"Küçük bir iş."

350 44 36
                                    

Jimin'den

"Tebrik ederim, Başkan."

Jeon Jungkook, tanıdığımdan günden beri en büyük rakibim. Sürekli daha iyisini yapıp, önünde olmak için uğraştığım o kişi.

Şimdiye kadar onun da beni böyle gördüğünü düşündüğüm ama bugün yaptığı hareketle beni gerçekten utandıran rakibim.

Bunu neden yaptığına anlam verememiştim ama o anki sessizlikte kendimi sorgulamıştım. Neden onu rakibim olarak gördüğümü, neden sürekli bir savaş içinde olduğumuzu düşünmüştüm.

Ben böyle bir şeyi asla yapmazdım çünkü, kendimi tanıyordum. İçimde büyük bir kin olurdu derslerimden geri kaldığım için ve bu kin sınıf başkanlığını her türlü geri almaya çalışmama neden olurdu.

Ama o bunu yapmamıştı, kendimi sorgulamama neden olmuştu. Hatta az önce bana sinirli olmasına rağmen. Belki de haksızlık ediyordum ona.

Bir kaç saniye süren sessizliği bozan kişi Müdür Halord'tu. Alkışlamaya başlamıştı ve bütün salon da ona katılmıştı.

Ben ise şaşkınlıkla bana rozeti takan Jungkook'a bakıyordum ağzım açık kalmış bir şekilde. O ise yine özgüveni yerinde bir gülüş atmış ve tekrar arkasını dönüp herkesin önünde eğilmişti.

Ben de kendime gelip eğilmiştim.

"Evet, odalarınıza dönebilirsiniz, herkese iyi akşamlar."

Herkes hızlı bir şekilde dağılmıştı. Felix ve Baekhyun'u aramıştı gözlerim ama onları da görememiştim. Salonda bir kaç kişi kalmıştık. Herkes bir anda ortadan kaybolmuştu sanki, Jungkook'a hiçbir şey diyemeden gitmişti.

Ben de sahneden inip dar koridora çıkmıştım, düşünceli ve yavaş bir şekilde yürürken bir anda birisi omzuma dokunmuştu, hızlı bir şekilde o kişinin kolunu tutmuştum ama daha bir şey yapamadan o beni duvara yapıştırmıştı.

Duvara doğru dönüktüm ve yüzünü göremiyordum, ama ağır parfüm kokusundan kimin olduğunu çözmüştüm.

"Şunu yapmayı ne zaman bırakacaksın?"

Gülmüştü hafif bir şekilde ve biraz kulağıma doğru eğilmişti. Fısıldayarak kulağıma üflemişti.

"Bana engel olabildiğin zaman."

Kafamı iki yana sallamıştım, yaptığı şey beni o kadar mayıştırmıştı ki, neredeyse uykum gelmişti. Kulağım en hassas olduğum organımdı.

Gözlerimi bir kaç kere kırpıştırmıştım, beni bırakmaya niyeti yokmuş gibi gözüküyordu.

"Bıraksana."

Sesim o kadar sessiz çıkmıştı ki kendim zor duymuştum. Çünkü üzerimde öyle bir etkisi vardı ki gerçekten mayışıyordum.

"Park Jimin, neden bana sormadan kitaplarıma dokundun?"

Derken beni hızlı bir hareketle kendine çevirmiş ve bu sefer sırtımı duvara yaslamıştı. Hâlâ çok yakındık ve neden bunu yaptığını bilmiyordum.

Ama hep o bana hesap soruyordu, bu sefer ben sormalıydım.

"Jeon Jungkook, neden başkanlığını geri istemedin?"

Gülmüştü ve nefesini yüzüme doğru üflemişti, kabul etmek istemesem de beni etkiliyordu. Bir kaç kere beni bırakması için çırpınmıştım.

"Öyle istedim çünkü."

Hâlâ yaptıklarına bir anlam veremiyordum, canı istediği gibi her şeyi yapabileceğini düşünen birisiydi o.

Love or the lack thereof | KookminWhere stories live. Discover now