Kırlangıç'32

1.8K 147 75
                                    

Arkadaşlar bölümlere gelen oy ve yorumlar çok düşük bu beni üzer yapmayın böyle 🥲😂

🕊

Kırlangıç: Ertuğrul!

Kırlangıç: Sence de bu akşam hava bir ayrı güzel değil mi?

Kırlangıç: Şimdi dersten çıktım eve dönerken aklıma geldi bu güzel havada sana yazmak.

Kırlangıç: Dedim ki eğer dükkandaysa ya da evdeyse dışarı çıkıp bu güzel havanın tadını çıkarsın.

Ertuğrul: Dediğin gibi hava güzelmiş.

Kırlangıç: Aşk olsun ne zaman yanlış bir şey dediğimi duydun Ertuğrul :)

Kırlangıç: Evde misin?

Ertuğrul: Hayır.

Kırlangıç: Ben de değilim, desene bir ihtimal karşılaşabiliriz.

Kırlangıç: Gerçi sen benim kim olduğumu bilmiyorsun yani senin için herhangi biriyim.

Kırlangıç: Neyse.

Ertuğrul: Sen Kırlangıç'sın, seni tanırım.

Kırlangıç: Beni kuş olarak mı arayacaksın?

Ertuğrul: Yürüyor musun?

Kırlangıç: Evet, neden?

Ertuğrul: Yürürken telefonla ilgilenme.

Kırlangıç: Ben dikkat ediyorum ki.

Kırlangıç: Ya da edemiyormuşum az önce ufak bir taşa takıldım.

Kırlangıç: En iyisi seni dinlemek.

Kırlangıç: Ben sana eve gidince yazarım o zaman.

Kırlangıç: Seni seviyorum kendine dikkat et.

Ertuğrul son mesajımı görüp ardından çevrimdışı olduğunda telefonun ekranını kapatarak elbisemin cebine attım. Dudaklarımda uzun zamandır böylesine huzurlu bir tebessüm olmamıştı.

Ertuğrul galiba bana alışıyordu ve ben bunu hissettikçe kalbim huzurla doluyordu. Bir gün karşısına çıktığımda umutsuz olmayacaktım. Çünkü gitgide cesaretleniyordum. Ertuğrul ilk zamanlardaki halinden tamamen olmasa bile epey sıyrılmıştı. Mesela ilk zamanlar sadece görüldü atan bir adamken şimdi cevaplar veriyordu.

Hem bana Kırlangıç diyordu.

Ve bunu Kırlangıç olmayı isteyeceğim kadar güzel söylüyordu.

Beni aramıştı hem de defalarca kez!

Yüzümdeki tebessümün iyice genişlediğini hissederken mahalleye varmıştım. Evimin sokağını teğet geçerken adımlarım hep bildiğim o sokağa doğru yol aldı.

Ne kadar zaman geçmişti emin değilim ancak henüz güneş tam olarak batmamıştı bu da demek oluyor ki Ertuğrul'un eve gideceği vakitlerdeydim.

Hissettiğim heyecanla etrafa göz gezdirdim. Ertuğrul'a dediğim gibi karşılaşabilirdik. Ve ben onu bugün görebilmiş olarak yastığa başımı koyabilirdim.

Bazen bu aptal aşık hallerimden bezsem de kendime engel olamıyordum bir türlü. Aptal mıyım, aşık mıyım artık emin olamıyordum. Ertuğrul kesinlikle dengemi yerle bir etmişti.

Evinin sokağına girdiğimde tüm düşüncelerimi susturarak dikkatle sokağa bakındım. Onu göremeyerek omuzlarım çökerken elimi cebime atıp telefonumu çıkardım.

Saat 18.21'di.

Normalden biraz daha geç kalmıştım. Umutsuzca evin pencerelerine baktığımda yandıklarını görmemle bezgince bir soluk bıraktım. Hem eve hem Ertuğrul'a geç kalmıştım.

Ne kadar da güzel!

Bakışlarımı evden çekerek yürümeye başlamışken evin köşesinden çıkan adamla adımlarım oldukları yerde kalakaldı.

Normalin üstünde boyu olan, kalıplı bu bedenin sahibini görmemi bekler gibi göğsümün altında şiddetlenen kalbimi hissederek gülümsedim. Sol yanım bile tanıyordu, sızısını.

Ben olduğum yerde durmuş onu izlerken bir kere bile bakışları etrafına değmemişti. Garip adamdı Ertuğrul! Doğrudan önüne bakarak evinin kapısına kadar vardığında artık benim de gitmem gerektiğini hissederek yürümeye başladım.

Sakinleşmeye yüz tutmuş sokakta birkaç kadının çocuklarına seslenişlerini dinlerken son kez eve girmeden ona baktım.

Harelerimi delip zihnime düşen görüntüyü anlamlandıramazken bir kez daha olduğum yerde kalakaldım. Ne gördüğümü idrak etme arzusuyla tamamen oraya döndüm.

Ertuğrul yıkılmaz bir dağ gibi kapının önünde dikilirken evin yüksek basamağı sayesinde görebildiğim genç kadına bakıyordum. Kuzguni siyah saçları, ay kadar parlak yüzünün etrafına saçılmıştı. Ancak benim canımı yakan bembeyaz yanaktaki elin Ertuğrul'a ait oluşuydu.

Gözlerimin önünde sahnelenen bu sahneyi aklıma mıh gibi kazırken sinsi bir ateş sol yanıma düştü.

Ertuğrul bir kadının yanağını okşuyordu! O kadın onun evindeydi!

Bu zamana kadar aklıma bir kez bile gelmemiş olan ihtimalle sarsılarak birkaç adım geriye doğru sendeledim.

Onun sevdiği mi vardı?

Yaşlarla dolan gözlerle eve giren ikiliyi ve ardından kapanan kapıya baktım.

Dudaklarımın arasından ansızın yükselen iniltiyle elimi acıyla sızlayan bağrıma bastırdım. Gitgide şiddetlenen ağrıya dayanamayacak hale gelirken olduğum yere çöktüm. Çıplak bacaklarıma batan ufak taşları hissetsem de kalkmak için herhangi bir çabaya girmedim.


"Bu acı bana fazla." Ufak bir iniltiden ibaret olan sesim kulaklarıma dolduğunda yutkundum.

Mantığım tutunacak bir sebepler ararken onun ile ilgili olan tüm bildiklerimi zihnimde defalarca kez geçirdim. Bir yakını olamazdı. O, bu mahalleye taşıdığından beri ne bir geleni olmuştu ne de bir tanıdığından haberdar olmuştum. Ertuğrul tek yaşayan bir adamdı ne ailesinden bahsedilmişti ne de Ertuğrul bir kere bile bahsetmişti.

Madem kimsesi yoktu, bu kadın kimdi?

Gözlerim canımı yakmasına rağmen bir an olsun o kapıdan ayrılmazken aptallığıma yandım.

*

Anam anam bu kız kim acep?

Kırlangıç epey yıkıldı ya.

Acaba bundan sonra ne olacak? Tahminleriniz alayım kırlangıçlar.

KIRLANGIÇ | YARITEXTİNGOù les histoires vivent. Découvrez maintenant