yıldızlar.

1.6K 299 90
                                    

oy.
oy oy asiyem.

"Bu çocuk eşcinsel mi?" Jimin dolabımı karıştırırken gözlerini bana doğru çevirmiş, kaşlarını kaldırmıştı. "Ne bileyim, anlattıklarına göre eşcinselmiş gibi geliyor." Neredeyse bir saattir odamda bana kıyafet seçmeye çalışıyorduk ve bu bir saat içinde bugün yaşadığım her şeyi anlatmayı unutmamıştım. Bana kimseye bu yaptıklarımızdan bahsetmemem gerektiği söylenmemişti sonuçta, ayrıca o Jimin'di.

Dediği şey yüzünden yatakta rahatsızca kıpırdanmış, yutkunarak yeri incelemiştim. "Bunu bilmiyorum.. Hem olsa ne olur olmasa ne olur?" Dudaklarımı hafifçe dişleyerek yeniden başımı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakan Jimin'i fark etmiş, kaşlarımı çatarak omuz silkmiştim. "Ne bakıyorsun?"

"Ondan hoşlandığını biliyorum, benden saklamana gerek yok." Aniden kurduğu cümle yüzünden hızla yerimden kalkmış, ellerimi havaya kaldırarak iki yana sallamıştım. "Saçmalama Jimin, aptal aptal konuşmaya başladın yine." Diye bağırdığımda kahkaha atmış, beni omzundan tutup yatağa iterek yeniden dolabıma dönmüştü. "Sadece şaka yapıyordum, neden bu kadar alındıysan." Göz ucuyla bana bakmış, tekrardan sırıtarak eline bir pantolon almıştı.

"Alınmadım ama ondan hoşlanma fikri hiç güzel gelmiyor, o çok soğuk ve gıcık bir tip." Elime tutuşturduğu pantolona bakarken dudaklarımı büzmüş, derin bir nefes almıştım. Evet soğuk birisiydi ama nedense içinde neşeli bir çocuğun yattığını hissediyordum. Anlam veremediğim bir yanım üzerine gitmek ve o çocukla tanışmak istiyordu, başka bir yanım ise ona bulaşmamam gerektiğini savunuyordu.

"Sen tatlı birisin, o tipler şirin şeyleri sevmez mi?" Jimin gülümseyerek bu sefer elime bir gömlek koymuş, yatağa uzanmıştı. "O şirin şeyleri sevmezmiş." Dememle omuz silkmiş, çenesiyle elimdekileri işaret etmişti. "O zaman sana verdiklerimi giy, bakalım cidden şirin şeyleri sevmiyor mu?"

Başımı sallayarak üzerimi hızlıca değiştirmiş, boy aynasından kendimi süzmüştüm. Mavi kot pantolon üzerine, boynumun tümünü gösteren beyaz bol bir gömlek giymiştim. Elime tutuşturduğu inci kolyeyi de taktıktan sonra kıvır kıvır olmuş saçlarını hafifçe geriye atmış, yutkunmuştum. "Sence abartı olmadı mı? Onun eşofmanları ile geleceğini düşünürsek.."

"Hadi ama biraz güzel gözükmek suç değil ya, bak ne kadar şirin oldun bir anda." Yattığı yerden doğrularak omzumu pat patlamış, ardından derin bir nefes vererek bedenimi bir anda kolları arasına almıştı. "Taehyung sen benim kardeşimsin ve sana bir şey olursa ne yaparım bilmiyorum." Belimde hissettiğim kollarına karşılık ben de onu sarmalamıştım hızlıca. "Asıl ben sana bir şey olursa ne yapacağım? Seni ve kendimi korumam için güçlerimi iyice öğrenmem gerekiyor. Bana güven, her şey iyi olacak."

Başını sallayarak kollarımdan sıyrıldığında gülümseyerek ona bakmış, tam bu sırada duyduğum korna sesiyle koşar adımlarla cama çıkmıştım. Gördüğüm tanıdık arabayla hızla arkama dönmüş, Jimin'e bakarak heyecanla konuşmuştum. "Gelmiş!"

Neden heyecanlandığımı bile anlamazken derin bir nefes almış, yerde duran ayakkabılarımı giymeye çalışırken mırıldanmıştım. "Beni bekleme ve uyu. Yeterince yoruldun, düzgünce uyuman gerekiyor." Dediğimde başını sallamış, odamdan çıkarak dış kapıyı açmıştı. Çantamı da koluma takarak yanına gitmiş, evden çıktığımda Jimin'in arkamdan geldiğini hissetmiştim. Annem gibi davranmayı kesmeliydi..

"Selam." Hafifçe başımı eğerek Jeongguk'a bakmış, arabanın içinden gözlerini üstüme dikmişti. Birkaç saniye boyunca dik dik baktığını fark ettiğimde yutkunarak gömleğimi düzeltmiş, Jimin'e doğru dönmüştüm. "Şey bu arkadaşım Jimin, bizim okulda o da." Konuşmamla koyu gözlerini benden çekmiş, Jimin'e bakarak başıyla selam vermişti. "Memnun oldum, Jeongguk."

apollon - taekook. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin