11. BÖLÜM: "KRİZ"

232 335 124
                                    

1 Mayıs 2021

Only The Winds, Olafur Arnalds

Lullabye, Billy Joel

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, keyifli okumalar. 💃

 💃

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎲

Eflal Keskin, Ağzından

Tik.

Tak.

Arkamda, bir nabız misali atan saatin sesi kulağımda çınlıyordu. Gözlerim pencereden görünen şehrin manzarasına takılı kalmışken ellerimdeki kan kokusu midemin bulanmasına neden oluyordu. Çıplak ve kirli olan ayaklarım mermerin soğukluğuyla bedenimin dirayetli durmasını sağlıyordu. Odamın kapısı gıcırdayarak yavaşça açıldığında omzumun üzerinden arkama baktım. Karanlık odamın içine ufak bir ışık süzmesi girdiğinde pencereden bir adım geriye çekilerek yüzümü içeriye giren kişiye çevirdim.

"Kapıyı kapat."

Odanın içerisini biraz olsun aydınlatan ışık tamamen yok olduğunda geri adımlar atarak sırtımın soğuk duvara değmesini sağladım. Odanın içeri artık zifiri karanlıktı ve sadece çalışan bir saat ve adım sesleri duyuluyordu. Adım sesleri kesildiğinde bakışlarımı odanın karanlığında gezdirdim. Siluet gördüğümü sandığım kişi üzerinde bakışlarımı durdurdum.

"Suçu ben üstleneceğim."

Kulaklarıma dolan mırıltılarla bakışlarımı ellerime indirdim. Ellerime sinmiş olan koku sanki ellerimin üzerinde bir katman bırakmıştı. Ellerimi iki yanıma bıraktığımda bakışlarımı, biraz önce baktığım yere çevirdim. Zihnimde birikmiş olan cümleleri söylemek istedim ama nasıl konuşacağımı bile unutmuştum.

"Korkma, hapse girmeyeceksin. Ben bir çaresini bulacağım."

O an dudaklarım aralanmış ve şuh bir kahkaha dökülmüştü. Bu, ruhumun içindeki acının iziydi. Sırtım yavaşça duvarda kayarken kanlı ellerim dizlerimin üzerine kapandı. Kalçalarımın mermere değdiğini hissettiğimde derin bir nefes alıp bakışlarımı karanlığın içindeki siluete diktim.

"Peki, ondan sonra ne olacak anne?"

Odanın içerisi kırmızı renge bulandığında aslında o odada olmadığımı fark ettim. Gerçekteydim bunu, kalbin atmadığını işittiğim sesle anlamıştım. Bakışlarım masanın üzerindeki ele kaydı. Kan bulanmış ellerim yoktu ama kırmızı geçmişe dayalı bir elim vardı.

"Seni bu sefer geberteceğim!"

Kulaklarıma dolan ses kendime gelmeme neden olurken bakışlarımı Özgür'e çevirip ona seslendim.

"Özgür, hayır!"

Sinirden koyulaşmış kehribar gözleri bana çevrildiğinde elimi masadan çekip dik durmaya çalıştım. Çenemi dikleştirdiğimde kasılan yüzünü gevşetip arkasını döndü. Sakince kalktığım masaya geri oturduğumda ellerimi çenemin altında bağladım. Zihnim çok sakindi fakat böyle olmaması gerekirdi. Sessizlik, beni kendine çoktan tutsak etmişti.

ANDROMEDAWhere stories live. Discover now