Yirmi altıncı bölüm: Mümkün mü? (part 3)

3 1 0
                                    

Bugün onu bu evden mutlu yollayacağım diye kendime söz vermiştim. İşte o uğurlama vakti gelmişti. Ailemle görüştükten sonra kapıya kadar geçirdim onu. Montunu aldım elime. Oda giydi. Evet galiba onu mutlu etmeyi başarmıştım. Ama sadece mutlu olmamalıydı. Bu mutluluğunu unutmaması gerekiyordu. Aklına geldikçe benim gibi salakça sırıtması lazımdı. Bunun için birşeyler daha yapmalıydım. İçerden bizi izleyecek biride olmadığına göre istediğimi yapabilirdim. Halamın cadı kızı evine gittiğine göre özgürdük artık. Genede bugün Sina mın yaptığı gibi etrafı konturol ettim. Benim aksime bu onu farketti. Acaba ne yapacak diye bana bakıyordu meraklı gözlerle. Kimsenin olmadığına kanaat getirince
- Egilir misin ?
dedim kısık sesle.Oda eğildi . Yapacağım şeyden vazgeçmeden hemen yapmalıydım. Yüz hizama gelen yüzüne baktım. Sonra o kocaman kahve göz bebeklerine. Ve hızlıca öptüm yanağından. Geri çekildiğimde gözleri fal taşı gibi açılmış bana bakıyordu. Sonra kendine gelip doğruldu yeniden. Kapıyı açtı ve dışarı attı adımını. Sersemdi hâlâ..
- Allah'a emanet ol
- Sende..
- Yolda o iri gözlerine dikkat et , başkalarına bakmasın!
Şoktan şoka giriyordu resmen. Şimdi anlamıştım neden sürekli beni uytandırdığını . Çok eğlenceliymiş meğer.. Ben hâlâ onun tipine gülerken eliyle yanağını işaret etti son dediğim cümleye yanıt verirken.
- Artık mümkün mü?
- Hadi görüşürüz.
- Görüşürüz..
Arkasını dönüp arabasına doğru ilerledi. Sersemliği hâlâ üstündeydi. Etkisi geçtiği gibi arayacağından adım gibi emindim. Ve tabiki aramakla kalmayıp bu yaptığım şeyleri itiraf ettirmeye uğraşacaktı. Onada razıydım. İçim rahattı, sözümü tutmuştum. Sanırım artık ömrü boyunca unutamazdı bu olanları. Amacıma ulaşmıştım. Onu mutlu görmek benide mutlu ediyordu.

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin