Kırlangıç'33

1.9K 161 131
                                    


Biri beni her şeye rağmen sever sandım, yanıldım.
-Hazan Çelik.

🕊

22.49

Gözlerim bir an boşlukta dolanmaktan yorularak karşımdaki duvarda asılı olan saati buldu.

22.50

Odayı sekizinci kez dolduran telefonun zil sesiyle bu sefer omuzumun gerisinden yatağın üzerindeki telefona baktım. Ertuğrul'un adını boş gözlerle birkaç saniye izledikten sonra tekrar önüme dönerek ıslak saçlarımı taramaya devam ettim. Uzun uzun çalan telefonun susmasıyla sessizleşen odanın uğultusunu dinledim.

Ben sessizliği sevmezdim ki.

İç çekişlerimin arasında dönüp karşısına oturduğum aynaya baktım. Eve geldiğimden beri kendimi sakındığım yansımama ilk kez derin, anlamaya çalışır gözlerle baktım. Islak oldukları için koyu görünen saç tutamlarının arasında ufacık kalan çehre ilk kez yabancılık çekmeme sebep olmuştu. Gördüğüm bu yüz acıyla doluydu.

Ben acı çekmekten korkardım. Ancak ne kadar kaçarsam kaçayım acı beni bir şekilde buluyordu.

Güldüm. Göz kapaklarımın ardına biriken onlarca yaşa inat gülerek baktım gözlerime. Yeşil harelerime birikmiş acı bir an için acınası geldi. Bir adam için mi ağlıyordum? Ertuğrul öylesine bir adam değildi ki. Onu öylesine biriymiş gibi düşünemiyordum bile.

Daha fazla güldüm. Bir adam için değil sevdam için, sevdiğim adam için ağlıyordum. Ben sevilmeyişime ağlıyordum.

Bu sefer gülemedim. Çenem şiddetle titrerken dudaklarımı sıkıca birbirlerine bastırdım.

Sevilmemek ilk kez bu kadar çok ağrıma gitti. Çünkü ilk kez sevilmeye bu kadar yakın olmuştum. Ben ilk kez biri beni çok sever sandım. Biri beni her şeye rağmen sever sandım, yanıldım. Babamın aksine biri bana kollarını açar diye umut ettim. Oysa ne yanlış düşünmüşüm. Beni babam sevmemişti Ertuğrul mu sevecekti sahi? Aptal! Aptaldım, kendimi buna inandıracak kadar aptaldım!

Biri beni sevecekmiş!

Aptal!

Sevilmeyeceksin aptal!

Hep sevilmeyen oldun, öyle de kalacaksın!

Ben sevilmemek istemiyorum ki.

Ben sevilmek istiyorum. Biri beni sevsin istiyorum. Babamın sevmeyişini anlardım. Ben, ondan bu dünyada sevdiği tek şeyi almıştım. Ondan sevdiği kadını, annemi, çalmıştım. Ama ya Ertuğrul? Ya Ertuğrul beni neden sevmemişti? Görmediği için mi? Görse sever miydi?

Aynadaki aksime baktım. Omuzlarıma değen sarı saçlarım, iri yeşil gözlerim, beyaz bir tenim vardı. Babam, anneme benzediğimi söylemişti benim uyuduğumu sandığı bir gece. Annem çok güzel bir kadındı. Babamı tek bakışıyla kendine aşık edecek kadar güzeldi. Ben de ona benziyordum işte.

Ufak tefek bedenimle Ertuğrul'un dediği gibi bir kırlangıcı andırsam da yüzüm, gözlerim, saçlarım güzeldi. Güzel miydi? Sevilmeye yetecek kadar güzel miydi?

Beni düşüncelerimden uzaklaştıran tekrar çalmaya başlayan telefon olduğunda elimdeki tarağı masaya bıraktım. Oturduğum puftan kalkıp yavaş adımlarla yatağa geçip oturdum. Elime aldığım telefonda tekrar onun adı yazılıyken derin bir soluk aldım.

KIRLANGIÇ | YARITEXTİNGWhere stories live. Discover now