"Asla asla deme."

358 42 67
                                    

"Dönüşmemiş bir vampir için yeterince uzun bir zaman."

Dedikleri beynimde tekrar ederken bunun gerçek mi yoksa benim hayal ürünüm mü olduğunu çözmeye çalışıyordum.

"Ne?"

"Sen kütüphanede bayıldığında, seni revire getiren bendim. Hemşire de seni ben getirdiğim için bana bilgi vermişti."

Kafamı iki yana sallamıştım hızla ve kadehi masaya koymuştum.

"Hayır, yanlış söylemiştir. Ben dönüştüm çünkü."

Jungkook göz devirmiş ve tekrar yanıma oturmuştu.

"Bazen şu boyundan büyük gururunu bir kenara bırakmalısın Park Jimin. İç şunu."

Bir süre zemine bakıp düşünmüştüm, beni revire getirdiği günü.

"Sen, biliyordun. Bayan Yoon'un dersinde-"

"Senin yüzünden oraya çıkmak zorunda kaldım, senin aptallığın yüzünden. Sana iyilik yaptığımı falan düşünme. Olası bir felakete engel olmalıydım."

Beni yine küçümsemesine sinirle göz devirmiştim ve masaya bıraktığım kadehi alıp bir kaç yudum almıştım.

"Kimse seni buna zorlamadı."

Gülmüş ve omuz silkmişti, çok da umrunda değilmiş gibi. Ardından kapı açılmıştı ve Taehyung kafasını içeri uzatmıştı.

"Artık gitmemiz gerekiyor Jimin, yurda girecekler."

Kafa sallamıştım, tam kalkacağım sırada bileğimi tutan eli görünce şaşkın bakışlarımı Jungkook'a çıkarmıştım.

Onun simsiyah gözlerini gördüğümde dejavu  yaşamıştım ve bedenim korkuyla titremişti.

"Jungkook.."

Jungkook hızlı bir şekilde üstüme çıkmıştı ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Öylece kalakalmıştım, Taehyung gelmeseydi belki de daha kötü olacaktım.

O kadar savunma öğrenmiştim, ama o siyah gözleri gördüğüm anda kaskatı kesiliyordum.

Taehyung gelip beni Jungkook'tan ayırmıştı. Ardından Jungkook'u kendine getirmek için onu sarsmıştı.

Jungkook kendine geldikten sonra sanki az önce ne yaptığını hatırlamıyor gibi yüzümüze bomboş bakmıştı.

Ben kendimi sakinleştirmeye çalışırken, Taehyung yanıma gelmişti.

"Jimin, iyi misin?"

Nefeslerim düzene girmeye başlayınca kafa sallamıştım yavaşça. Jungkook kafasını iki tarafa sallamıştı kendine gelebilmek için.

Bir süre bana bakmıştı, bir şey söylecek gibi duruyordu. Ama gidip yatağına geri oturmuştu.

"Buraya gelmeyin, zaten yeterince tehlikeli."

Onun düzeldiğini görünce kendimi sorgulamıştım. Jungkook'un olmadığını düşünüyordum ama gözlerimin önünde resmen bunu yaşamıştım tekrar.

O ise beni izliyordu.

"Sana fikrini soran olmadı Jeon."

Sinir ve korkuyla karışık bir sesle ona cevap vermiştim. Taehyung da kafa sallamıştı. Jungkook ise göz devirmişti.

"Sen gerçekten aptal mısın, yoksa rol mü yapıyorsun? Hâlâ benim olmadığıma nasıl inanabiliyorsun?"

Söyledikleri karşısında öylece durmuş ve hiçbir cevap vermemiştim. Bir süre cevap vermemi beklemiş ve ardından iç çekmişti.

Love or the lack thereof | KookminWhere stories live. Discover now