Kırlangıç'35

2K 159 117
                                    

🕊

Bir derdin bin dermana değişilmeyeceğini bileli çok olmuyordu. Sadece iki yılda öğrenmiştim bu gerçeği. Şimdi karşımda dizinde yatan ürkek kızın saçlarını bir baba şefkatiyle okşayan adama bakarken bir kez daha anlamıştım bunu.

Ertuğrul en son dediklerinden sonra bakışlarını benden çekip almış olsa da varlığı hala yakınımda tüm can alıcılığıyla duruyordu.

Onun dalgın bakışlarının aksine benim pür dikkat kesilmiş bakışlarım bir an olsun üstünden ayrılmamıştı. Nazlı'nın saçlarını okşayan elini izlerken eğilmiş başı sert çehresini görmemi engellemiş olsa da onu bu kadar yakında izleme şerefine nahil olmanın buruk heyecanıyla görebildiğim kadar izliyor, inceliyor hatta zihnimin en kıymetli kuytularına kazıyordum onu.

Tutam tutam alnına dökülen saçları kısacık olmalarına rağmen zaten eğilmiş yüzünü benden daha da gizliyordu. Oysa bilseydi onu görmek için nasıl yanıp tutuştuğumu böyle hoyratça güzel yüzünü benden gizler miydi? Gizlerdi belki.

Sessizliğin mesken kurduğu salonda duyduğum yorgun hırıltıyla tüm dikkatim sesin sahibine çevrildi.

Ertuğrul'un dizlerine başını koymuş uyuyan kız uzandığı geniş koltuğa rağmen bacaklarını kendine çekmiş ufacık olmuş bir haldeydi. Uykuda olduğu belli olan gözlerine rağmen kirpikleri ara sıra ince ince titriyordu. Onun bu savunmasız görünen haline karşı dönüp Ertuğrul'a baktım. Hala en son bıraktığım haliyle öylece duruyordu öyle ki bir an bedenen burada olsa da ruhen tamamen çok uzaklara gittiğini düşünmeye başlamıştım.

Dikkatini çekme umuduyla sessizce boğazımı temizledim. Bana dönmesini umduğum adam parmaklarının hareketini bile bozmamış aynı sistematik düzen içerisinde devinimini sürdürmeye devam ediyordu.

"Nazlı uyudu." Dalgınlığından sıyrılması ve kızın her halinden rahatsız olduğu belli olan yatışından kurtulması için sarf ettiğim sözler sonunda bir işe yaramış Ertuğrul başını kaldırmıştı.

Bana dönen koyu hareler varlığımı yeni hatırlamış gibi birkaç saniye yüzümü inceledi. Onun bu hali dediklerimi tekrarlamama neden olduğunda uysal bir sakinlikle beni onaylayarak Nazlı'yı kollarının arasına aldı.

"Şu koridorun başındaki kapıyı açar mısın?" Salondan çıkmadan hemen önce bana hitaben konuşmasıyla hızla yerimden kalkıp dediği odanın kapısını araladım. Kenara geçip odaya girmelerini beklerken gözlerim kapısının eşiğinde olduğum odada kısa bir an gezinmiş ardından Ertuğrul'un ardından yatağın ucuna gelip yataktaki dağınık pikeyi kaldırdım. Ertuğrul beklemeden nazikçe yatağa yatırdığı kızın üstünü deminki pikeyle örtüp doğrulduğunda ona bakma ihtiyacı duydum.

Doğrudan uyuyan kızın yüzüne bakıyordu. Bakışlarından ne düşündüğünü anlayamasam da yorgun oluşu içimi burktu.

"O iyi olacak." Neden, niçin bunu söyledim bilmesem de bana dönen adam sözlerime sığındı. Bunun apaçık deliliyse belli belirsiz düşen omuzları oldu.

Üstüne sinen sessizliğinden sıyrılmayarak başını salladığında gayri ihtiyari onun gibi Nazlı'ya dönmüştüm. Pembe nevresimlerin içerisinde uyuyan kızın sabahki hali zihnime üşüştüğünde onun neden böylesine ürkek olduğunu merak ediyordum. Ancak ne bunu Ertuğrul'a sorabilirdim ne de buna karışacak bir haddi kendimde bulabiliyordum.

Düşünceli gözlerle sağa dönerek başını yastığına iyice gömen kıza bakarken yorgun bir nefes aldım. Ardından burada böylece durarak kendimi fazlalık gibi hissederek geriledim. Lakin gözlerime çarpan ufak saksıdaki çiçek tüm odağımı oraya çevirmemi sağlamıştı.

KIRLANGIÇ | YARITEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin