Bölüm 20

57 5 0
                                    

Keyifli okumalar!

Aleyna "Selam Pınar," deyip bana elini uzattı. Yüzünde, sadece onunla ilk kez tanışanların kanabileceği sahte, yapmacık bir gülümseme vardı. Ona garip garip bakmaya devam ettim, elimi uzatmadım. Elimi uzatmadığım için gülümsemesini koruyarak elini indirdi.

Volkan'ın sesi ortamdaki gerginliğe balta gibi indi, "Hallettim abi." Diye bağırdı. Yanımıza geldiğinde ise Aleyna'yı görünce duraksadı. Yüzünü ekşiterek bana baktı ve "Bu yılanın burada ne işi var." Diye sordu. Gözlerimi irice açtım ve "Ne yılanı, ne diyorsun." Dedim zoraki bir gülümsemeyle.

Evet, Aleyna tam bir yılandı. Fakat bunu benim dediğimi duyup bana bulaşmasına gerek yoktu. Volkan, "Sen demiyor muydun; tam bir yılan bu kız, oksijen israfı, yürüyen israf, bozuk bu kız, bu kız tam bir..." der demez, "Aaa!" diye bağırarak sözünü yarıda kestim.

Sonra da Volkan'ın kulağına "Dedim de öyle mi dedim. Git söyle mi dedim!" diye fısıldadım. Aleyna "Merak ettim devamını. Devamı ne Pınarcım?" dedi gülümsemesinin ardındaki öfke ile.

Göz ucuyla Özgür'e baktım. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmış duruyordu. Gözlerinden yaş geliyordu. Komik mi!

Öyle olsun Özgür Efendi.

Baktım Özgür'den bir yardım gelmiyor, düşünmeye başladım. Ne diyebilirdim ki? Hayır, bu kıza diyebileceğim en ufak güzel söz, diğerlerine hakaret olurdu. Birden beynimde yanan ışık ile zoraki bir şekilde gülümsedim ve "Kraliçe! Bu kız tam bir kraliçe." Dedim. Aleyna kaşlarını kaldırarak yine sahte bir şekilde gülümsedi, "Benim hakkımda böylesine güzel düşünmen ne güzel."

Bu cümlesinin üzerine bende aynı gülümsemeyle ona karşılık verdim.

Sonra konuyu tamamen kapatmak için "Neyse kaçayım ben. Derse yetişmem lazım." Dedim ve adımlarımı kaçarcasına geri attım.

Kimseden ses çıkmayınca arkamı döndüm. Tam rahat bir nefes alarak adım atmıştım ki, Aleyna arkamdan "Dur bende geliyorum." Diye seslendi. Lanet olsun!

Gözlerimi sıkıca kapattım ve bulundum duruma lanetler saydım. Aleyna yanıma gelip omzuma dokunduğunda sahta bir gülümseme eşliğinde gözlerimi açtım.

Olabildiğince konuşmadan tüm yolu yürüdük. Sınıfa geldiğimizde sonunda ondan kurtulacağım için mutluydum. İstese de yanımızda oturamazdı çünkü sıramız doluydu. Her sırada dört kişi oturuyordu. Biz de kendi sıramızda; Rüya, Gamze, Yasemin ve ben oturuyorduk. Yani yanımıza gelmesi imkansızdı.

Yüzümdeki zafer gülümsemesi ile Gamze ile Rüya'nın yanına gittim. Yanlarına oturduğumda çantamı dizlerime koydum. "Hayırdır, neden bu kadar mutlusun?" diye sordu Gamze şaşkınlıkla. Cümleme "Vallahi inanmayacaksınız," diye başladım fakat devamını getiremedim. Yanıma oturan kişinin Yasemin olduğunu düşünerek "Hoş geldin." Dedim.

Tam Gamze ile Rüya'ya "neden bu kadar mutlu olduğumu" açıklayan cümleyi devam ettirecektim ki, yanıma oturan kişi "Hoş buldum." Dediği için susmak zorunda kaldım. Bu ses... Hayır ya! Bu ses Aleyna'nın sesiydi!

Kahretsin!

Korkarak başımı çevirdiğimde Aleyna'yı gördüm. Umutsuz, çaresiz bir nefes alıp geri Rüya ile Gamze'ye döndüğümde, Aleyna'ya anlamsız bakışlar attıklarını gördüm.

Çaresizce arkama yaslandım ve ellerimi, dizlerimin üzerindeki çantaya koyarak, "Evet... Tanıştırayım kızlar... Aleyna, Murat'ın yeni kız arkadaşı. Yani artık bizimle takılacak." Dedim. Bırakın bunun gerçek olmasını, söylemesi bile zordu. Allah hepimize sabır versin...

TUTSAKWhere stories live. Discover now