Bölüm 16

300 21 20
                                    

!!! UYARI !!!: Bu bölüm, 16.bölümün 18 yaşından küçük okuyucular için olan versiyonudur. Cinsellik içermez. 18 yaşından büyük olup da o tarz şeyler okumak isteyenler 'Bölüm 16 (M)' yazan bölüme gidebilirler... O tarz şeyler okumak istemeyenler ve 18 yaşından küçük okuyucular içinse iyi okumalar~

◾◾◾◾

Dört küçük kelime bana yıldırım gibi çarpmıştı.

İlk tepkim yanmış gibi geri çekilmek oldu. Ancak o kaşlarını çatarak beni belimden tuttu ve gitmeme izin vermedi.

"Xin" derken yüzümün yakınlarında nefes alıyordu.

"Bekle!" Serin rüzgarın yüzüme çarpmasına izin vermek için başımı yana eğdim. Aklım şu anda sanki darmadağın olmuş gibi bulanık bir karmaşa içindeydi. Hiçbir şeye anlam veremiyordum.

Bu tür şeyleri ilk defa görmüyordum.

Gerek Altın Muhafızlar'da çalışırken, gerek kırmızı ışıklı (genel ev) bölgelerde dolaşırken, gerekse de orduda general vekilliği yaparken ki gözlemlerime dayanarak zenginlerin ve güçlülerin tuhaf tercihlerini çok iyi biliyordum. Günümüzde, nereye giderseniz gidin, genç erkekleri tutmak ve erkek f*hişelerle oynamak masanın altında yapılan bir şey değildi. Yüksek rütbeli bir memurun evinde büyürken bu gerçeğe alışmıştım.

Ama böyle bir şeyin başıma geleceğini hiç düşünmemiştim.

Tamam, kabul ediyorum, kendimi çok fazla tutmazdım. Her zaman kaygısız bir tavır takınırdım ve asla ciddileşmezdim; ama hepsi sadece bir dış görünüştü. Gerçekte gösteriş yapan ve başkalarının sevgisiyle dalga geçen zengin erkekleri her zaman küçük görmüşümdür.

Murong Yu'ya dönüp baktım.

Hala aynı pozisyondaydı. Gözlerindeki ateş sönmüş gibi görünüyordu, ama kısa bir kıvılcımdan sonra tekrar canlanmıştı.

Neden bu kadar ani bir açıklama yaptığını bilmiyordum ama kafamdaki birçok soru cevaplanmıştı.

(Söylediklerinin) ne kadarının doğru, ne kadarının yalan olduğunu bilmiyordum ama her iki şekilde de ona kapılmayı göze alamazdım. Eğer yalansa ve can sıkıntısından kurtulmak için benimle bir oyun oynamak istiyorsa, ben oyun oynamakla ilgilenmiyordum. Eğer doğruysa birbirimizi anlamak ve desteklemekle ilgili tüm o şeylerden kaçınmak için daha da çok çalışmalıydım.

Elini yukarı doğru çıkardı ve alnımda durarak başıboş saç tutamlarımı geriye itti.

"İsteksizsin."

Acı bir gülümseme sergiledim. "İkimiz de erkeğiz."

"Biliyorum" diye basitçe yanıtladı ve beni biraz daha sıkı tuttu. "Ama kendime engel olamıyorum."

Ne kadar tanıdık bir kokuydu böyle...

Bu rahatlatıcı his çok güzeldi. Yaralandığımda, kabus gördüğümde ve tehlikede olduğumda bana eşlik eden hep bu histi. Tereddüt içindeydim ama kollarımı kaldırıp ona doladım.

"Senden hoşlanıyorum ve seni koruyacağım" dedi. "Kollarımdayken başka bir kabusun seni rahatsız etmesine izin vermeyeceğim."

Dudaklarıma bir gülümseme yerleşti. Bu bir itiraf mıydı?

Yapabilseydim, gerçekten normal bir insan olmayı ve dünyadaki hiçbir şeye bağlı olmadan yaşamayı isterdim. Uzak bir yere gider ve hayatımın geri kalanını özgür bir ruh olarak geçirirdim.

Ama sonra bu adamla tanışmıştım.

"Murong Yu."

"Evet?"

Cold SandsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin