç sorunsalı.

1.8K 424 79
                                    

çok korkuyorum bu kitabım okunmayacak diye.. lütfen oy verin canım okurlarım, hadi siz yaparsınız.

Yağmur tüm bedenimi sırılsıklam etse bile o anlık bunu düşünememiştim, karşımda beni hâlâ çekiştiren siyah saçlı çocuk tüm dikkatimi ona vermemi sağlamıştı adeta. Sanki tüm dünyada yalnızca ikimiz vardık, o ve ben. Birde yağan yağmur damlaları..

Mavi gözlerim onu arkasından incelemeye devam ederken aniden durması ile şaşkınca kaşlarımı kaldırmış, sonunda etrafa bakmaya tenezzül edebilmiştim. Bir apartman dairesinin önündeydik ve o kapıda öylece bekliyordu. "Ne yapıyorsun?" Kısık sesimle konuştuğumda hızla bana dönmüş, az önce gördüğüm kırmızı gözlerin aksine bu sefer simsiyah olan gözleri incelemiştim birkaç saniye.

"Seni ustaya göstermek iyi bir fikir mi emin değilim." Dediğinde hızla ona doğru atılmış, kolunu tutmuştum sıkıca. "Lütfen, yardım et bana. Tek ihtiyacım kendimi keşfetmek, aklımda başka hiçbir şey yok." Kendimden emin bir şekilde konuştuğumda kaşlarını çatmış, kolunu çekerken dudaklarını aralamıştı yavaşça. "Gözlerini normal rengine çevir, insanlar görecek. Onu bile mi kontrol edemiyorsun?"

Sinirle bana doğru atıldığında istemsizce yutkunmuş, başımı iki yana sallamıştım. "Üzgünüm, kendiliğinden geçiyor. Kontrol edemiyorum." Gözlerini devirerek ileriye doğru yürümeye başladığında arkasından onu takip etmiş, bu sırada etrafı incelemeye koyulmuştum. Kapıyı eliyle yavaşça ittirdiğinde içeri geçmiş, gördüğüm yaşlı bir adamla istemsizce kaşlarımı kaldırmıştım.

Adam oturduğu koltuktan yavaşça kalkarak ikimizi süzmüş, dik bir şekilde bana bakmıştı hemen arkasından. Öylesine derin incelemişti ki yüzümü, sonunda dayanamamış, hızla gözlerimi kaçırmıştım. Siyah saçlı sonunda konuşmaya karar vermiş olacak ki bana doğru dönmüş, hemen arkasından yeniden sandığım kadarıyla ustaya dönmüştü. "Porfiraları onun peşinden giderken gördüm, bu yüzden takip ettim. Anlaşılan sadece benim peşimde değillermiş, bu çocuğun da güçleri var usta."

"Porfira mı?" Kendimi tutamayıp konuştuğumda hızla sesimi kesmiş, başımı eğmiştim. Şu aylarca beni arayan grup belli ki bu çocuğun da peşindeydi, belki de ilk onu keşfetmişlerdi. Ama güçlerini böylesine iyi kullanabilen biri nasıl yakalanmıştı?

"Gözlerinden anladım." Usta hâlâ bana bakmaya devam ederken sonunda siyah saçlıya dönmüş, başını iki yana sallamıştı. "Sana o grupları gördüğün anda uzaklaşmanı söylemiştim, sen ise resmen kendini ellerine atıyorsun."

"Efendim, o olmasaydı şu an beni inlerine götürüp çoktan bedenimi parçalamaya başlamışlardı."

"Parçalarını değil, kanını istiyorlar." Yanımdaki çocuk gözlerime bakıp mırıldandığında içimdeki korku öylesine artmıştı ki yutkunamamıştım bile. "Porfira, kan eğilimi olan insanlar anlamına gelen bir kelimeden türemiş. Bizim kanımız özeldir, kanımızla istedikleri her şeyi yapabilirler. Kanımıza açlar." Dediği şey yüzünden yumruğumu sıktığımı fark ettiğimde hızla geri açmış, gergince bizi izleyen ustaya dönmüştüm. "Güçlerimi kullanmayı bilmiyorum, eğer bana yardım ederseniz yakalanmam. Lütfen kurtarın beni."

Usta sonunda yavaşça bize doğru adımlamış, saç tutamlarımı hafifçe havaya kaldırıp bırakmıştı. "Saçların sarı mı?" Sorusuyla kaşlarımı çatmış, başımı hafifçe sallamıştım. Saçlarım şu an mordu ancak dibi bile gelmemişken nasıl sarı olduğunu tahmin etmişti? Tuhaftı ve bu tuhaflık beni ürkütüyordu.

"Sadece tenine bakarak tahmin ettim, korkma." Geriye doğru bir adım attıktan sonra derin bir nefes vermiş, hemen ardından başını sallamıştı. "Pekâlâ, sana yardım edeceğim. Etmek zorundayım, kanına ulaşırlarsa dünyanın sonunu bile getirebilirler." Dediğinde gözlerim istemsizce büyümüş, mırıldanmıştım. "O kadar güçlü müyüm?"

apollon - taekook. ✓Where stories live. Discover now