"Bugün hiç yaşanmamış gibi."

356 43 63
                                    

Jungkook'tan

Rüzgar saçlarımı birbirine karıştırıyor, hafif esinti yüzünden uyku bastırıyor ve yanımdaki tatlı koku, beni kendine çekiyordu.

Hayatımda olan biten bir sürü olay vardı ama şuan umrumda olan tek kişi, yanımda oturan, bacaklarını kendisine çekmiş, karışık saçların, kıpkırmızı olmuş burunun ve parlayan gözlerin sahibiydi.

Onun için endişeleniyordum, o üzülünce bende üzülüyordum, canı acıyınca benim de canım acıyordu, gülünce bende gülüyordum, yanımda olmayınca huzursuz hissediyordum.

Bütün bu duyguları kabul etmek istemiyordum, çünkü ben sorumluluk seven birisi değildim ama Jimin üzerinde o kadar büyük bir sorumluluğum vardı ki ister kabul edeyim ister etmemeyim bu böyleydi.

Aşktan her zaman nefret eden birisi olmuştum şu zamana kadar. Çünkü aşk; bağımlılık demekti, içinden çıkılmaz duygular, takıntı demekti. Ben ise bunların hepsinden nefret ediyordum.

Bu duygu sadece insanlara ait değildi maalesef, küçükken büyükbabamın söylediği bir söz geçmişti aklımdan. 'aşk, insanî bir duygu değildir, evrenseldir. Herhangi bir şeye âşık olabilirsin, sadece canlılara değil, güneşe, aya, gökyüzüne, veya bir renge.'

Ben ise bu sözün büyüklerin saçmalıklarından ibaret olduğunu düşünüp pek umursamazdım. Hatta bana doğduğumuz anda kiminle olduğumuzun yazıldığını söylerdi.

Şuan bunun ne demek olduğunu o kadar iyi anlıyordum ki, büyükbabam haklıydı. Bunu hissedebiliyordum, yanımda oturan bu çocuğun benim geleceğim olduğunu görebiliyordum, ama bu gelecek biraz karanlıktı.

"Sevdiklerin çok yorucu Jimin."

Dediklerimi kafasını sallayarak onaylamış ve bir süre öylece önümüzdeki muazzam manzarayı izlemiştik, daha doğrusu o deniz manzarasını, bende kendi manzaramı izlemiştim, yani onu.

"Çok güzel değil mi?"

"Evet, evet öyle."

Elini kumlara koymuş ve biraz kumlarla oynamıştı.

"Bunları görünce, belki de hayat yaşamaya değerdir diye düşünüyorum."

Gözlerimi ondan ayırmadan gülümsemiş ve kafa sallamıştım.

"Bende, öyle düşünüyorum."

Ne zaman bu hâle geldiğimi bilmiyordum, ona karşı her zaman bir çekim hissetmiştim ama 3 sene boyunca aramızda böyle şeyler olmamıştı. Hep bir aşağılama, laf sokma ya da tartışma ortamında birlikteydik.

O zamanlar hiç merak etmezdim hikayesini, şimdi ise aklımda binbir senaryo dönüyordu.

Kumlarla oynamayı bırakmış ve o da kafasını bana çevirmişti, meraklı bakışlarla yine kollarını bacaklarının iki tarafına sarmıştı.

"Bizim sitenin yakınlarında olman tesadüf müydü?"

Yalan uydurmakla gerçeği söylemek arasında bir kaç saniye gidip gelmiştim. İkisini de boşvermiştim.

"Yarasalar, bana ihtiyacın olduğunu söylediler."

Hafifçe gülümseyip gözlerini tekrar denize çevirip cevap vermişti.

"Benim sözümdü bu."

Omuz silkmiştim gülerek ve ayağa kalkmıştım,  ellerimi birbirine sürtmüş, avucuma yapışan kumları temizlemiştim.

"Hadi, geç oldu."

Ona elimi uzatmıştım, şaşkınlıkla bana bakmıştı ve elimi tutup kalkmıştı. Benim gibi ellerindeki kumları temizlemiş ve son kez denize bakmıştı.

Love or the lack thereof | Kookminजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें