Kırlangıç'49

1.5K 141 102
                                    

🕊

Kırlangıç: Ertuğrul.

Kırlangıç: Sence ben nasıl bir saçmalığın altına imza atmış olabilirim?

Ertuğrul: Ne oldu?

Kırlangıç: Ben sana hep bir tane dolmuşçu abiden bahsediyorum ya işte bugün okula giderken de yine o dolmuşçu abiye denk geldim.

Kırlangıç: Yine çok depresif bir şarkı açtı paşa paşa dinliyoruz hepimiz. Ama bak yemin ederim birden bire oldu. 

Ertuğrul: Ne oldu Kırlangıç?

Kırlangıç: Faik abiye yani dolmuşçu abiye gidip nedir bu şarkılara seni iten sebep diye sormuş olabilirim. Sonra bir baktım muavin koltuğunda oturmuş bir şekilde Faik abinin eski karısını arayıp konuşurken buldum kendimi.

Kırlangıç: Aslında buraya kadar olanların saçma olduğunu düşünmüyorum ama bir anda kadının yeni kocası bizi bulup bela olacağını söyleyene kadar her şey gayet normal bile sayılabilirdi.

Ertuğrul: Sakince seni arayacağım sen de güzelce bana öyle anlatacaksın tamam mı?

Kırlangıç: Nedense kızmış olduğunu hissediyorum.

* Ertuğrul kişisinden bir arama*

Mesajım görüldü olduktan sonra ekranıma düşen aramayı cevaplamasam ne olabilir diye düşünsem de parmaklarım çoktan aramayı cevaplamıştı bile. 

"Ertuğrul." Seslice verildiğini duyduğum nefes ile gergince dudaklarımı kemirdim. "Kızacağını bilsem hiç anlatmazdım." Kendi kendime mırıldanırcasına dediğim sözlerin sonrasında telefonun öbür ucundan gelen hırıltılı sesiyle oturduğum yerde dikleştim.

"Hazan sabrımı mı sınıyorsun yavrum? Bu adamı deneyeyim mi diyorsun? Kızacağımı bilseymiş anlatmazmış hey Allah'ım! Sana bela olacak adam kimmiş adını ver bana." 

"Bilmiyorum." Öfkeli sesine karşı benim kısık sesim neredeyse yok gibiydi.

"Ne demek bilmiyorum elin adamı gelip belan olacağım diyor Hazan ne demek bilmiyorum!" 

"Gelip demedi Faik abinin telefonundan dedi." Öfkeli soluklarına karşı gergince boynumu kaşıdım.

"Şu işin aslını anlat." Görmediğini bilmeme rağmen usulca başımı salladım.

"Biz Faik abinin eski karısını başka adamla dini nikah kıyıp hala nafaka aldığı için aradık. Ben Faik abiye bunun yasal olmadığını eski eşinin şu an suç işlediğini söyleyince Faik abi gel de bunu o kadına söyle diye dert yanmaya başladı. Ararsan söylerim, dedim yemin ederim arayacağını aklımın ucundan bile geçiremezdim. Ama Faik abi aklından geçirmiş ki çıkardı aradı kadını. Ben de el mecbur Faik abiye ne dediysem kadına onu dedim kadın daha bir kelime etmeden telefona yeni kocası çıktı bağırıp küfür etmeye başladı. Faik abiye zaten musallat olmuş önceleri ama benim sesimi duyunca da seni bulacağım, belanım falan demeye başladı."

"Kim ne bok yiyorsa yiyor sana ne Hazan, bırak ne yapıyorsalar yapsınlar neden karışıyorsun?" 

"Böyle olacağını bilemezdim ki?" Sesim artık ağlamaklı gelmeye başladığında hattın diğer ucundan sabır çektiğini duydum.

"Ağlama." 

"Ağlamıyorum."

"Şimdi ne dersem onu yapacaksın bir daha o dolmuşa binmeyeceksin tamam mı?" 

"Tamam." Derin bir soluk alışıyla gerginlikten kasılan bedenim azda olsa rahatlar gibi oldu. 

"Korkma da, sana bela olacak adam daha anasından doğmadı. Şimdi sen o Faik abi dediğin adamın dolmuşunun plakasını biliyorsan ver bana." Tehlikeli tonda çıkan sesi tekrar gerilmeme sebep olurken telefonu daha da sıkı tuttum.

