Her canlı, doğduğu andan itibaren ona biçilmiş kader ile yaşamaya başlar. Ne olacağını bilemez ama yaptığı her seçim, belki de değiştirdiğini sandığı anları oluşturur.
Soğuk bir kış gününde, bana verdikleri ismin anlamını taşıdığımı bundan yıllar önce gözüme çarparak öğretmişlerdi. İnsanın içini cız eden duygu soyadıma yansımış ve beni derinden etkilemeyi başarmıştı. Hayatım boyunca bunun bu şekilde devam edeceğini sanırken birden keskinlik sona ermişti.
Ben, Eflâl Hancıoğlu olmuştum.
Bana herhangi bir anda 'Evleneceksin.' deselerdi pek fazla umursamazdım ama yaklaşık yarım saat önce parmağıma alelacele takılmış bir yüzük taşıyordum. Sonumu nasıl değiştireceğinin farkındaydım ama buna değeceğini hissedebiliyordum. Tüm engellere rağmen Özgür ile bu yolu yürüyecektim.
"Her bir düşüncenin elbet bir bedeli vardır." dedi, ruhumdaki kız çocuğu. Bakışlarımı üzerinde gezdirirken önce ellerini ellerimin arasına aldım. Çizilmiş avuç içlerinin her bir noktasına dudaklarımı sürttüm. Avuçlarını tenimden ayırdığında harelerim kanayan dizlerine çevrildi. Yere çömelip bu seferde dudaklarımı dizlerine bastırdım.
"Kabuk bağlamış her yaranın, geçmeyen bir izi vardır." dedi, acımasızca. Haklıydı.
Bencilce davranışlarımın bedelini ödemeye mecburmuş gibi hissediyordum. Dudaklarımın arasından çıkan her bir harfin ağırlığı altında ezilmeye mahkum kalmış bir çocuğun büyük serzenişi, ruhumun darmadağın olmasına neden oluyordu.
"Benim sonum olacaksın."
Küçük kızın dudaklarından çıkan son cümle buydu.
Koyduğum son noktada görüşmek dileğiyle...
dokuz haziran iki bin yirmi üç
Sultan Çakır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDROMEDA
Action[WattpadRomance TR Okuma Listesinde] Zihnimde akmakta olan bir kum saatinin sesini duyuyordum. İnce, dar kısımdan geçen tanecikler üzerime doğru akıyordu. Bedenime yapışmış kum tanelerinin ağırlığı, ruhumdaki ağırlığa eşitti. Sanki geçmiş, üzerime ç...