Öfke ve Yalanlar-17

432 22 29
                                    

Selam herkese

Bu bölümü yazmak sandığından uzun sürdü çünkü bilgisayarımda bazı sıkıntılar baş göstermeye başladı bsbsh.

Ama halledeceğim umarım onu da.

Bir de diğer kitapla bildirimler karışmasın diye onun adının yanına 'KH' koydum. Oradan anlayabilirsiniz.

Hoşunuza giden satırlara 🌷koymayı veya saece "L" yazmayı unutmayın lütfen.

Yorum yapıp oy vermeyi de unutmayın.

Bu bölümü fazla kişinin okuyacağını sanmıyorum ve sıralamada yükseldi kitap. Bugün geri düşmemesi için sizden yardım rica ediyorum.

İyi okumalar...

...

"Sen kimsin" diye sordu Aren Özgür'e. Ben de şaşkınlıkla ona diktim gözlerimi. Onu görmeyi beklediğim en son yerdeydi. Arenin evinde...

Beni nasıl bulduğunu ve neden bulduğunu sorguladım bir şey söylemeden önce. Burada olduğumu nasıl öğrendiği de bir gizem olsa da neden geldiği daha merak uyandırıcıydı benim için.

"Özgür burada ne işin var?" dedim sandalyeden kalkarken. Neden burada olduğunu da sormak istesem de Aren buradayken bunu yapmama kararı aldım çünkü ne cevap vereceği meçhuldü. Beni utandıracak bir şey söyleyebilirdi. 

"Dağıtmışsın iyice kendini. Dora'nın yayınından görüp geldim. Toparlan gidiyoruz." Aklımdaki soru işaretleri biraz olsun kaybolmuştu bu sözler sayesinde. Yine de tam olarak bir açıklama yaptığı söylenemezdi.

Dora'nın yayınındaki halimi görüp gelme kararı almıştı. Bu kararı kim olarak almıştı ki? Gidelim diyerek emir vermişti. Buradan gitmek istediğim ise bir gerçekti fakat yanında olmak isteyeceğim kişi Özgür değildi.

"Beril bunu tanıyor musun?" diye sordu Aren Özgür'ü işaret ederek. Özgür ise baştan aşağı onu süzdü. Yüzüne küçümseyici bir ifade taktı. Bu tavrı sinirimi bozdu.

Onu tanıdığımı söylemek zorunda olduğumu bilsem de bunu dile getirmek benim için zor oldu. Özgür'ün beni düşürdüğü durumdan dolayı çok utanmıştım. Keşke onu tanımıyor olsaydım.

"Evet..." diye geveledim lafı. Kendimi onları cam bir duvarın ardından izliyor gibi hissediyordum. Sanki her şeyi geç anlıyor ve yavaş tepki veriyordum. Bunun yanında başım daha da dönmeye başlamıştı.

"Adımı söyledi ya salak mısın?" diye Kükredi Özgür. Kolunu çekiştirip onu durdurmak istedim. En azından bunu yaparak tavrına bir son vermesi için sessiz bir işaret vermiş olacaktım yine de bunu yapmak bir işe yaramadı. Beni dinlemedi.

"Düzgün konuş. Benim evimde bana atar gider yapamazsın." Aren her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da sinirlenmişti. Bunu görebiliyordum. Sinirlendiğinde daha da yakışıklı olduğunu fark ettim. Bu durumda bunu düşünmek ise tam anlamıyla salaklıktı.

"İyi. Biz de evinden çıkarız." Omzumdan tutup beni kendine çekti ve tepki vermeme fırsat vermeden kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı. Sanki cansız bir varlıkmışım gibi çekerek oradan uzaklaştırırken insanlar da bize dik dik bakmaya başlamıştı. Bunu durdurmaya çalışan tek kişi ise Aren'di. 

Belki gücüm ve şuurum yerinde olsaydı ona karşı koyabilirdim fakat şu an ikisine de sahip değildim. Elimi kurtarmak için kendimi geriye çekmeye çalışsam da uyguladığım kuvvet yeterli değildi.

Beni dış kapıdan çıkarıp bahçenin önüne getirmesine engel olamamıştım. Bu güçsüzlük ise kendimi değersiz hissettirdi. Böyle hissetmemem gerektiğini bilsem de bu duyguya engel olamamıştım. Beni böyle hissettirdiği için Özgür'e daha büyük bir nefret duydum.

ATEŞ LALESİ +18Donde viven las historias. Descúbrelo ahora