"Ertuğrul saçma bir şey yapmayacaksın değil mi? Hem koca şehir öyle bela olacağım diyerek gelip bela olmak mümkün mü? Dağ başında mı yaşıyoruz canım polisi var askeri var bu devletin bir şey olursa gider şikayetçi olurum."

"Hazan bunları kafana takma sadece dediklerimi yap yeter." Gel de sen takma Ertuğrul!

"Ertuğrul anlattığıma pişman etme beni düşündüğün kadar ciddi bir olay değil bu. Abuk sabuk işlere karışma hem telefondan bile belli oluyordu adam blöf yapıyordu." 

"Bir şey yapmayacağım Hazan. Sen de bir daha kimsenin işine karışmayacaksın." 

"Yok, dersimi aldım ben bir daha burnumu olmayacak şeylere sokmam."

"Neredesin sen şimdi, dışarda mısın? Adresini söyle geleyim." İç çekerek benim için telaşlanmış bu adama karşı kendimi suçlu hissediyordum.

"Evdeyim Ertuğrul endişelenme daha fazla." Bir şey demeden susmasıyla kafasını dağıtabileceğim bir konu düşünmeye çalıştım. Normal zamanda zehir gibi çalışan o değilmişçesine bomboş olan zihnime söve söve etrafa göz gezdirdim. 

"Seni özledim." Bir anda dudaklarımın arasından dökülenlerle alnıma vurdum. Dün gördüm adamı, dün! "Şimdi sen de özledin mi demek vardı da bugün daha fazla üstüne oynamayayım."

"Hazan." 

"Efendim canımın içi."

"Sen özlenmeyecek kadın değilsin." Ondan beklemediğim sözler beni dumura uğratırken gülmek ile ağlamak arasında kaldım. Dizlerim titrerken kalktığım koltuğa tekrar oturmakta buldum çareyi. Kalbim sonunda ulaştığı yerin güzelliğiyle sızım sızım sızlarken elimi bağrıma sıkıca bastırdım. 

"Sen böyle şeyler söylersen benim kalbim mutluluktan acır Ertuğrul." Titreyen sesimi zapt edemezken yeni yeni idrak ediyordum bugün korktuğumu. Ama Ertuğrul böyle güzel şeyler söylerken korkular köşe bucak kaçıp gidiyordu.

"Bazen seninle ne yapacağımı bilemiyorum Kırlangıç." Onun da benim gibi sesi kısık çıkarken elim onun için çarpan kalbimin üstündeyken içimden sev, dedim. Sen sadece beni sev yeter Ertuğrul.

"İleriye dönük planların arasında olduğum sürece benim için bir sorun yok ne yapacağını bilememenle ilgili." Gülümseyerek kurduğum cümlenin onda da aynı etkiyi yarattığını içten içe hissediyordum. 

"Şimdi kapatmam gerek, kendine dikkat et. Bir sorun olursa da beni arıyorsun."

"Ararım. Sen de kendine dikkat et. Nazlı'ya da selam söyle öpüyorum ikinizi de." Kapanan telefonla yorgunca başımı koltuğun arkasına yasladım. Ertuğrul olmazsa berbat bir gün geçirmiştim. Bazen durmam gereken yeri bilmiyor olmak gerçekten benimde canımı sıkıyordu ama ne olduğunu bile anlamadan saçma hallerin içinde buluyordum kendimi. Kendimi bildim bile böyle gariplikleri kendime çekerdim ama şimdi bu durumdan korkuyordum. 

Bir gün Ertuğrul bu hallerimden usanır da giderse diye içim içimi yiyordu. Ama bu sondu bir daha asla gereksiz hareketlerde bulunmayacaktım şayet buna rağmen yine böyle bir şey yaşayacaksam da kesinlikle bunu Ertuğrul'a söylemeyecektim. 

Kendimi geçtim adamın başına bela olacağım bu gidişle! Bitti, bu son! 

Artık daha aklı başında olacaksın Hazan. Ertuğrul'un Kırlangıç'ı olarak sakin ve beladan uzak yaşayacaksın. 

*

Ben bu son dediğine inanamam Hazan, sen beladan kaçarsan daha çok kendine çekersin kuzum 🥲

Bölümü beğenip yorum yapmayı unutmuyoruz umarım aşklar 🧡

KIRLANGIÇ | YARITEXTİNGTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang