Otuz altıncı bölüm: İntikam

4 1 0
                                    

Saat üç olmuştu. Sabah sekizde çıktığımız halde hâlâ bitmemişti işleri. Zaten sevmezdim gezmeyi, alışveriş yapmayı. Şu kız yüzünden bütün İzmit i fethetmiştim. Satıcılarla ahbap olacaktık yakında. Özellikle son yedi aydır o kadar çok gelmiştik ki sayısını hatırlamıyordum bile. Bana göre değildi bu işler. İnternetten sipariş vermek yerine saatlerdir geziyorduk. Ayaklarıma kara sular inmişti artık. Kollarım yorulmuştu poşet taşımaktan. Başka zaman olsa asla katlanmazdım bu kadar eziyete. Birşey de diyemiyordum ki. Neticede nişan alışverişiydi bu. Adetti falan filan.. Olayları merak etmesem asla gelmezdim buraya. Az çok tahmin ediyordum başıma gelecekleri de merakım uğruna katlanmayı tercih ettim. Çünkü ben görmesem birşey yaşadıysa bile gelip ifşalamazdı Hafsa, biliyordum. O yüzden kendi gözlerimle görmem gerekiyordu. Yorgunluk falan filan bahane edip iki gün önceki olaylarıda anlatmamıştı daha. Ama hepsini anlatacaktı ,anlattıracaktım ona. O gördüklerim..anlattırmadan duramazdım.
Arkamda bi hareketlilik hissedince atağa geçmeye karar verdim. Demek girdikleri mağazadan çıkabilmişlerdi sonunda. Beni bekletmesinin , yormasının, istediklerimi anlatmamasının cezasını ödemeliydi. Ee onun poşetlerini hep ben taşıyacak değildim ya . Birazda o taşısın bakalım. Bu intikamımın giriş bölümü olsun.
- Al birazda sen taşı poşetlerini. Yeminle kollarım koptu Hafsa !
dedim poşetleri arkama doğru uzatıp. Yüzümdeki saklamaya çalıştığım sırıtışımı görürse almazdı poşetleri. Amacımı anlardı o zaman. Benim istediğim bana acıyıp üzülmesiydi. O yüzden de sesimi garipler gibi çıkarmıştım.
- İstiyorsanız yardım edebilirim.
Duyduğum sesle bir arkama döndüm. Sesin sahibi Hafsa değildi.
- Ben özür dilerim. Sizi başkası sandım kusura bakmayın..
- Önemli değil. Zaten ben yengenin eşyalarını arabaya koymak için gelmiştim. Sizin elinizdekileride koyayım isterseniz.
- Yengemi ? Bi yanlışlık oldu sanırım.
- Yok hayır, yanlışlık yok. Ben Sina nın arkadaşıyım. Kendimi tanıtmadım, şüphelenmekte haklısınız. Adım Yekta..
- Yamaç ?
- Evet de..
- Olimpiyat şampiyonu. Simanız tanıdık gelmişti şimdi oturdu .
- Şampiyon demeyelim de..Neyse poşetleri alabilirmiyim ?
- A tabiki buyrun.
Hâlâ yaşadığım olayın şokundaydım. Poşetleri alıp götürdü. Nasıl olabilirdi bu. İntikam alayım derken hiç aklıma gelmeyecek bir olaya sebep olmuştum. Demek olimpiyatların 2. şampiyonu Yekta Yamaç bizim eniştenin arkadaşıydı. Sina'nın olimpiyatlarla ilgili birşeyleri olduğunu biliyordum. Ama hiç aklıma gelmemişti tanış olabilecekleri. En başta tanıdık gelmişti yüzü ama çıkaramamıştım. İnternetlerde videoları, fotoğrafları dönen milli sporcumuzu karşımda göreceğim nereden aklıma gelebilirdi ki?

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin