tehlike.

662 123 125
                                    

merhaba küçük okur topluluğum, nasıl gidiyor hayat? bugün bir mülakata girdim ve olumlu bir geri dönüş bekliyorum, kabul edilmem için ayin yapalım birlikte.

ayinin ilk kuralı oy vermek, hadi hadi.

"Nasıl hissediyorsun?" Karnımın üzerine başını yaslamış olan eşime doğru fısıldamış, saçlarını okşamaya devam etmiştim. "Sanırım küçük bebeğimin enerjisi sayesinde daha rahatım." Sırıtarak bana doğru baktığında kıkırdamış, enerjimi etrafa yaymaya devam etmiştim. Tek amacım içindeki gergin ruh halini almaktı.

"Tüm ordunun hakimiyetini bize vereceklerine emin misin?" Sorumla yavaşça başını karnımın üzerinden kaldırmış, yanımdaki boşluğa doğru uzanırken soğuk elini aniden kıyafetimin içine sokmuştu. "Biraz akılları varsa orduyu bana verirler, savaş alanında kendimi ne kadar geliştirdiğimi biliyorlar."

"Eresbos olduğun için.. Savaşta en önde gitmek zorunda kalacaksın, seninle geleceğim!" Sona doğru istemsizce sesimi yükseltmiş, bu da gülümsemesini sağlamıştı. "Olmaz güzelim, buna izin veremem. Sen bir Apollon'sun, narinsin, çok güzelsin, arkada durup yaralılara yardım etmelisin. Bunlar bizim görevimiz, ben savaşırken sen yalnızca arkada kalmalısın. O güzel parmaklarının kana bulanmasını görmek istemiyorum." Kırmızı gözleri yavaşça karnımı bulmuş, soğuk elini aniden belime doğru kaydırıp okşamaya başladığında kesik bir nefes vererek yutkunmuştum. Ne yapıyordu aniden?

"Gerçekten.. Bu kadar güzel olan bir Tanrı'yı ne haddime savaşa sokarım?" Kızıl gözlerinin rengi iyice açılırken refleks sebebiyle benim de göz rengim açılmaya başlamış, sertçe yutkunarak ona bakmıştım. "Be-ben." Öyle derin incelemişti ki gözlerimi konuşamamış, anlık bedenim titremişti. "Sen?" Kalın sesi kulaklarımı delip geçmiş, belimdeki eli yavaşça göğsüme çıkıp okşadığında kısık sesimle inlemiştim.

"Sadece belini okşadım ama göğüs uçların bile anında sertleşmiş, sanırım Araf ergenliğin devam ediyor." Sırıtarak yüzümü incelediğinde başımı iki yana sallamış, anında kızarmaya başlayan yanaklarım yüzünden derin bir nefes vermiştim. "Savaştan bahsediyorduk Jeongguk, dikkatimizi dağıtma. Elini çek.."

"Savaşı sonra da konuşuruz, Apollon'umu o kadar özledim ki." Dudaklarını yavaş bir şekilde ıslatıp sırıtarak yüzüne yaklaştığında şokla sevgilime bakmış, parmaklarım anında ensesini bulurken murıldanmıştım. "Hemen.. Hemen yapmak mı istiyorsun?"

"Hemen, hemen yapmak istiyorum Apollon." Kısık sesiyle dudaklarıma doğru fısıldadığında artık kendimi daha fazla tutamamış, sertçe dudaklarımızı birbirine bastırarak dilimi anında diline sürtmüştüm.

Göğsümdeki eli yavaşça kayıp belimi yeniden bulduğunda öpüşmemiz daha da hararetlenmiş, beni sertçe kendine çekerek kucağına oturmamı sağlamıştı. "Dudaklarına öylesine bağımlıyım ki tek bir öpücüğün için sonsuza kadar bu acımasız evrene dayanabilirim, senin için yaşayabilirim." Fısıldamasına rağmen söyledikleri zihnimin içinde adeta yankılanırken istemsizce gülümsemiş, artık buz mavisine dönen gözlerimi ona dikmiştim. "Söz verdik Jeongguk'um, biz bu evrene birbirimiz için dayanacağız."

"Öyle sevgilim." Başını hafifçe sallayıp bedenimi yatağa doğru yatırdığında üzerime doğru uzanmış, yeniden aynı sertlik ile dudaklarıma kapanmıştı. Dakikalarca resmen hırpaladığında elleri kıyafetimi bulmuş, saniyeler içinde çıkarttığında yutkunarak hafiften kızarmış yanaklarını incelemiştim. İçimizdeki arzu ve ateş her seferinde yüzümüze vuruyordu, istemsizce ikimizin de yanakları kızarıyordu..

Bu olay o an gülümsememi sağlamış, güldüğümü gördüğünde o da sorgulamadan gülümsemiş ve tam dudaklarımın ortasına dudaklarını bastırıp geri çekilmişti. "Sonsuza kadar böyle gülümsemeni sağlayacağım."

apollon - taekook. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin