Özel Bölüm

319 28 33
                                    

*Murong Yu'nun ağzından*

Oymalı pencerelerden içeri sızan güneş ışığı, odayı lekelerle dolduruyordu ama atmosfer tuhaf bir şekilde ağırdı.

Bakışlarımı önümdeki adamlardan ayırdım ve duvarda asılı duran askeri haritaya bakmak için yavaşça döndüm. Üzerinde düzinelerce kalın, kırmızı çizgi vardı. İşaretledikleri yerler Yan ordusunun genel strateji planıydı. Planda yazanlar şöyleydi: 'Mevcut konumumuzdan ayrılın, doğrudan Merkez Ovalar'ın kalbine ilerleyin, güney ve kuzeydeki kritik alanları kapatın, güneye ulaştığımızda üç kanada bölünün. Tepe Geçidi ve düşmanlardan gelen tüm saldırı olasılıklarını kesin. Böylece Rui başkenti okyanusta bir kaya gibi mahsur kalacak ve kısa sürede yok olacak!'

O haritaya bakarken öldürme dürtüsünü parmak uçlarımdan kalbime kadar hissediyordum.

Bugünü çok uzun zamandır bekliyordum, babam çok daha uzun zamandır bekliyordu.

Adamlarım sessizdi. En sonunda ortaya çıkıp konuşan Yuwen Yuan'ın gözleri parıldıyordu.

"Ekselans, hedeflerimiz belirlendiğine göre kamptan ne zaman ayrılacağımızı sorabilir miyim?"

"Gerekli erzak düzgün bir şekilde halledildi mi?"

Bir adam öne çıkarak rapor verdi. "Ekselans size cevaben; talep ettiğiniz erzak iki gün önce General Tuo'nun gözetiminde teslim edildi. Her an yola çıkabilmemiz için (her şeyi) uygun şekilde ayarladım."

Güldüm. "Öyleyse emrim bilinsin. Tüm ordu için dinlenmek ve yeniden bir araya gelmek için bir gününüz var. Tüm tedariği, ekipmanı ve erzağı hazırlayarak yarından sonraki gün yola çıkın. Gecikmelere müsamaha gösterilmeyecek!"

Hepsi boyun eğdi. Gülümseyerek talimatıma devam ettim. "Hepiniz ayrılıp hazırlıklar yapabilirsiniz."

"Peki ekselans" diyerek hep birlikte cevap verdiler ve odadan çıkmadan önce bir kez daha eğildiler. Sadece Yuwen Yuan geride kaldı; dudakları büzülmüştü ve gözleri askeri haritaya odaklanmıştı.

Bir fincan çay alıp bir yudum içtim.

Çay soğumuştu. Tadabildiğim tek şey acılıktı, koku tamamen yok olmuştu.

Doğal olarak kaşlarımı çattım. Bu adam muhtemelen yine gevşemişti ve suyu tam olarak kaynatmamıştı. Ne bekliyordum ki? Bütün gün gözleri yarı kapalı, sanki uykuya dalacakmış gibi dolaşıyordu. Her zaman çok kaygısızdı. Sanki hiç uyanmamış gibiydi. Yuwen Yuan'dan kurtulduktan sonra onu ele geçirince görürdü o...

Elim titriyordu, bu yüzden birkaç damla çay döküldü.

'Nasıl unutmuş olabilirim? O... Çoktan gitti...'

Zihnimden kuru bir şekilde güldüm. Çay fincanını yerine koydum ve Yuwen Yuan'ın yanan bakışıyla karşılaşmak için yukarı baktım.

Bana doğru bir adım atarak kıkırdadı. "Ekselansın aklı şu anda başka yerde anlaşılan."

Tek kaşımı kaldırdım. "General Yuwen, önümüzdeki sefer için oldukça rahat görünüyorsun."

"İmparator, yanında geçirdiğim onca yılda hiçbir zaman en ufak bir korku belirtisi göstermemiştir. Yüzü her zaman durgun bir göl gibi sakin ve sabittir." Hızla yukarı baktı. "Ekselans, majestelerinin her zaman Yüce Rui'yi sonsuza dek alma arzusu olmuştur."

Güldüm. "Sefer üstüne sefer olduğuna gore babam hala güneydeki harikulade toprakları unutamamış anlaşılan."

Aniden tek dizinin üzerine çökerek ellerini başının üstünde birleştirdi. "Sonunda, majestelerinin dileği, ekselans tarafından gerçekleştirilecek!"

Cold SandsWhere stories live. Discover now