Fırtına Çağı🌬

487 216 429
                                    

Öncelikle merhabalar.
Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.

****

Şu anda bir iki okuyucu bile olsa,ben inanıyorum gün gelecek biz bunları aşacağız‍, o yüzden hadi yerlerimizi alalım koltuklar dolmadan...

Bölüm Dört
Fırtına Çağı🔷️

En büyük düşmanınız olan zamana sırtınızı dayadığınızda,darbe en beklemediğiniz andan gelir...

                                 #nurdaninciler🦋

"Hey orada biri var!"

Noyanın seslenmesiyle eski bir sandala yaslanmış insan sureti kısa sürelik göz açıma girdi

"Dina galiba bizimkilerden biri bu"

Hera doğru söylüyordu.
Bu adaya keyfi dahilinde birinin geleceğine ihtimal vermiyordum.
Önde ki kişi galiba bizden biriydi.

"Arkadaşım niye orda dikiliyorsun gelsene öne"

Noyan öndeki adamı çağırıyordu,ama Noyan karşı taraftan kısa da olsa küçük bir yanıt alamadı.

"Noyan o gelmiyorsa hadi biz gidelim."

Öne doğru yürüyüp sandala taraf gidiyorduk.Birisi sandalın önünde öylece durmuş sanki acı çekiyordu.
Aman Allahım bu yara iziydi.Öyle sandığınız gibi bıçak değil,kurşun yarasıydı bu.Yeteri kadar kan
kaybetmişdi zaten.

Noyan üzerindeki gömleği çıkarıp yaranın üstüne kan kaybetmesin diye bastırıyordu

"Dina kim vurmuş onu?"

"Bilmiyorum Hera sen ne kadar biliyorsan, ben de o kadar biliyorum.Hiç bir fikrim yok."

"Kızlar bir şeyler söylemek istiyor galiba,hadi yakına gelin.

Noyanın seslenmesiyle Heray ile yerde yatan yaralı adamın önünde çömeldik.

"Kurtarın kendinizi.Bu ada sonunuz olaca....aaa"

Lafını bitiremeden kan kusmaya başladı.
Durmadan titriyordu.

"Hadi aç gözlerini kim yaptı bunu sana?Yardım ede biliriz sana"

Noyan çırpınıyordu kendi kendine.

Hırıltılı bir nefes veren yaralı kişi

"Ben değil sizin yardıma ihtiyacınız var,saat on ikide saklanın asla dışarı çıkmayın".

gözlerini açık tutmaya zorlanıyormuş sonsuza kadar kapadı.

Elim ayağım titriyordu,hepimiz ne yapacağımızı düşünüyorduk.Bir insan az önce gözlerimizin önünde hayatını kaybetti. Burda neler oluyordu?

Bu bilinmezlik ne zamana kadar sürecekti? En önemlisi diğer altı kişi nerdeydi? Dokuz kişiden sandığımız yaralı adam bizden değildi.Yanılmıştık.

.
"Noyan hadi kendine gel,elimizden geleni yaptık bir şey yapamayız artık."

dedim Noyanın kolundan tutarak.
Ses vermiyordu,öylece kolundaki adama bakıyordu.Yaraya pompa yaptığı için her tarafı kana bulanmıştı.

"Dina,Noyan neden ses vermiyor?şokta galiba."

"Heracım önünde bir insan can verdi normal olarak şok geçiriyor."

Hera bazen gerçekten de mantıksız davranışlar sergiliyordu.

Noyan silkelenerek ayağa kalktı

"Dina, az önce fevri davrandığım için özür dilerim.Sarışın sen de affet sinirliydim size patladım."

Noyanın söyledikleri ile az önce hakkında düşündüklerim için vicdanım sızlamaya başladı.

Önyargıdan bahs edip kendim önyargılı oldum.Bu da bana ders olsun.

"Geçici şeyler için bir birimizin kalbini kırmayalım arkadaşlar.
Bakın şu anda bir nefes sonsuzluğa uğurlandı. Hiç kimse ne zaman öleceğini belirleyemiyor.
Geçti gitti ben afettim hadi gidelim."

"Sarışın demezsen bana, bende seni affederim Noyan"

Noyan alaylı şekilde gülere

"Tamam sarışın, bir daha sana asla 'sarışın' demem"

Bunlar gerçekten deliydi.
Tartıştıkları mevzuya baksanız sizde öyle düşünürdünüz.

"Dina, bu salına salına yürüyen, uçaktaki umursamaz çocuk değil mi?

"Heranın gösterdiği yere baktım

"Evet ismi galiba Pamirdi."

Aferin Dina!
Kızım sana ne milletin isminden evet ya da hayır deyip geçsene.

Noyan Pamire el sallayarak yerimizi belli etdi, az sonra Pamirde aramıza katıldı.

"Yalnız mısın sen?" diye sordu Hera.

"Hayır ormanın içinde rastladığım komik bir arkadaş vardı yanımda çok konuştuğu için tekrar ormanda bıraktım."

Söylediği cümle ile yüzüne baka kaldım.
Bu nasıl rahatlık?bir insanı çok konuşuyor diye nasıl ormanda bırakırsın ya?

"Şaka mı yapıyorsun Pamir?"

o cevabıma gülerek

"Hayır gerçekten çok konuşuyordu.

"Onu demiyorum,ormanda bırakmandan bahs ediyorum"

O'na karşı artık bağırıyordum çünki böyle davranışları ben hiç sevmezdim.
Parmağıyla biraz ileriyi göstererek

"Hayır şu an ormanda"

Ciddi ciddi dalga geçiyordu bizimle.Bulunduğumuz yer bir ada,sürünenlerde dahil burda her türden hayvan bulunuyor ve Pamir o çocuğu şu anda ormanda yalnız başına bıraktığından bahs ediyordu.

"Aferin sana gerizekalı çok iyi halt ettin."

"Teveccühünüz"

Karşılık olarak cevap vermedim seviyesine düşemezdim.

Noyan Pamirin yüzüne bakarak,

"Hadi şu yeri göster yılanlar yemeden gidelim kurtaralım çocuğu."

"Tabi o yılanı boğmazsa,gidip kurtaralım".

ama bu kadarıda artık fazlaydı bu kendini ne sanıyordu anlamıyordum.

"Büyük yılanın kim olduğu belli zaten."

Cevap olarak umursamadan yanımdan geçip gitti.
Şaşırdık mı?
şaşırmadık.


Yol boyunca Pamiri takip ediyorduk.
Biz'e bir ağacın önünde parmağı ile elindeki yılanla oynayan Rodini gösterdi.

Önce hayal gördüğümü zannettim,bir kez daha gözlerimi kırpıştırınca gördüğüm görüntünün gerçek olduğunu anladım.
Rodin yılana Pamiri göstererek

"Rıfkı bak Pamir abin geldi hadi el salla"

Düştüğüm bu duruma gülmeli miydim yoksa ağlamalı mıydım bilmiyordum.

Bu nasıl bir durumdu inanın hiç fikrim yoktu.
Zor günler bekliyordu bizi.
Beş kişiyi şu anda bulamıyorduk.

Neler olacağını düşmanımız olan zaman gösterecekti bize...

Bölüm sonu...

Bu hikaye benim ilk göz ağrım.
Votelemeyi unutmayalım lütfen

ARKADAŞLAR YILDIZI UNUTMAYALIM LÜTFEN.🌠

Melodi ÇığlıklarıWhere stories live. Discover now