gerçekler.

863 144 338
                                    

nasıl gidiyor bakalım? şu fic ne zaman tutacak acaba merak ediyorum, çürüdüm artık. neyse siz oy verip güzel bölümümüzü okumaya geçin.

NOT : geçmiş bölümleri güncelledim ve bir değişiklik yaptım. Okuyucu sayım az olduğu için sıkıntı çıkmaz diye düşünüyorum. Normalde Jeongguk ve Taehyung'un ailesi Apollon ve Eresbos diye adlandırılmalıydı, çünkü Tae ve Kook sonuçta bu soydan geliyordu. Ama ben biraz salaklık edip annelerinin babalarının isimlerini başka yunan tanrılarının isimlerinden koydum, bu da kafa karışıklığı yaratabilirdi. O yüzden artık şu şekilde olacak;
Zeus (Tae'nin babası) -> Yeni ismi; Eun. (İlk Apollon olarak adlandırılacak.)
Leto (Tae'nin annesi) -> Yeni ismi; Mina. (Kadın Apollon olarak adlandırılacak.)
Afrodit (Jeongguk'un annesi) -> Yeni ismi; Nouea. (Kadın Eresbos olarak adlandırılır.)
Khaos (Jeongguk'un babası) -> Yeni isim; Juwon. (İlk Eresbos olarak adlandırılacak.)
Artemis (Zoe'nin Tanrı ismiydi, artık o da büyük Apollon olarak adlandırılacak, Zoe demeye devam. Sadece Artemis yok artık.)
Tartarus (Yoongi'nin Tanrı ismiydi, artık o da büyük Eresbos olarak adlandırılacak. Tartarus yok artık.)
Umarım anlaşılmıştır, sorunuz varsa sorabilirsiniz. Şimdi OY VERİP bölüme geçelim.

---

Yoongi'nin Dünya'ya gelmesinin üzerinden neredeyse bir ay geçmişti, bu bir ay içinde kutsal kitaptan birçok gücü öğrenmiştik. Bunların hepsi usta sayesindeydi, bize tüm her şeyi en ince ayrıntısı ile anlatmış ve bunu bedenimize aktarmayı öğretmişti. Hafızalarımız yerine geldiği için öğrenme hızımız tamamen gelişmişti.

Elbette gücümün tamamını kullanamıyordum, gücümün tamamını kullanmak bana bağlı olan bir şeydi. Ne kadar büyü öğrenirsem öğreneyim, tüm enerjimi kullanmak zordu. Bunu yalnızca çok büyük Tanrılar yapabilirdi. Tüm enerjiyi kontrol edebilmem için sanırsam tetiklenmem gerekiyordu, belki Kronos karşıma çıktığında tetiklenebilirdim. Bilmiyordum.

Düşüncelerim arasında başımı hafifçe iki yana sallamış, uzandığım sıradan kalkarak boş sınıfı süzmüştüm. Jeongguk'un dersleri henüz bitmediği için onu sınıfta bekliyordum ancak çok sıkılmıştım. "Of ne dersmiş.." Kendi kendime söylendiğim sırada çalan kapı ile hemen oraya dönmüş, içeri giren Sehun ile gülümsemiştim hızlıca. "Bugün geliyorsunuz, değil mi? Babam bir sürü yemek hazırladı." O da gülümseyerek yanıma dek gelip konuştuğunda başımı sallamıştım. "Elbette, Yoongi'de birkaç dakikaya gelir kapının önüne. Jeongguk'un dersten çıkmasını bekliyoruz."

"Şu Yoongi ile nereden tanıştınız?" Masama doğru yaslanıp üstümden bana baktığında anında gerildiğimi hissetmiş ancak belli etmemeye çalışarak arkama yaslanmıştım. "Yaptığım konserlerden birinde tanışmıştık." Gayet iyi olduğunu düşündüğüm yalanımı saniyesinde söylediğimde başını sallamış, telefonuna bakarken mırıldanmıştı. "Şu yaptığın konserlerden birine ben de gelmek istiyorum, çok merak ettim." O kendi kendine konuşurken Yoongi'den bir mesaj geldiğini görmüş, hızlıca telefonumu açarak bakmıştım.

gönderen: yoongi

yemeğe Jimin'de gelecek
söyle Sehun yavşağına

ne
JIMIN'I NEREDEN TANIYORSUN
NE YAPTIN ONA

çok soru sorma
velet.

Jimin'i nereden tanıyorsun
çabuk cevap ver
yoksa
YOKSA GÖZLERİNİ ONA MI DİKTİN
AMAN TANRI'M JIMIN'I BULMALIYIM

yanımda
:D

onunla sadece bir ay buluşamadım
ve sen
onu
kandırdın mı
ne yaptığını anlamaya çalışıyorum
gerçekten ne yapıyorsun

apollon - taekook. ✓Where stories live. Discover now