Bölüm 28

31 2 0
                                    

(Yorum yapıp oy verirseniz sevinirim)

Keyifli okumalar!

Başımı büyük bir tembellikle kaldırıp üstümdeki yorganı attım. Bir dakika... Yorgan... Odam... Gelmiştim! Eve geri gelmiştim!

Allah'ım çok şükür!

Olanları tam anlamıyla hatırlamıyordum. Zihnimde eksik olan parçalar vardı. Kafa karıştıran parçalar...

Yatağımdan yavaşça kalktığımda hala başımın ağrıdığını hissediyordum. Lanet! En nefret ettiğim ağrıydı kendisi. Depresif bir nefes aldım ve gözlerimi ovuşturarak kapıya doğru ilerledim. Odanın kapısına yaklaştığımda kulağıma gülüşme seslerinin gelmesi beni fazlaca mutlu etti. 

Geri dönmüştüm, şaka gibi...

Kapıyı ufak bir tebessümle açtım ve hiç vakit kaybetmeden gülüşme seslerinin geldiği mutfağa girdim. İçeri girer girmez Gamze hemen beni fark etti, "Ooo, sonunda uyandınız Pınar Hanım."

Güldüm, güldürler. Güldürler, içimin tekrardan çiçek açmasını sağladılar.

Hepsi masanın etrafına oturmuş yemek yiyordu. Bende yanlarına gidip masaya boş bir sandalye çektim ve Özgür'ün yanına oturdum. Volkan, tam karşımda oturmuş bana gülüyordu, "Bu ne hal lan? Görende savaştan çıktın falan diye düşünür."

Şaşkınlıkla üstüme baktığım sırada, Özgür "Pijamayla savaşa katılan ilk kişi!" diye gülerek bağırdı. Bu cümlesinin üstüne bende dahil herkes gülünce çayımda kaşığı aldım ve sıcak çay kaşığını Özgür'ün koluna dokundurttum.

Kaşığın koluna değmesiyle "Ah!" diye bağırdı, "Manyak!" Daha çok güldüm. Özgür kolunu tutarken çocuk gibi dudağımı büzdüm, "Çok mu acıdı?"

Aynı şekilde dudağını büzdü, "Çok acıdı."

Gülmemek için kendimi zor tuttuğum sırada Murat'ın yüzünü gördüm. Yüzünü ekşitmiş bir şekilde bakıyordu. Tekrar Özgür'e baktığımda, başını hafifçe yana eğdi ve "Bana bir özür borçlusunuz Bayan Huysuz." dedi.

Kaşlarım havalandı, "Öyle mi? Bak sen..." Ardından hafifçe tebessüm ettim ve yanağına bir buse kondurdum, "Oldu mu?"

Güldü, "Oldu, sanırım."

Dikkatim Rüya'nın bağırışıyla dağıldığında arkama yaslandım, "Allah belanı versin Volkan!" Neden bağırdığını bilmediğimden kaşlarımı çattım. Volkan da nedenini bilmediğinden olsa gerek, korkuyla yerinden zıpladı.

Rüya gözlerini irice açıp Volkan'a baktığında, Volkan korkuyla yutkundu ve "Ne oldu?" diye sordu. Rüya tekrar sinirle "O zeytini ben yiyecektim! Allah belanı versin!" diye bağırdığında Volkan'ın yüzündeki rahatlama görülmeye değerdi.

Volkan "Bende bir şey oldu sandım." diye söylendi ve sonra hafifçe gülüp "Vallahi en önce kapan alır, yapacak bir şey yok canım Ay Işığı." deyince, Rüya hızla Volkan'ın omzuna yumruk attı. Volkan acıyla gözlerini yumdu ve omuzunu tuttu, "Tamam! Tamam, yemekhaneden çalarız yine. Özür dilerim!"

Murat kafasını iki yana sallarken "Manyaklara denk geldik iyi mi?" diye söylendi.  "Bu arada," diyerek söze girdi Gamze, "Şu Aleyna işi ne oldu?"

Doğru ya. Aleyna'yı tamamen unutmuştum.

Murat oflayarak, "Bir şeyi yok. Burnu bile kanamamış. Kimseye de bir şey demeyecek." dedi, "Hoş, dese de kimse inanmaz zaten." Rüya rahatsızca kıpırdandı ve "Şu Aleyna konusunu bir daha açmamak üzere kapasak..." dedi. Herkes sustu.

Dakikalar sessizlik eşliğinde geçip gitti.

...

Bunaldığım için yemekten sonra bahçede yürüyüşe çıkmıştım. Mart ayındaydık, yanıltıcı öğlen güneşi hafiften yüzüme vuruyordu. Temiz hava gerçekten iyi gelmişti. Kafamı kurcalayan bir sürü şey vardı. Yaşadığım hiçbir şey net değildi, hiçbir şey kafama tam olarak oturmamıştı.

TUTSAKWhere stories live. Discover now