Güven-07

580 33 25
                                    

Selam

Bölümü erken yayınladım çünkü bir karar aldım.

Sürekli sınır koyarak mı yoksa düzenli günlerde mi bölüm atsam diye düşünüyordum.

Sınır koyarak devam etme kararı aldım ve bunu bu noktadan sonra değiştirmeyi düşünmüyorum.

en azından temmuzun 3. haftasına kadar.

Sınır 30 okunma 5 oy ve 20 yorum.

Skskks

Ama artık bölüm uzunlukları 3000 kelime fln olacak çünkü böyle giderse kitabın 150 bölüm fln olması lzm finale kdr.

Neyyse iyi okumalar

.
.
.
.
.
.

Aren'e güvenbilecegimi düşünüyordum. Sonuçta beni kurtarmıştı. Tekliflerini reddettiğimde ise beni zorlamamış alternatif çözümler üretmişti. Tüm bunların yanında hergangi bir nedene baglayamadığım bir içgüdüye de sahiptim. Bu sayede ona güvendiğimi ve güvenebileceğimi hissettim.

"Ayakkabıların nerede? Düştüğünde de mi kayboldular?" diye sorduğunda ana yola çıkmıştık. Yanımızdan arabalar gelip geçiyorlardı fakat sayıları biz ilerledikçe azalıyordu. Araba bu kadar sıcak olmasa muhtemelen bu kıyafetlerle daha fazla dayanamazdım. 

"Göl kenarında kaldılar. Önceden çıkarmıştım. Buza çıkmadan önce yani." dediğimde bana şüpheci gözlerle baktı. Hala kendimi öldürmeye çalıştığımı düşünüyordu. Bunu düşünmesi son derece can sıkıcıydı. Asla böyle bir şey aklımdan geçmemişti. "Kötü bir niyetim yoktu." dedim karşılık olarak. İkna olmuş görünmedi. Çaresizce bana inanmasını istiyordum. "Ben buz pateni yapıyorum. Hatta bunu gerçekten çok seviyorum. Buzun üzerinde kaymak beni iyi hissettiriyor. O an da gölü öyle görünce dayanamadım. İyi hissetmek istedim." dedim.

Bu söylediklerim tamamen doğruydu. Benim aklımdan geçenler sadece bunlardı o anda. Yine de duruma onun açısından da bakmaya çalıştım. Bende aynı şeyi düşünür müydüm? Ruh halimin tanıştığımız andan itibaren inişli çıkışlı olduğunu anlamış olmalıydı. Bunun yanında ona beni göl kenarındaki restorana götürmemesi için yalvarmıştım. Tüm bunlar göz önüne alındığında benim intihar etmeye çalıştığımı düşünmesi çok da mantıksız değildi.  

"Tamam." dedi biraz düşündükten sonra. Beklediğim yanıt ise bu değildi. Bana inandığını görmek istiyordum. Ben canına kıyacak biri değildim ve beni yanlış tanımamalıydı. Gözlerine beklentiyle baktım.

 "Sana inanıyorum." dediğinde derin bir nefes verdim. Bunu söylerkenki tavırları gerçekten böyle düşündüğünü gösteriyordu. Rahatladım.  "Özür dilerim." dedi birden. Bu beklenmedik söze karşın kendimi şaşırmaktan alamadım.

Onu incelediğimde ise bana bakmadığını gördüm. Arabayı kullandığından her ne kadar  tüm odağını yola vermesi gerekse de bana kısa bakışlar atmayı bırakmamıştı. Şu an ise en son göz göze gelişimizin üzerinden zaman geçmişti. 

"Neden özür diledin?" diye sordum. Sormadan önce sadece onu izlemiştim. Sorumun etkisiyle ise kısa bir ana bana döndü. Bu sayede yine gözlerini görmüş oldum. Onunla beklenmedik bir şekilde göz göze gelmek beni garip hissettiriyordu.

Onun için olan cümlelerime başladığımda bitirememekten korkuyordum çünkü konuştuğumda göz göze geliyorduk ve ben susup sadece onun gözlerine bakmak istiyordum. Onu gören herkesin aynı şeyi hissedip hissedemediğini merak ettim.

"Seni yargıladığımı düşündürdüğüm için. Bazen nefret ettiğim insanlara dönüşüyorum." Sadece anladığımı belirtmek için kafamı salladım. Aslında son cümlesiyle aklımda onun hakkında sorular oluşmuştu. Yine de bu konuda konuşmamam ve soru sormamam gerektiğini sezmiştim. Bu yüzden her ne kadar tam olarak neyi kast ettiğini merak etsem de bunu dile getirmedim.

ATEŞ LALESİ +18Where stories live. Discover now