Otuz yedinci bölüm: Nişan alışverişi (part 2)

3 1 0
                                    

- Hadi gidelim karıcığım..
Daha cevap vermemi beklemeden mağazaya doğru yürümeye başlamıştı bile. Ben hâlâ az önce yanağıma kondurduğu busenin etkisindeydim. Elim onun elinde olduğundan o ilerleyince bende hareket etmiştim. En başta ne olduğunu anlamakta zorlansam da toparladım kendimi. Beraber mağazadan içeriye girdik. Normalde insanların yanında elele tutuşmayı sevmiyordum. Utanıyordum. Ama bu sefer bırakmamıştım elini. Nede olsa içerde bissürü kız vardı. Yüzük küçük kalıyordu çoğusunun gözüne, göremiyorlardı. Kocamın evli olduğunu anlatmanın başka bir çaresi yoktu ne yapalım..
- Hoşgeldiniz Hafsa hanım
- Hoşbulduk
- Sizi şu tarafa alalım. Nişanlığınızı son kez denesek iyi olacak. Bi sorun çıksın istemeyiz.
- Peki öyleyse.
Beraber mağazanın iç kısmına doğru ilerledik. Muhafazakar insanlara uygun yapılmıştı mağaza. İç bölümü dışarıdan gözükmüyordu. Deneme bölümünde kamerada olmadığından oldukça rahat etmiştim. Elbisem gelince deneme kabinine geçtim. Sina da kabinlerin dış kısmındaki koltuklardan birinde oturuyordu. Nişanlığı alırken yanımızda yoktu. Bu şekilde göreceğini hiç tahmin etmiyordum. Bu yüzden de biraz heyecanlanmıştım doğrusu. Gri ile mavi arasında tam olarak rengini çözemediğim elbiseme baktım .Gelinlik gibi abartılı bir nişanlık almamıştım. Hatta tüllü bile değildi nişanlığım. Normal elbiseden biraz daha ağır, nişanlıktan hallice bir abiyeydi. Rengi hafif parlak olduğundan nişanlık olarak abes durmuyordu. Gelinlik zaten bir kere giyiliyordu. Sonrasında tekrar giyme olasılığı hiç yoktu. En azından nişanlığımı başka yerlerde giyebilmeliydim. Abartı olması gerekmiyordu. Şık ve ağar duruyordu bence. Biraz uğraşın sonunda başımı bozmadan giymeyi başarmıştım nişanlığımı. İlk giydiğim de bol olduğundan endişeliydim biraz. Ama şimdi o endişelerim gitmişti. Biraz daraltılıp boyundan alındıktan sonra tam bedenime göre olmuştu elbise. Belindeki lastik gibi duran kumaş artık tam kaplıyordu beni. Belden aşağısıda çan geliyordu elbisenin. Tekrar aynaya baktım. Herşey mükemmel gözüküyordu. Derin bir nefes alıp çıktım kabinden. Mağaza çalışanları kabinin kapısında çıkmamı bekliyordu. Hemen enini boyunu kontrol ettiler. İşlerinde çok titizlerdi gerçekten.
- Herşey iyi görünüyor. Nasıl hissediyorsunuz? Sıkıyor mu?
- Yok hayır tam oturdu. Gayet rahat. Teşekkür ederim.
- Bende görebilir miyim?
Sina nın sesiydi bu. Onunla aramızda kadınlar olduğundan üzerimi göremiyordu. Gitmelerini bekleyemedinmi kocacım. Bir burdakilere rezil olduğumuz kalmıştı. Tam oldu !
- Ödeme yapılmıştı zaten. Elbiseyi çıkardığınız zaman bir arkadaşımız size yardımcı olur. Paketleyip verirler. İyi günlerde kullanın.
- Teşekkür ederiz.
Kadının bu işlerde profesyonel olduğu belliydi. Hiç gülmemiş veya ima yapmamıştı. E tabi burası gelinlikçiydi. Her gün bu olayı farklı şekillerde kim bilir kaç kere yaşıyorlardı. Alışık olmaları doğaldı. Sina ya baktım kadınlar gittimi diye arkalarından bakıyordu. Gittiklerinden emin olunca yaklaştı bana doğru. Ellerimi aldı ellerine. İkisinide öptü. Tek tek eleyeceğini biliyordum. Artık klasik Sina sevmesiydi bu. Bir aşamayı dahi atlamıyordu. Devamını bildiğim film gibi izliyordum yaptıklarını. Tahmin ettiğim gibi iki elimden sağ olanı seçti,sağ elimden serçe parmağımı. Evet kınalı serçe parmağımı. Ve onuda öptü. Bunu yapmasının sebebini çok iyi biliyordum aslında. Bizim aşkımızın sembolüydü kınalı parmağım. O yüzden bu kadar değer veriyordu , özen gösteriyordu ona. Ellerimden sonra sıra alnıma gelmişti. Birbiriyle alakası olmasada ellerimden sonra alnımıda öpüyordu deli kocam. Yüzümü aldı avuçlarına. Yaklaştırdı yavaşça kafasını, alnıma doğru götürdü dudaklarını. Ve bir öpücük kondurdu alnıma. Dudaklarını alnımıdan çekmiş olmasına rağmen geri çekilmemişti. Bunu hiç yapmamıştı daha önce. Ne yapacağını kestiremiyordum. Aşağıya doğru indirdi kafasını . Kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı gene. Kapattım gözlerimi. Şu an yapabileceğim en iyi şey oydu. Dudaklarını burnumda hissedince rahatladım. Allah'ım, burnumu öpmüştü. Nereden de aklına geliyordu böyle şeyler. Geri çekildiğini hissedince açtım gözlerimi. Fısıltıya yakın bir sesle konuştu.
- Çok güzelsin gerçekten..
Normal davranmaya karar verdim. Zaten eskisi kadarda kasılmıyordum, alışmıştım artık. Kendimi toparlayıp neşemi takındım.
- O senin güzel bakışın kocacığım.
- Yani tabi oda varda. Sevilen insan güzelleşirmiş. Bu kadar güzel olman normal yani.
- Sen sevdiğin için güzelim yani ?
- E öylede denilebilir.
- Ben zaten senin güzelinim kocacığım.
- Allah'ım bu günleride görecek miydik. Hafsa hanım yürümüyor koşuyor.
- İstediğin bu değil mi?
- Şaşırıyorum,mutlu oluyorum. Kurban olurum sana yer fıstığım.
- Ben çıkarayım üstümü. Bekliyorlar bizi mağlum. Epey de bir zaman oldu.
- Tamam hadi izin verdim. Git değiştir üstünü.
- Sina!
- Efendim birtanem
- Seni seviyorum..
- Bende seni seviyorum. Ama bak böyle olmuyor. Giderken birşey diyorsun sonra benim bırakasım gelmiyor.
- Tamam tamam ben kaçtım.

Kınalı Parmak Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