Kırlangıçın Son Umudu🥀

143 77 43
                                    

Merhaba sevgili okurlarım.
Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.


Bu bölüm biraz kısa oldu ama affınıza sığınarak söylemek istediğim bir şey var.Yazarınız üstünüze afiyet şifayı kaptı.Sizi bölümsüz bırakmak istemediğim için bir şeyler fısıldadım sayfalara.Okursanız çok mutlu edersiniz beni...

Bu kitapta bulunan şiir ve sözler şahsıma aittir...♦️


•İyi Okumalar Sevgili Okurlarım.
-Yıldızı Unutmayalım Lütfen...


Bölüm on altı
Kırlangıçın son umudu🥀

                        

Kırık kalbimden kopan feryatlar hiç bir kağıda yetmiyordu artık.
Hissizce ağlamalarımı armağan ediyordum soğuk geceye.
Siz hiç ağladınız mı geceler boyu suskun suskun?
Konuştunuz mu aynada kendinizden korkarak?


Boğuldunuz mu her hecede yutkunarak?
Gece bile utandı bahş ettiği gürültüden
ama insan yüzsüzlüğün ortaya koydu yeniden.


Yaşanılan olayları mürekkebim bitmesin diye ince ince beynime işlerdim ben.
Bu çok eski zamanlardan yadigardır bana.


Bizimkilerin sesini duyduğum an, doğru yönü seçtiğime artık emin olmuştum. Bazen şans gülerdi yüzüme,işte o an bu andı.
Seli uzaktan yanımdaki kişileri gördükten sonra koşarak bize doğru geliyordu.Seli benim olduğum tarafı es geçip yanımdaki esmer çocuğa sarıldı.


"Aklım çıktı Hidar sizi kaybettim sandım.Elın son ana kadar sizin ölmediğinize beni inandırdı.İyi ki inanmışım.İyi ki ölmediniz."


Esmer çocuğun ismi galiba Hidardı.
Hidar Seli'nin kollarından ayrıldıktan sonra yüzüne baktı


"Aptal kız asıl ben seni kaybettiğimi sandım.Abin olacak o çocuk öldü sandım.

Bu mavı saçlı kızı şans eseri görmemiş olsaydık şu an hala öyle sanacaktım."


Yüzüme minnetli bir bakış attıktan sonra  gülümsemeye başladı.
Eh işte mavi saçlı kız demeseydi iyiydi.Benim bir ismim vardı hani insanlar çağırırken seslendikleri gibi bir ad'a sahiptim ben ama herkes tutturdu bir mavi kafa gidiyor.


Allah o Yüri denilen şahsın belasını versin!Herkesin ağzına o sakız yaptı bu lakapı.

Ben bilirdim ona ne yapacağımı.


Seli yanımdaki diğer çocuğun suratına yüzünü buruşturarak bakıyordu.Sanki ondan hiç hoşlanmıyordu.Nedenini merak etsemde bu konunun beni hiç ilgilendirmediğinin farkındaydım.


Elın uzaktan baktığı keskin gözleriyle bizim olduğumuz tarafı çoktan kendi esareti altına almıştı.Gözlerini Hidar denilen çocukta bir süre tutarak sinirli bir bakış attı yüzüne doğru.
Bu çocukların bir birileri ile derdi neydi?


Elın sanki Hidarı boğacak,Hidar da Elını öldürücek gibi bakışlar atıyordu.


Bu durumun da aynı şekilde beni ilgilendirmediği kanaatıne vardıktan sonra,kendi içimde başlattığım sessizlik savaşına kaldığım yerden devam ettim.


Kalbimizde açılan yaraların ne suçu vardı?

 İnsanlar ahmaklıklarına devam ederken suçu kalbimize atmak ne kadar da gülünç bir durumdu öyle.

Tek günahkar kalpte midir?
İnsan mıdır masum olan,hiç inandınız mı siz buna?

            Ne aslanı,ne kedisi.
         Hayvanların günahı yok.
       İnsandır yalnız ahmak olan
         Kendine bile hayrı yok.

Derin düşüncelerimde ordan oraya yuvarlanırken Lilith'in dibime kadar geldiğinin daha yeni farkına varıyordum.Hangi yüz ile gelmişti? Sanki bakacak yüz mü bırakmıştı?

"Dina,neden bana söylemedin insan olan ablamın öyle bir şey yaptığını?"

Yüzüme çok mahcup bir ifadeyle bakıyordu.Karşımdakinin Lilith olduğunu bilmesem belki de bu duruma inanırdım.Gel gör ki bu karşımdaki kadın Lilith'di ve bende onun tek kızı olan Dinaydim.Tabi o bir kızı olduğunun şu an bilincindeydi.
Daha önceden neredeydi?


"Sen kendin çocuğunu emanet ettiğin insanı tanımadan,yedi yaşında bir çocuktan ne bekliyordun?

 Biraz bilincinde ola bilir misin olanların Lilitciğim?Sen o zamanlar yeteri kadar akıllı bir kadın idin.Ablan olacak o kadın bakamadı bana.Sonucunda iki gün sonra yetimhaneye buyur edildim."

Lilith'in gözlerine içine baktıktan sonra

Lilith bir süre başını yere eğerek bir şeyler fısıldadı


" O aşağılık kadının bunları yaptığını bilmiyordum kızım"


Duymadığımı sanmıştı ama ben söylediği her şeyi duymuştum.


Ona duyduğumu belli etmeyerek yanından geçip gittim.Bu kadın her geçen gün daha da çekilmez oluyordu.
Kaderin benimle cilvesinin fon müziği gibi süslemişti ortamı bir anda.


O kadına acımıyordum.İçimden gelmiyordu.Düşünmemeye karar verdim.Biraz daha düşünürsem kafayı yiyecektim.


Yere attığım kırgın addımlarım ile zemine bıraktığım sessizlik kendini belli ederken, Lilith uzaktan bağırmak ile meşguldu.


" Kızım sana ahdım olsun!

 O kadını öldüreceğim" diye sesini tüm ormana duyuruyordu.


Kaderin işvesi miydi bu olanlar?
Çünkü: cilve olan yönünü çoktan keşf etmiştim.


Artık sesinin gelmemesi ile rahatlamıştım derken Hera,Nora,Noyan,Uzay ve Zemheri bana taraf geliyordu.Şimdi olanlar bir bana mı garip geliyordu?


Ne zaman bir orman yolunda yürürsem bir şeyler oluyordu.

Şimdi de Uzay bir eli ağaç yaprakları ile sarılı vaziyette Zemheri'nin yardımı ile yürüyordu.

Bu görüntü çok tanıdık geliyordu bana.
Bu gördüğüm manzaranın daha önce aynısını yaşamıştık ama tek bir fark vardı.

O zaman yaralı olan Zemheriydi.


Yine neler oluyordu? 

Yine bu kayıp ağacın son yaprağı ben mi seçilmiştim? 

Yaşamak için yemin ettiğim bu hayat şimdi bana ölmek için gün saydırıyordu ....

                           
                          

Bölüm sonu.

Yıldızı Unutmayalım Lütfen 🌠

Bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen buraya yazın 🦄 (tek boynuzlu atlar gerçektir)












.

Melodi ÇığlıklarıWhere stories live. Discover now