Lücifer ile Karşılaşma🔹️

101 36 46
                                    

•Merhaba sevgili okurlarım.
-Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.

Bu kitabın içerisinde bulunan şiir ve sözler şahsıma aittir..️️️️️️️️️.🔸️

-Başladığınız saat:

•İyi Okumalar Sevgili Okurlarım.

Yıldızı Unutmayalım Lütfen🌠


Bölüm yirmi dokuz.
Lücifer ile karşılaşma️️🔹️


Tesadüf gerçek olanı mı beklemekti?
Yoksa önüne sunulan bir sofra nimet gibi hiç dokunmadan mi izlemekti?


Bu adam beni mi takip ediyordu?
Nereden biliyordu burada olduğumu?
Sinirlerime hakim olmaya çalışarak arkamı çevirerek yüzüne doğru döndüm.


"Arkadaşım bela mısın sen?Tanımıyorum,etmiyorum.Sen kimsin beni takip ediyorsun?
İlla bağırmam mı gerekiyor beni artık rahat bırakman için?
Lütfen çekil git yoluna!"


Bağırarak ona karşı kelimelerimi sarf ettikten hemen sonra eli ile ormanı göstererek

"Asıl sen kimsin ve benim evimde napıyorsun?"


Neresiydi onun evi? Benimle bu adam yeteri kadar dalga geçmişti.
Artık izin vermeyecektim.


"Ben burada bir ev göremiyorum.Hani nerede senin evin?" 


Umursamaz bir şekilde biraz duraksadıktan sonra

"Şu an gireceğin bu orman benim şahsıma ait küçük kız ve ben evime izinsiz şekilde giren misafirleri hiç sevmem!"


Nasıl yani bu koca orman ona mı aitti?
Nereye düşmüştüm ben?
Artık karşımdaki bu umursamaz kişinin haklı olduğunu anladığım için susmayı tercih etmiştim.


Geldiğim yönün tersine dönerek bizimkilerin olduğu alana doğru gitmeye başladım.
Bir addım,iki addım,üçüncü adımı atayım derken arkamda bıraktığım kişi


"Sen de bizden birisin.Demonte Akademinin öğrencilerini nerede görürsem hemen tanırım.Sen de bir kanatlı kuşsun.Yeni eğitim hayatında başarılar dilerim sana Evrika"


Nereden bilmişti benim o akademide okuduğumu?
Kanatlı kuş demişti bana.
Kanatlı kuş ne idi?
Bu lanet olasıca araf da daha ne kadar kalacaktım ben?


"Beyefendi neden bahsettiğinizi inanın bilmiyorum.Artık gerçekten gitmem gerekiyor ve umarım sizinle bir daha hiç karşılaşmayız! "


Dediklerimden sonra yüzüne alaylı bir ifade yerleştirerek

"Bence tam tersi olacak küçük kız.
Biz hep karşılaşacağız seninle.Tanışamadık seninle.

Ben Lücifer bu arada."


Aman Allahım bu Lilith'in bahsettiği Lücifer mi?
Hani cehennemden izinsiz bir şekilde kaçan Lücifer.


Daha ne kadar belaya bulaşacaktı bu bedenim?
Daha ne kadar bu sorular durmadan bitirecekti beni?


Ona cevap vermek için ormanın girişine baktığımda orada artık olmadığını gördüm.
Derin bir nefes alarak Lilith beni duysun diye seslenerek ona içimden haykırdım.


"Lilith neredesiniz?Az önce ormanın girişinde şu hep bahsettiğiniz Lücifer ile tanıştık.Çok kibar bir adamdı.Öyle senin söylediğin gibi kötü biri değildi.

Ah Lilith sana herkesi kendin gibi görme demiştim.

Bu hikayede iyilik maskesine bürünen tek kötü sensin."


Bir süre geçtikten sonra kafamın içinde tabiri caizse Lilith çığlık atmaya başlamıştı.


"Dina hemen uzaklaş oradan!
O şeytan göründüğü gibi biri değil.
O seni istiyor kızım.Senin güçlerini değil,sadece ve sadece seni istiyor.
Kızım istediğini almadan durmaz o çürük çam kozalağı."


Lilith doğru mu söylüyordu bilmiyordum ama ona buradaki akıllının sadece kendisinin olmadığını hatırlatmak gerekiyordu sanırım.


"Sen de beni istiyorsun Lilith.Lücifer en azından insan gibi selam verip geçti.
Ya sen peki? 

Bana küçük yaşımda elektirikler vererek ruhumu çalmak istemedin mi benden aptal kadın?

Kaç kez yaptığın deneylerde bayıldım ben sayısını artık unuttum.

Kendini akıllı sanıyorsun ama bilmediğin tek şey var.

 Lilith ben seni yakacağımı bilsem kendimi bile yakarım.Senden nefret ediyorum.Lücifer kim bilmiyorum ama en azından senin gibi kendi kanından birine zarar verecek kadar aşağılık biri olamaz ANNE."


Söylediğim sözlerden hemen sonra Lilith sesini kesti.Sanırım arada ona bazı şeyleri hatırladığımı söylemem gerekiyordu.


Nereye gittiğimi bilmeden düz bir şekilde yürüyordum.
Ayağımın bir şeye tökezlemesi ile kendimi düşmemek için toparlarken yere yuvarlanmam ile bunun artık mümkün olmadığını hemen anlamıştım...


Yerde yuvarlanırken kollarıma batan çakıl taşları artık canımı acıtmaya başlamıştı.Kollarımdan destek alarak kendimi güç bela durdurmaya çalıştım ama dizlerime batan küçük taşlar çoktan ayaklarımı kanatmıştı..


Kıpırdayamıyordum.Haraket dahi edemiyordum.Galiba biri beni buraya çivilemişti.
Çünkü:bu acının başka bir açıklaması olamazdı.
Her ayağa kalkmayı denemeye kalktığımda sanki etimden et kopuyormuş gibi bir acı hiss ediyordu bedenim.


Belki yoldan geçen biri beni görür de yardım eder diye bir süre yerimde kıpırdamadan öylece beklemeye karar verdim....


Biraz geçtikten sonra hemen başucumdan çok tanıdık bir ses yankılandı ..

"Küçük kız ben sana sanki yeniden karşılaşacağımızı söylemiştim ha?"


Bazen insanoğlu kadere meydan okurdu ve bazen o meydanlar hiç  dolmadan hep taşardı...


Bölüm sonu...

•Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen burada belirtin🦄 'tek boynuzlu atlar gerçektir bu arada'...

Melodi ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin