Kırlangıç'53

1.5K 130 107
                                    

Bölüm şarkısı: Mabel Matiz - Antidepresan

🕊

Ertuğrul: Kapıya çıkman mümkün mü?

Kırlangıç: Çıkıyorum.

Avucumun içinde sıkıştırdığım telefonun ekranını dahi kapatmadan hızla oturduğum koltuktan kalktığımda babamın okuduğu kitaptaki bakışları beni hedef almıştı. Neden aniden kalktığımı sorguluyordu bakışları.

"Ertuğrul gelmiş, ben bir bakayım." Babamdan herhangi bir cevap beklemeden hızla salonun kapısına yöneldim.

Açıkça Ertuğrul'un kim olduğunu bilmeyen babama hiç açıklama yapmamış gibi hissediyordum. Ama biliyorum ki Ertuğrul gecenin bu vakti geldiyse sebebi gidecek olmasıydı. Ve ben bir saniye bile kaybetmek istemiyordum, onu ne kadar çok görsem bana yeterdi.

Dış kapıyı aralayarak dışarıya çıktığımda karşımda arabasının birkaç adım önünde durmuş öylece evimin kapısına bakan adamı gördüm. Gözlerim onu görür görmez dolarken telaşlı adımlarla yanına gidip kollarının arasına girdim.

"Etraf karanlık kimse bizi görmez sen de sarıl." Başımı iyice göğsüne yasladığımda onun da kolları belimi sarmıştı.

Gitme demek istedim. Onun kolları beni kendine böylesine çekip, kendine saklarken benden gitmesin istedim.

Nereye gidiyordu ki? Çok mu önemliydi bu gidişleri? Kalamaz mıydı?

Kalsın.

Gitmesin.

Ben beklemekten gocunmuyordum ama hasret diye bir illet vardı ki işte o canımdan bezdiriyordu. Kör bıçaklarla etimi lime lime ediyordu onu özlemek.

İçimde koca bir gitme feryatları koparken sadece sarıldım. Çünkü Ertuğrul gidecekti ben gitme desem de gidecekti; böyle susup kalsam da gidecekti. Zaten Ertuğrul hep gitmiş, ben ise beklemiştim. Yine öyle olacaktı.

Belime sarılan kolları bedenimi terk ederken bu terk ediş kısa sürmüştü. Elleri yüzümü nazikçe kavrarken olabildiğince başımı geriye yatırdım.

"Ben gelene kadar belaya bulaşma." Burnumu çekerken başımı salladım.

"Çabuk gel."

"Bir sorun olursa beni ara, ulaşamazsan sana vereceğim numarayı ararsın."

"Gittiğin yerde kendine dikkat et."

"Geri döndüğümde sana haber vereceğim o yüzden gelişimi pencere kenarlarında bekleyerek yıpratma kendini."

"Havalar ısındı ama akşamlar hala serin oluyor ince giyinip kendini hasta etme." Gözlerim dolu dolu olmuşken yutkunamaz haldeyim. "Birde beni hep ara."

"Ararım." Dediğiyle birlikte yanaklarımı kavrayan ellerini tuttum.

Ararım dediyse arardı Ertuğrul. Ama aramak yeter miydi ki? Özlemimi dindirmeye sesi yetmezdi ki. Olsun, canı sağ olsun da ben hasret çekmeye razıydım.

"Nazlı nerede, seninle gelecekti hani?" Nazlı'yı görmeyi umarak kolunun yanından görebildiğim kadarıyla arabanın içine baktım. Arka koltukta oturan kızı görmemle gülümsemeye çalıştım.

KIRLANGIÇ | YARITEXTİNGDonde viven las historias. Descúbrelo ahora