İkilem-11

504 28 32
                                    

Hepinize Merhaba

Hadi iyi okumalar hepinize

.
.
.
.
.

Kendimi yeterince ısınmış hissettiğimde yataktan çıktım. Arzu ise telefonu ile oyalanıyordu. Odada yanan sobanın etkisi geçmiş gibiydi. Odadaki sıcaklık hafiften düşmeye başlamıştı. Bu yüzden yanındaki odunlardan iki tanesini alıp içine attım. Ateşin harlanması için bunların yeterli olacağını düşünmüştüm. 

Odadan ayrılıp ayrılmamak arasında ise ikilemdeydim. Henüz diğerlerini görmemiştim ama evde olduklarını biliyordum. Hala karşılaşmamış olmamız garip gelmişti. Yine de Ege'nin uyuyor olduğundan haberdardım. Bütün gün araba kullandığından yorulmuş olması doğaldı. Yağmur ile Özgür'ün durumundan ise haberdar değildim.

 Onlara da bir açıklama borçlu olduğumu bilsem de bunu erteledim. Tekrar aynı şeylerden bahsetmek istemiyordum. Ayrıca beni yargılayacaklarından emindim. En azından Özgür bunu kesin yapardı. Bundan uzak kalmak için odada kalmaya karar verdim ve Arzu'nun yanına oturdum.

"Telefonum nerede?" diye sorduğumda ses etmeden yandaki küçük masaya uzandı. Mor renginden daha önce fark etmem gerekirdi. Ayrıca görebileceğim bir yerde duruyordu. Dikkatimin oldukça dağınık olması sinir bozucuydu. Oyalanmadan elinden aldım ve ekranı açtım.

Parmak izimi okutunca telefonumun ekranı açıldı. Arayan olmuş mu diye kontrol ettim fakat son çağrı bilinmeyen bir numaradandı fakat ben onu tanıyordum. Aren'in numarasıydı bu. Ondan önce ise bir kez Özgür aramıştı. Sanırım telefonun bende olmadığını anladıklarında denemeyi bırakmıştı.

Gözlerim ise tekrardan Aren'in numarasına gitti. Defalarca kez okudum. Yeniden ve yeniden. Sanki ezberlemek ister gibiydim fakat istediğim şey bu değildi. Aslına bakılırsa ezberlemekten korkuyordum hatta.  Hafızamdan silmek telefondan silmek kadar kolay bir şey değildi. Eğer numarasını ezberlersem aramızda her zaman bir bağ olurdu.

 Onunla aramda bir bağ olmasından korktuğumu anladım. Nedeni ise açıktı. Ben ölüyordum ve bağım olan herkesi ardımda bırakacaktım. Bu yüzden kimseyle bağ kurmamam daha mantıklıydı. Bu bağın kimliği ise önemsizdi.

Her şeye rağmen bir tuşa basınca onun sesini duyabilecek olmam gerçeği ise kalbimi hızlandırıyordu. Parmaklarım hem numarayı silme tuşuna gidiyordu hem de arama tuşuna. Bir yandan da ikisini de yapmaktan korkuyordum. İkisi de beni aynı derecede geriyordu. En sonunda yanlışlıkla ararım veya silerim diye telefonu kapadım.

"Diğerleri nerede?" diye sordum. Bunu sormakta geç kaldığımın farkındaydım. Hatta bunu pek umursamadığımı da itiraf etmeliydim fakat odadaki sessizlik beni huzursuz etmişti. Konuşacak bir şeye ihtiyacım olduğundan bunu sormuştum fakat Arzu daha ağzını açamadan Yağmur içeriye girdi.

"Daha iyi misin Beril?" dedi ardından kapıyı kapattıktan sonra. Hala çok hüzünlü görünüyordu. Benim için olduğunu düşünebilirdim ama biliyordum ki sebep ben değildim. Konunun kendisiyle ilgili olduğunu görebiliyordum. Ben gruptan ayrılmadan önce de onun hali böyleydi.

"İyiyim. Küçük bir kaza oldu sadece." Dediğimde o da sobanın yakınına oturdu. Gerisini dinlemek için hazırdı fakat ben de anlatmaktan sıkılmıştım. "Göle düştüm sonra da biri beni kurtardı. Buraya kadar da getirdi." Aren'den bahsetmemeye karar verdim. Açıklamam ise gayet yeterliydi. Ayrıntı vermem gerekli değildi.

"Geçmiş olsun." Biraz düşündükten sonra devam etti. "Neden yanımıza gelmedin direkt?" O bunu sorduğunda Arzu da telefondan başını kaldırıp bana döndü. Bu soruyu sormayı unutmuştu. Şu an ise ikisi birden bir açıklama bekliyordu. Bu ise oldukça olağandı.

ATEŞ LALESİ +18Where stories live. Discover now