Yirmi üçüncü bölüm: Terazi ( part 1)

4 1 0
                                    

Koşmaktan bitap düşmüştü hepsi. Artık ayaklarının ağrılarını bile unutmuşlardı. Saçları başları dağılmış , tişörtleri sırılsıklam olmuştu terden. Ne kadar kışta olsa yorgunluk onları terletmişti. Alnında boncuk boncuk ter olmayan tek bir kişi bile gözükmüyordu. Hepsinin aklından aynı şey geçiyordu. Bu antiraman ne zaman bitecek ? Bir saate yakın zamandır koşuyorlardı. Hepsi komutanlarının ağzından çıkacak o kelimeyi bekliyordu. Bir iki tur daha koştuktan sonra komutanlarının dudakları kıpırdandı nihayet.
- Dur !
Sonunda beklenen olmuştu işte. Herkes yorgunluğunu unutmuşa benziyordu. Adeta yenilenmiş gibi mutlu olmuşlardı.
- Dikkat!
- Hazır ol !
- Rahat ! Serbestsiniz. Bu günkü antiramanımız sona erdi. İyi akşamlar beyler.
- Sağol !
Sıcak bir duşun ardından namazını kılıp yatağa uzanmıştı Sina. Yatağa yatınca bütün yorgunluğunu daha net hissetmişti sanki. Her yeri ağrıyordu. Ne kadar bu hayata alıştığını sansada ,tam anlamıyla alışamamıştı demekki. Zaten bitmesine iki gün kalmıştı. Çokta alışmak için çabalamaya gerek yoktu. Emirleri yerine getirmek , yapılması gereken görevleri yapmaktan başka bir zorlukları yoktu zaten. İyi - kötü geçen on sekiz gün geride kalmıştı işte. Eşine, sevdiğine,yer fıstığına,kutup yıldızına kavuşmasına son iki gün kalmıştı. Sabretmekten ve dua etmekten başka dermanı yoktu bu derdinin. Zamanın daha hızlı geçmesini umarak kapadı gözlerini..

Kınalı Parmak Where stories live. Discover now