OUROBOROS

164 313 35
                                    

20 Ağustos 2021

Days, Escape the Day

Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, keyifli okumalar. 💃

 💃

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎲

Geleceğe yapılan en büyük ihanet, geçmişin hatalarından ders almamasıydı. Açtığı yaraların izlerini geleceğe işlemesi affedilmez bir kusurdu. Belki de şeytanın bile aklına gelmemiş bu olay göz yaşartıcıydı.

Geçmişi kurcalarsan geleceği kirletirsin Hera.

Alpay'ın sözleri zihnimde yankılanmaya başladığında önümde uzanan yola baktım. Geçmişim temiz değildi, bunun bilincindeydim. Geleceğe açılan defterin önceki sayfalardan dolayı kirli olduğunun da farkındaydım.

Sadece aptallar ve korkaklar geçmişten korktuğu için onu kurcalamaz.

Zihnimi ikiye bölen bu ses ile öne doğru yürümeye başladım. Sanki kapalı bir kutunun içindeydim. Yürüdüğüm yolu sadece meşaleler aydınlatıyordu. Yönümün neresi olduğunu bilmiyordum ama geçeceğim yolların zorlu olduğunun farkındaydım. Ensemde birinin nefesini hissediyordum fakat arkamı döndüğümde kimseyi göremiyordum.

Ruhumda derin bir sessizlik vardı. Hissedebildiğim tek şey, hiçbir şeydi. Zihnimdeki tüm düşünceler siyaha boyanmıştı. Kulaklarım bir adım sesi işittiğinde sesin geldiği yöne doğru döndüm. Karanlığın içinden bana doğru biri yaklaşıyordu. Yaklaştıkça tanımaya başladığım çehresi olduğum yerde durmama neden olduğunda beklemeye başladım.

Tam karşıma geldiğinde yanımdan geçip giden kadının arkasından baktığımda, çıplak ayaklarımın altındaki taşlardan daha çok canımın yandığını hissettim. Annesizlik, benim hiç tatmadığım bir duyguydu. Sanki bir boşluk gibiydi. İçine düşmüştüm ama savrulmamıştım.

"Eflal."

Adımın, annem tarafından zikredildiğini duyduğumda hızla arkama döndüm. Karşımda yürüyeceğim bir yol yoktu sanki bir girdap kapısı açılmış ve bizi bir sahnenin içine atmış gibiydi. Benim ve annemin olduğu sahnede gerçek bir ben yoktu. Sanki ben, bir yazar gibiydim. Kendi hikâyemin umutsuz yazarıydım.

"Efendim anne."

Annemin bakışları hayali Eflal'e çevrildiğinde annem ona doğru ilerleyip yüzüne gelen saçları kulağının arkasına sıkıştırdı. Gözlerimi yüzümü buruşturarak kapattığımda annemin dokunuşunu hissedebilirim zannetmiştim ama olmamıştı. Gözlerimi açtığımda meşaleler ile dolu yola geri dönmüştüm. Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim.

Ben, acının en derinindeydim.

Tuvalin bir hayat olduğunu ve bu hayatın renklerle bezendiğini söyleyen kadın artık hayatımda değildi. Geride bıraktığı tek şey acı olmamıştı. Kırmızı ve mavi renk hep ruhumdaki tuvalde kalacaktı. Ağır çekimde ilerlemeye devam ederken uzakta, yerdeki bir cismi fark ettim. Ona doğru yaklaştığımda cismin bir kum saati olduğu anlamıştım.

ANDROMEDAWhere stories live. Discover now